Şehitlerimize rahmet, gazilerimize acil şifalar diliyor, İdlib başta olmak üzere sınır hattında mücadele veren Mehmetçiğe dualarımızı yolluyoruz.
Suriye sahasındaki güncel tablo, Türkiye'nin şimdiye kadar üstlendiği maliyetler bir yana -hatta bundan da öte- orta uzun vadeli geleceğini bağlayacak kadar önemli.
Ülkemizin güvenlik ve istikrarı için alınan zorlu kararlar, ödenen bedeller söz konusu. Ve bu hayati süreç, -bilhassa muhalefet açısından- hiçbir şekilde politik söyleme müsaade etmiyor! Can pazarından can kurtarılan anlarda, siyasi manevranın ne yeridir ne de zamanı!
Gelelim, İdlib özelindeki gelişmelere...
Rusya, sınır komşumuz olmasına karşın, hala izleri süren soğuk savaş doktrini ve Türkiye'nin NATO bağları nedeniyle diplomatik ve askeri zihni kodlarını yakından bildiğimiz bir ülke değildi. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın başlattığı inisiyatif, Rusya ile ilişkilerin kapsamını ve niteliğini değiştirdiği gibi Rus diplomasisi ve genelkurmayı ile ilgili özellikli bilgilerin, birikimlerin oluşmasını da sağladı.
Bu hususu vurgulamamın nedeni, askerden askere temasların seyri, askeri diplomasinin nihai karar merkezlerine nasıl yansıdığı ile bağlantılı. Suriye'deki askeri faaliyetlerin icrasında, iki ülkenin alanda görevlendirdiği komutanlar arasında doğrudan iletişim kurulabiliyor. Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar da Rus mevkidaşı Şoygu ile ihtiyaç duyulduğunda anlık durum değerlendirmesi yapabiliyor. Benzeri bir mekanizmanın Genelkurmay Başkanı Org. Yaşar Güler ile Rus Genelkurmay Başkanı Gerasimov arasında da işlediği biliniyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Rusya Devlet Başkanı Putin ise ya kritik bir tıkanıklığın aşılması ya da köklü kararların alınması zorunlu olan anlarda, "lider diplomasisini" işletebiliyor.
Ankara'da son günlerde gelişen kuşku, Suriye'de, özellikle İdlib'de TSK'nın üstlendiği rolün Moskova'ya tam ve net olarak yansımadığına dair. Rus askeri yetkililerin aktarımları ile Ankara'nın bilgi paylaşımının örtüşmediğine ilişkin örneklerin artması, bu hassas hususun askeri temas trafiğinde belirgin şekilde hissedilmesi de yeni bir gösterge.
Yetişme tarzı olarak meselelere makro düzeyde ve genel hedefler bağlamında baktığı anlaşılan Rus komutanların şartların gerektirdiği esneklikleri göstermemesi, kriz hallerinde hızlı irade tesis edememesi, konunun Moskova'ya ulaşma süresi ve içeriksizliği de Ankara'da yeniden değerlendirmeye tabi tutuluyor.
Bugünkü ortamda...
İdlib'te, Soçi Mutabakatı ile uyumlu sınırlarda "ateşkes" ilanı, Şam-Halep-Lazkiye bağlantısını sağlayan M4 ve M5 karayollarında Türk ve Rus askerlerinin "ortak devriye" gerçekleştirmesi, bu yolların insani yardıma açık tutulması ve İdlib'de ılımlı muhalifler dışında kalan silahlı unsurların tasfiyesi için gerçekçi bir planın yapılması çözümün ana başlıklarını oluşturuyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Moskova ziyareti; Suriye iç savaşının nasıl sonuçlanacağını, Ankara açısından Suriye'deki siyasi çözümün olmazsa olmazlarını, sığınmacı sorununun nasıl aşılacağını somut esaslara bağlayacaktır!