Türkiye'nin en iyi haber sitesi
OKAN MÜDERRİSOĞLU

Siyaset sahnesinde üç önemli gelişme...

Bilmem farkında mısınız?
Siyasi alanda sert eleştiri ve keskin üslupla şekillenen son sürecin kaygı ile karşılanan yönleri kadar, sistemde taşların yerli yerine oturması bakımından hayırlı yanları da var...
Birincisi, "İttifaklar" açısından... Halihazırda oluşmuş iki ittifak arasındaki farkın fark edilmesi, siyasi birlikteliklerin ilkeselliği, dayanıklılığı ve sürdürülebilirliği başlı başına bir gösterge.
Veya...
Cumhur İttifakı'nın, bileşenlerini zenginleştirme çabası karşısında, Millet İttifakı'nın "yumuşak karnı" konumundaki HDP'nin terörle ilişkisinin daha yoğun sorgulanması da birçok açıdan faydalı.
Üstelik...
Bütün bu gelişmelerin, parti tabanları arasındaki geçişkenliğe etkisi bir yana, parti tavanlarının kendi seçmen kitlesine hakimiyet derecesinin ölçülmesine vesile olması da bir başka olumlu gelişme.

***

Bu köşe yazısını aşağıdaki linke tıklayarak sesli bir şekilde dinleyebilirsiniz

İkincisi, liderlerin farklı siyasal tabanlara seslenmeye başlaması...
Bu noktada AK Parti ve CHP ön plana çıksa da yaklaşım tarzları birbirinden bir hayli değişik.
Örneğin Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, CHP'nin yaşadığı çarpık dönüşüm dinamiği üzerinde düşünmeyi teşvik edip somut argümanlara ağırlık verirken CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, işçisinden öğretmenine kadar bir türlü ikna edip güven oluşturamadığı geniş toplum kesimlerini suçlamayı tercih ediyor. Erdoğan, CHP seçmeninde "memnun değilsen, mecbur da değilsin" çağrışımı uyandırırken Kılıçdaroğlu, kızgınlıkla karışık kırgınlığın hıncını seçmenden çıkaran bir görüntü veriyor.
Nitekim 81 il valisi ve 911 ilçe kaymakamını "militan" diye yaftalamaya çalışmak, kişi ve olay bazında varsa bir iddiayı ve belgelerini ortaya çıkaramamak, toptancı bir yaklaşım sergilemek de bu aciz halin bir göstergesi.

***

Üçüncüsü, HDP'nin vermesi gereken kararla ilgili. Biliyoruz ki HDP, terör örgütünün hem güdümünde hem de örgütün silahlı unsurlarından da güç devşirme peşinde. Örgütün ve partinin amaç ve eylem birlikteliği içinde olduğuna da kuşku yok. Hal böyle iken HDP'nin, "Bize kapatma davası açın" dercesine davetiye çıkarması da konjonktürle ilgili. AB ve ABD ile ilişkilerdeki yeni şartları, dış baskı beklentisi ile lehine çevirmeye çalışan, yapay mağduriyet yaratma çabası içindeki böylesi bir partinin, ortak Türkiye hayalinde ne kadar karşılığı olabilir ki?
Evet...
Parti kapatmalar, demokratik siyasal yaşama yarardan çok zarar getirdi. Ama her travmatik siyasi ve hukuki karar aynı zamanda ağır maliyetli dersler çıkarılmasına da yol açtı. HDP'nin, bedel ödemekten çok memlekete bedel ödettirmeyi içeren politik duruşu zaten art niyeti ifşaya yetiyor.
Özetle...
Siyaset, taktik planlar ile stratejik hesapların iç içe geçtiği bu özgün dönemde, millete güvenen kadrolar ile iktidarı için dışarıdan medet umanlar arasında sert mücadeleye sahne oluyor...

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA