Türkiye'nin en iyi haber sitesi
HİLAL KAPLAN

15 Temmuz şehitlerine layık olduk mu?

Sesli dinlemek için tıklayınız.

Ülkemizin yaşadığı en büyük travmalardan biriydi. 12 saat içinde 252 şehit verildi, binlerce kardeşimiz gazi oldu.
Dünya demokrasi tarihine eşi benzeri görülmemiş bir sayfa eklendi.
Türk milletinden bahsederken neden "aziz" diye söze başladığımızı bize tekrar hatırlattı.
Ancak neticede üzerinden altı yıl geçti. Evet, unutmamak, unutulmamasını sağlamak önemli ve hepimizin görevi.
Fakat en az bunun kadar önemli olan 15 Temmuz faillerinin peşini bırakmamak, hukuk önünde hesap verdiklerinden emin olmaktır. Şehitlerimize borcumuzu ödememizin olmazsa olmaz şartlarından birisi budur.
Nitekim 15 Temmuz davalarının büyük çoğunluğundan içimize su serpen kararlar çıktı. Fakat bu sene, tam da 6. yıl dönümüne haftalar kala arka arkaya hayal kırıklığına uğratan kararlar geldi.
Yargıtay 3. Ceza Dairesi'nin bozma kararı sonrasında yapılan yeniden yargılamada FSM davasında önce 7 darbeci askerî öğrenci, ardından da yine aynı davada tutuklu bulunan 8 askerî öğrenci tahliye edilmişti. Böylelikle davada yargılanan 'askerî öğrenci' kalmamıştı.
Yine Yargıtay 3. Ceza Dairesi, darbe girişimi sırasında Yalova'daki askeri kamptan mühimmat dolu otobüsle, yanlarında dolu silahlarıyla hareket eden darbecilerin içinden 66 askeri öğrenci hakkındaki müebbet ceza kararını bozup tahliye edilmelerini sağladı
Karara göre bu öğrenciler, halkın attığı "Mehmetçik kışlaya" sloganlarını ve polisin "Suç işliyorsunuz, direnmeyin" anonslarını duymamışlar; rütbeliler gözleri önünde sivil halka ve polislere ateş açıp arabaları yan devirip içinde bulundukları mühimmat dolu otobüslere yol açarken bunlara tanık olmamışlardı. Ve darbe girişimini sabah teslim olmak zorunda kaldıkları karakolda öğrenmişlerdi.
Üstelik sınav sorularını çalıp askerî okullara doldurulan FETÖ üyeleri yokmuş gibi alınmış bu karar...
Ya da bu "öğrenciler", askerî kamplardaki diğer öğrenciler içinden ayıklanıp hususî seçilmemiş gibi alınmış bu karar...
Veya yanlarında tüm askerî teamüllere aykırı biçimde dolu silahlar yokmuş da sabaha dek her şeyden habersiz sakince oturup beklemişler gibi alınmış bu karar...
Cumhurbaşkanımızın da müştekisi ve müdahili olduğu bu davalarda gelen şaşırtıcı kararlar sonrası ne siyasetin ne de medyanın yeterli sesi çıkardığını düşünüyorum. "Yargıtay'a itirazım var" yazımda detaylarını verdiğim bu hadisenin olağan bir gelişme olduğu kanaatinde de değilim.
Kendimi 17-25 Aralık sonrası dönemdeki gibi hissediyorum bazen. Çoğu meslektaşımız bize "Paralel yapıyla kafayı bozdunuz, başka bir şey yazmıyorsunuz" derken, haklı olduğumuzu anlamaları için 15 Temmuz'u yaşamamız gerekmişti. İnşallah bir daha böylesi elim sonuçlarla karşılaşmayız.
İnşallah şehitlerimize lâyık olabiliriz...

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA