Türkiye'nin en iyi haber sitesi
MELİH ALTINOK

Allah Allah kim soktu dünyayı bu hale?

Sesli dinlemek için tıklayınız.

Her yıl maruz kaldığımız grip salgınlarının devamı olan bir virüsü gerekçe gösterip dünyayı kilitlediler...
İki senedir bizleri aşı pasaportu ve maske şartı gibi dayatmalarla meşgul ettiler.
Çünkü pandemide asıl mesele tıbbi değil, artık sürdürülemeyen mevcut küresel ekonomik sistemin yeniden dizaynına zemin hazırlamaktı.
Ve insanın mantık sınırlarını zorlayan o saçma uygulamalar olmasa, bugün "yeni normal" diye kabul ettiğimiz anormalliğe, radikal geçişe bu kadar yaygın "rıza üretemezlerdi".
Olan oldu...
Şekilli Fransızları, marketlerin ayçiçeği yağı reyonlarının önünde birbirini ezecek hale getiren kolektif deliliğe kafa yormanın, şaşırmanın anlamı yok artık.



Baksanıza, sürecin başından beri bu perspektifi dile getirenler "komplo teorisyeni" diye küçümsense de ABD Başkanı bile "açık konuşuyor" artık.
"Yeni bir dünya düzeni olacak, biz buna önderlik etmeliyiz" diyen Biden, 8 milyarı bekleyen süreci de şöyle tarif ediyor:
"Yiyecek kıtlığı konusunda konuşacak olursam, bu gerçek olacak. Yaptırımların bedeli sadece Rusya'ya yansımayacak. Bizim ülkemize de, Avrupa ülkeleri dahil birçok ülkeye de yansıyacak. Çünkü sadece bir örnek olarak ifade edeyim, hem Rusya hem de Ukrayna buğday açısından Avrupa'nın ekmek sepetidir."
Aklıma Yiğit Özgür'ün o efsanevi karikatüründeki "Hafifletici sepet" geliyor...
Evet, hâlâ maskesini ağzından indirmeyen Biden yine bile bile lades dediği halde pandemiden bahsetmiyor.
Ortaya çıkan küresel ekonomik enkazın, ülkesinde yaklaşan büyük enflasyonun sebebinin, Rusya'nın bir aylık askeri operasyonu olduğuna inanmamızı istiyor. Bahane buluyor.
Peki siz inanıyor musunuz?
Çocuk canını "maliyet hesabına" dahil etmeyecek kadar rasyonel davranan egemenlerin dünyayı iki yıl kapatmanın ne gibi ekonomik, siyasal ve toplumsal sonuçları olacağını hesap edemediklerini mi düşünüyorsunuz?
Ve hepimiz için asıl soru...
Pandemi politikalarının doğal sonucu olan küresel ekonomik sıkışmanın patlak verdiği Rusya-Ukrayna Savaşı'nda da cambaza bakmayı sürdürecek miyiz?

***


YOUTUBE'DA DOĞRU SÖYLER SÖZCÜ'DE ŞAŞAR
"Baskı, muhalefeti esir almış durumda. Kimse konuşamıyor. Milletvekiline mikrofon uzatın kaçıyor. Kardeşim sen, vatandaşa doğruyu söyleyecek kadar cesaretin yoksa ülkeyi nasıl yöneteceksin. Ahmet Davutoğlu ile masaya oturmuşlar, Suriyelileri göndereceğiz diyorlar. Suriyelileri getiren adam zaten Ahmet Davutoğlu.."



Bu sözler Sözcü yazarı Yılmaz Özdil'e ait.
Ama boşuna bakınmayın, gazetesindeki köşesinde bu satırları okuyamazsınız.
İnternette özel bir yayında konuşmuş.
Belli ki muhalefetteki baskı, Sözcü'yü de esir almış.

***


AYDIN ENGİN'İN ARDINDAN...
Dün gazetelerde Cumhuriyet yazarı Aydın Engin'in vefat haberi vardı.
Sıkı muhalifti.
Ama takip ettiğim kadarıyla son on yıldır, benim diyen liberalleri, solcuları Uğur Dündar'dan hallice bir Kemalist çizgiye savuran rüzgâra direndi...
Sivil siyasetin önemini yazılarından öğrendiğimiz çağdaşlarının aksine, günün sonunda seçilmiş bir siyasi lideri darbe imalarıyla tehdit eder hale gelmedi.



28 Şubat'taki özgür
lükçü, eşitlikçi tavrını büyük oranda sürdürdü.
Diyaloğa, farklılıklara açıktı. Anlamaya çalışma uğraşını hiç bırakmadı.
Bence hepsinden önemlisi, Aydın Engin'in "bir esprisi vardı..."
Alain Delon'a "yeter artık" dedirten ihtiyarlık onu sertleştirmedi.
Yüzü hafızamda gülerken kaydedilmiş isimlerden...
Allah rahmet eylesin.
Eşi Oya Baydar'a ve ailesine sabır dilerim.



Bu köşe yazısını aşağıdaki linke tıklayarak sesli bir şekilde dinleyebilirsiniz

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA