Hey gidi hey, bundan kısa bir süre öncesinde, Rusya Suriye'ye tank, uçak, top, tüfek gönderecek, bütün bunlar dünyanın gözü önünde cereyan edecek fakat kimseden, özellikle de ABD'den ses çıkmayacaktı ha... Böyle bir şeyin değil gerçekleşmesi, düşünülmesi bile idrak dışıydı. Ama oldu işte! Zaten öyle bakarsanız, Rusya, Ukrayna'ya girdi, Kırım'ı ilhak etti gene kimseden ses çıkmadı. Çıkıp çıkmaması bir yana ABD, Rusya'yla oturup Suriye işini nasıl çözeceğini konuşmaya hazırlanıyor.
Derken, o esnada, Obama, BM kürsüsüne çıkıyor ve Esad'ı yerden yere vuran bir konuşma yapıyor. Dengeler yeniden değişiyor. O esnada BM Genel Sekreteri Ban Ki-moon çıkıp meselenin, içinde Türkiye'nin de bulunduğu beş ülke tarafından çözüleceğini belirtiyor.
Bunlar, dünyada çok şeyin değiştiğini gösteriyor.
Dolayısıyla OD dediğimiz kaynayan kazan daha çok uzun süre buhar çıkarmaya, fokurdamaya devam edecek. Edecek, ama bu arada 4 milyon insan öldü, 6 milyon insan mülteci durumuna düştü. Üstünde fırtınalar koparılan ve Rusya'nın onsuz olmaz dediği Esad, ülkenin sadece % 14'ünü kontrol ediyor.
OD'da ve münhasıran Suriye'de kimsenin somut, belirgin bir oyun planı yok.
ABD dünya jandarması olmaktan hiç değilse Obama süresini doldurana kadar çıktı. Yeni dönemde ne olur bilinmez. Şu anda Rusya, bu durumun hazırladığı boşluğu dolduruyor. Akdeniz'e açılan kapılarını ne pahasına olursa olsun muhafaza etmek istediği için Putin, eski Başbakan Primakov'un 'Rusya ve Araplar' kitabında öne sürdüğü tezleri benimseyerek OD'da, Suriye üstünden bir köprübaşı tutmaya çalışıyor.
Avrupa, kısmen İngiltere dışında, OD'da yok. Olmayacak da. OD için attıkları tüm adımlar yanlış, daha da beteri ölümcül sonuçlar üretti.