Cumhuriyet'in Can Dündar ve Hakan Şükür hayranı yeni Genel Yayın Yönetmeni Arif Kızılyalın varlığını hissettirmeye başladı bile.
Yargı, FETÖ'nün yayın organlarına neşter attığında sosyal medyada eş zamanlı direnişe geçen ve aynı zamanda CHP yöneticisi olan Kızılyalın "gazeteciliğini" konuşturuyor.
Dün de şu haberleriyle ortalığı karıştırmayı başardılar mesela:
"Resmen ilan edildi: Aselsan Qatar'lı oldu."
Sosyal medyada paylaşılan haberin altındaki yorumlar da başlığın etkili olduğunu gösteriyordu.
"Bilinçli" Cumhuriyet okuru, "Hani yalandı, Aselsan Katarlılara satılmamıştı" diye veryansın ediyordu.
Oysa tıklayıp haberi okuduğunuzda Aselsan'ın Katar'a satılması şöyle dursun, tam aksine kurumun Katar'da yüzde yüz yerli sermayesiyle şube açtığını öğreniyordunuz.
Dahası haberde, gazetenin haberciliğine Twitter'da isyan eden Aselsan Genel Müdürü Prof. Dr. Haluk Görgün'ün "ASELSAN QSTP-B adlı Katar'daki şubenin yüzde 100 ASELSAN'a ait olduğu" açıklamasına da yer verilmişti.
Ama nafile... Manipülasyonu güçlendirmek için Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Katar Emiri'nin birlikte yer aldığı arşiv fotoğrafıyla servis edilen haberin "Resmen ilan edildi" mesajı ışık hızıyla yayıldı.
Yarın bir gün göreceksiniz... "Tank paleti fabrikası satıldı" yalanında olduğu gibi, başlığıyla aldatan bu ucuz gazetecilik örneğini "Aselsan satıldı, gazetelere haber oldu işte" diye önünüze koyacaklar.
Siz de tırnaklarınızı kemireceksiniz...
Peki, adını Cumhuriyet'ten alan 100 yıllık bir gazete niçin böyle ucuz çakallıklara başvurur?
Tıklanma kaygısı desek?
Bu kadar ucuzuna AMK isimli gazete bile tenezzül edemez değil mi?
Dediğim gibi gazeteyi şu an bir CHP yöneticisi çıkarıyor... Muhalefet refleksi olabilir mi diye düşünsek... Paniği, umutsuzluğu artırmaya çalıştıklarını varsaysak...
Bu sefer de "Atatürk'ün desteğiyle kurulduğuyla övünen gazete, Türkiye'nin gururu Aselsan'ı meze yapar mı" diye söyleneceksiniz?
Evet, Aselsan bu... Şahıslara değil Türk milletine ait stratejik bir kurum.
Belli ki gazetenin de bu soruya verecek cevabı olmadığı için basın tarihine geçecek habere imza atacak utanmaz (şimdilerde adı acarlık) bir muhabir bulamamışlar.
İstedikleri kadar gizlensinler, takiye yapsınlar...
Nasıl olsa, hangi görüşten olursa olsun Türkiye'nin aklıselim, yurtsever insanları bu işlerin altında kimin imzasının olduğunu çok iyi biliyor.
***
GÖZLER BUNU YAZAN TOSUN'A ÇEVRİLDİ
Sokak röportajlarındaki on beş dakikalığına meşhur olan "dayılarımızdan" biri şöyle diyor:
"Erkekler tuvaletine 'Seni seviyorum' diye yazan bir karakter, Sibel'in erkekler tuvaletine girmeyeceğini algılamıyorsa bu ülkede olup biteni algılayabilir mi?"
Bakalım, yıllardır tuvaletlere yazı yazan bizim meşhur Tosun'un felsefi cevabı ne olacak?
Yeni tuvalet duvarımız Twitter'dan okuruz artık.
***
VAY BE, ECNEBİNİN ZAMMI BİLE BİR BAŞKA OLUYORMUŞ DEMEK!
Sosyal medyada bir kullanıcı, diğerini Avrupa'da hayatın Türkiye'ye göre daha rahat olduğuna ikna etmeye çalışıyor.
"Doğru doğalgaz, benzin, elektrik fiyatları burada da artıyor. Ama devlet, insanlar enerjiyi dikkatli kullansınlar diye kasten fiyatları yüksek tutuyor."
Bugüne kadar zamma başka yaratıcı isimler verildiğine, gerekçeler bulunduğuna şahit oldum ama bu kadar ileri gitmeye cesaret edene rastlamamıştım doğrusu.
Bir de Avrupa halkı ve yönetimleri ağızlarını açtıklarında, "Bu barbar Türkler entegre olmuyor" diye yakınırlar.
Sanki kendileri "sistemle" çok uyumlular da...
Öyle ya hangisi "Avrupa'nın zammı bile organik, çevre dostu" diyen bizimkiler kadar "Avrupalı" olmuş?
