Yeni bir yıla daha "merhaba" diyoruz. Yeni yıl hem "ömürden giden günler" hem de "yeni umutlar" demek. Ekonomide, 2012'nin 2013'ten daha iyi olacağı beklentisi hâkim. Geride bıraktığımız yılı "fren-gaz" tartışmaları içinde tamamladık. Aslında o tartışmanın özü, 2013 için de belirleyici nitelikte. Nedenine gelince...
"Aman ihtiyatlı gidelim" diyen Başbakan Yardımcısı Ali Babacan da kaybetmedi, "Büyümeden taviz vermeyelim" diyen Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan da. Yani, "kazankazan" durumu yaşandı. Ve o tablo, 2013'e de yansıyacak gibi. Peki, bu nasıl olacak?
Türkiye ekonomisinin "dinamikleri" sayesinde...
***
Eğer, 2013 Yılı Bütçesi'ni esas alırsanız, orada "
ihtiyatlı duruş" görürsünüz. Hatta bana göre, 2014'te kritik seçimlere girecek bir ülke için 2013 Bütçesi'nin "
dar geldiği" bile söylenebilir. İşi bu kısmında, küresel riskleri de hesaba katan Babacan ve Maliye Bakanı
Mehmet Şimşek'in konuşlandığı bir gerçek. Ama madalyonun bir de öbür yüzü var. Orada, bütçe içine alınan ve alınmayan gelirler söz konusu. Yani, Türkiye ekonomisini büyütecek "
rezerv" bu potansiyelde gizli. Şimdi ben size, "
2013'te brüt 30 milyar, net bazda en az 10 milyar lira ekstra gelir tahsil edilecek" desem... Aslında ekonomiyi yakından takip edenler biliyor!
***
2012'de yapılan Halkbank halka arzı, otoyol işletme hakkı devri, elektrik üretim ve dağıtım özelleştirmeleri ile 2013'te gerçekleşecek orman kapsamı dışına çıkarılan hazine arazilerinin (2b) satışından tahminen 16.6 milyar dolar kaynak elde edilecek. Bu tutarın 2.6 milyar doları hazine hesaplarına yansıdı bile. Özel sektör ve sade vatandaş bir bu kadar tutarı da ilk taksit olarak 2013'te ödeyebileceğini söyledi.
Özelleştirmeler ve arazi satışları ile sağlanacak kaynaklar "
ihtiyat cephesi" için "
borç azaltma" imkânı sağlayacak, "
büyüme taraftarları" için "
finansman" yaratacak.
Denilebilir ki, "
Bir defalık gelirlerle nereye kadar gidilebilir?" Bu, haklı bir soru. Lakin, bir defalık gelirlerin realize olması da siyasi ve ekonomik istikrara bağlı. Ülkenin yarınına güvenmeseniz yatırım yapar, borca girer misiniz? Hayır. Bir defalık denilen gelirlerin en önemli yanı, verimli alanlara harcanması halinde pozitif etki yaratması ve yapısal reformlar için zaman kazandırmasıdır. Kaldı ki devletin arsa sahibi olmaması, bankacılık sektöründeki payını küçültmesi, elektrik piyasası gibi düzenlenmiş alanlardaki rolünü özel sektöre devretmesi zaten desteklenmesi gereken kararlar.
Sözün özü...
Büyümeyen ekonomi, küçülen siyaset getirir!