Türkiye'nin en iyi haber sitesi
MELİH ALTINOK

Twitter’ın Trump’ın sesini kısması sansür mü, değil mi?

Twitter bir yıldır içinde olduğumuz ABD'de seçim sürecinde Trump'ın pek çok paylaşımını sınırlandırdı. Gerekçesi ise tüm kullanıcıları bağladığı söylenen (!) şiddeti övmemek, nefret söylemine başvurmamak gibi kuralların ihlali değildi. Twitter, Trump'ın sınırlandırdığı paylaşımlarının altına "doğrulanmaya muhtaç bilgi" gibi uyarılar koydu. Hatta daha ileri gidip "bu bilgi yanlış" dediği bile oldu.
Bir siyasetçinin politik açıklamalarının ya da iddialarının "nesnel" olması beklenebilir mi?
Ünlü siyasetçileri geçin... Twitter'ı kullanan hangi insanın tweet'leri için böyle bir hassasiyet gözetiliyor? Görüşünü ifade eden kullanıcıların attığı her tweet "gerçek mi", "kaynakçası sağlam mı" diye inceleniyor mu? İstanbul'u Napolyon fethetti desen dönüp de bakan Twitter editörü çıkar mı?
ABD'ye dönersek... Trump'ın politik açıklamalarını teyide muhtaç bulan Twitter, bu kriteri Biden'ın ya da başka bir Demokrat'ın siyasi çıkışları söz konusu olunca niçin gözetmiyor?
Uzatmaya gerek yok. Bu keyfi bir sansür. Twitter da bu seçimlerde para, teknoloji ve medya firmalarının yanı sıra Sosyalist Murat Belge ve AK Partili Bülent Arınç'la birlikte Biden'ı destekledi. Taraf oldu. Siyaset yaptı.

***


Ne var ki, mevzuu hiç anlamayanlar Twitter'ın Trump'ı sansürlemesini "Başkana bile ayrıcalık tanınmayan kusursuz ABD sisteminin" yansıması olarak yorumluyorlar. Üzerlerine alınmıyorlar.
Oysa tartışma Trump'ın uğradığı çifte standarttan ibaret değil. Gerçek bir polis devleti olan ve nüfusun yüzde 12'sini oluşturan zencilerin cezaevlerinde yüzde 40'la temsil edildiği (!) ABD medeniyetinin "kusursuzluğu" hiç değil.
Hepimizin, hatta görüldüğü üzere devlet başkanlarının bile mavi tık alarak meşruiyetine onay verdiği Twitter'ın böyle bir gücü elinde bulunduruyor olmasından bahsediyoruz... Kimin, ne kadar, hangi sınırlarda kendini ifade edeceğine, firmanın kendi mali ve politik çıkarları doğrultusunda karar vermesinden... Bu makasın er ya da geç beni, sizi, hatta Türkiye seçimlerini de kırpma, biçme tehdidinden...

***


Bu noktada Twitter'ın istenilerek üye olunan bir mecra olduğu söyleniyor. Dolayısıyla da editoryal müdahalelerinin hatta siyasi tercihine aykırı içerikleri kaldırmasının Twitter'ın hakkı olduğu öne sürülüyor. Tıpkı gazete ya da televizyonların yayın politikalarına uymayan içeriklere yer vermemesi gibi.
Gelin görün ki bu tespitte birbirine karıştırılan elma ile armut değil kıyaslanan adeta, elmayla üzerinde sergilendiği tezgah!
Ama illa konvansiyonel medya örneği üzerinden gideceksek... Twitter kendine özgü görüşlere yer veren elektronik bir gazete değil. Her biri bir gazete olan kullanıcıların paylaşımlarına zemin oluşturan bir platform.
Zaten bugün tekel konumunda olmasını da başında ilan ettiği bu özelliğine borçlu. Hatta Twitter'ın kendisi, yapılan paylaşımlarla ilgili hukuki yaptırımları bu "tarafsızlık" iddiasıyla savuşturuyor. Mahkemelerde böyle savunma yapıyor. Çünkü editoryal müdahale yetkisi ve hakkı, gazete ve TV'lerde olduğu gibi, yayının içeriğinden sorumluluğu da beraberinde getirir. Twitter'ın bile sarılmadığı bahaneleri dillendirirken sansürü meşrulaştırdığımızı görmeliyiz.
Üye olsak da olmasak da hayatımızı, kariyerimizi etkileyen bu sanal kamusal alanın daha özgür ve net kritere tabii olması için mücadele etmeliyiz.
Zira bu diyardan gidemeyeceğimize göre bu deveyi güdeceğiz.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA