Türkiye'nin en iyi haber sitesi
KEREM ALKİN

‘Dijital Diplomasi’ çağı hızlanıyor

Dijitalleşme artık hiç bir ülke veya dünya vatandaşının reddedemeyeceği bir 'küresel megatrend'. Bu küresel olgu, günlük hayatın ve iş hayatının her noktasına dokunduğu gibi, diplomasi alanına da dokunuyor. 'Dijtal Diplomasi' ülkelerin uluslararası ilişkiler, diplomasi, uluslararası siyaset alanında pek çok yönden radarlarında olan bir olgu. Bilhassa, küresel sosyal medya platformları başta olmak üzere, pek çok dijital platform üzerinden yürütülen 'algı operasyonları' veya 'dezenformasyon' süreçleri, ülkeleri 'dijital diplomasi' alanında da hazırlıklı olmaya, diplomatlarını bu yönde yetiştirmeye, güçlendirmeye; hatta bu alanla ilgili yeni yapılanmalar ve organizasyonlar gerçekleştirmeye zorluyor.
Dijitalleşme, bu yönüyle, aynı zamanda, 'dijital diplomasi' alanında başta 'yapay zeka' olmak üzere, pek çok yeni teknoloji alanının da kullanılmasını gerektirmekte. 2. Dünya Savaşı ve özellikle Soğuk Savaş döneminde, ülkelerin birbirlerine karşı olası hamlelerini önceden kestirebilmek ve her olası adım, operasyon veya hamleye yönelik olarak bir karşı hamleyi, adımı, operasyonu hazır bulundurmak veya gerçekleştirmek adına önemli bir ilerleme kaydetmiş olan 'oyun teorisi' modeli, bilhassa 'yapay zeka' kullanımı ile bambaşka bir aşamaya geçmiş durumda.
Öyle ki, bir ülkeyi yakından ilgilendiren konu başlıklarında, rakip bir ülkenin gerçekleştirebileceği 'algı operasyonu' veya 'dezenformasyon'un nasıl kurgulanacağını, operasyonun ne tür materyallerle yürütüleceğini önceden kestirebilen 'yapay zeka' programları; aynı zamanda ilgili ülkeye bunları nasıl savuşturacağı, etkisini nasıl nötralize edeceği konusunda da ipuçları hazırlıyor. Bugün, gerek ABD, gerekse de AB açısından, bilhassa bu konu, bu mesele Çin ve Rusya'ya karşı yoğun hazırlık yürüttükleri; üzerinde ciddi ciddi zihin yordukları bir mesele olarak karşımıza çıkmakta. Bilhassa AB açısından. Çünkü, dijitalleşme alanında iddiasını sürdürmekte olan ABD küresel dijital platformların önemli ölçüde sahibi bir ülke konumundayken, Avrupa bu 'oyun'da, 'mücadele'de, hatta 'savaş'ta en 'silahsız' coğrafya.
ABD ve AB açısından, 'dijital diplomasi' adına bir başka kritik konu ise, kendi küresel algılarının etkin yönetimi. Başkan Trump dönemi, ABD'yi ABD yapan temel değerler, cazip kılan alanlar açısından son 20 yılın en yıpratıcı dönemi oldu. Üstüne gelen 'Kovid-19' süreci ve Amerikan sağlık sisteminin, federal hükümet ve eyalet hükümetleri boyutundaki çelişkili karar ve uygulamaların ABD'nin cazibesi açısından pek çok sıkıntılı tabloya sebep olduğunu; belirli bir iyi eğitim görmüş ve önemli mevkilerde çalışan ABD vatandaşı olmaya kesimleri, dünyanın bir başka coğrafyasına taşınma veya kendi ülkelerine geri dönme noktasına getirdiğine şahit olduk. Avrupa'nın karnesi de parlak değil.
Yabancı düşmanlığı, İslam karşıtlığı, orta sınıfta görülen ekonomik bozulma, aşırı sağ eğilimlerdeki yükselme, küresel dijital platformlar üzerinden, Avrupa'nın bir 'demokrasi ve huzur' vahası olduğuna dair algıyı hayli hırpalamış durumda. Bu nedenle, bilhassa G20 ülkelerinden başlayarak, önümüzdeki dönem için 'Dijital Diplomasi'nin yükselişine her birlikte şahit olacağız.

Bu köşe yazısını aşağıdaki linke tıklayarak sesli bir şekilde dinleyebilirsiniz

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA