Türkiye'nin en iyi haber sitesi
NURULLAH GÜR

Enflasyonun inadı dünyanın canını sıkıyor

Enflasyonun geçici olmadığı net biçimde ortaya çıktı. Fed’den IMF’e kadar çeşitli kurumlar enflasyonun inatçı olduğunu kabul eder hale geldi. Peki gelişen ve gelişmekte olan ülkeler ne aksiyon alıyor?

Enflasyonun geçici olmadığı net biçimde ortaya çıktı. Fed'den IMF'e kadar çeşitli kurumlar enflasyonun inatçı olduğunu kabul eder hale geldiler. Ekonomiler beklenenden hızlı toparlandı toparlanmasına ama dünya bu sefer de salgın koşullarının ve salgın döneminde uygulanan genişletici ekonomi politikalarının bazı yan etkilerine maruz kaldı. Özellikle de enflasyon cephesinde. Enflasyon insanların satın alma gücünde erimeye neden oluyor. Politika yapıcılar için bıçak kemiğe dayandı. Aksiyon almak şart oldu.
Özellikle gelişen ülkelere doğru sert bir fırtına yaklaşıyor. Onlar için enflasyon daha büyük bir baş ağrısı. Neden? Gelişmiş ülkeler gibi onlar da enerji, hammadde ve taşımacılık maliyetlerindeki artışın enflasyonist etkilerini yaşıyorlar. Bu da yetmezmiş gibi gelişen ülkeler bir de döviz kurları üzerinden enflasyon baskısı hissediyorlar. Gelişmiş ülkelerin böyle bir derdi çok da yok. Enflasyonun artması ve beklentilerin kötüleşmesiyle birlikte gelişmiş ülkelerde uzun vadeli tahvil faizleri sene başına kıyasla oldukça yükseldi. Bu ortamda uluslararası yatırımcıların gelişen ülkelere yönelik yatırım iştahı azalıyor. Uluslararası yatırımcı parasını gelişmiş ülkelere park etmeyi tercih ediyor. Sonuçta gelişen ülke para birimleri (Rus Rublesi pozitif, TL ise negatif ayrışıyor) dolar, euro, sterlin ve yen karşısında değer kaybediyor. Durum böyle olunca gelişen ülkelerde enflasyon sadece arz-talep dengesizlikleri yoluyla değil, döviz kuru geçişkenlik etkisi kanalıyla da artıyor. 2022'de gelişmiş ülke merkez bankaları para musluklarını iyice kısacak ve faizleri arttırmaya başlayacaklar. Yani, küresel likidite ve faiz ortamı açısından gelecek yıl gelişen ülkeler için daha da zorlayıcı olacak.



GELİŞEN ÜLKELERDEN HAMLELER
Kendilerine doğru yaklaşmakta olanı gören gelişen ülke merkez bankaları önlemlerini almaya başladılar. Bu yılın ikinci çeyreğinden bu yana Brezilya Merkez Bankası faizi yüzde 2'den yüzde 7,75'e, Rusya Merkez Bankası yüzde 4,5'ten yüzde 7,5'e ve Meksika Merkez Bankası yüzde 4'ten yüzde 5'e çekti. Şili, Peru, Polonya ve Macaristan gibi diğer gelişen ülkelerin merkez bankaları da para politikalarını sıkılaştırıyorlar. Gelişen ülkelerin hemen hepsinde reel faizler halen negatif tarafta. Merkez bankalarının belirlediği politika faizi enflasyonun altında. Ama aradaki makas hızla kapanıyor ve hatta bazı gelişen ülkelerin seneye pozitif reel faiz tarafına geçmesi bekleniyor. Enflasyonun yükselmesinde her ne kadar arz yönlü faktörlerin etkisi olsa da işin talep ve beklentiler boyutunu göz ardı edemezsiniz. Bu yüzden gelişen ülke merkez bankaları talep ve beklentiler kanalına etki edebilecek para politikası araçlarını devreye sokarak enflasyonla mücadele etmeye çalıştıklarının sinyalini veriyorlar. Konuyla alakalı bir hususun altını çizmekte fayda var: Gelişen ülke merkez bankaları para politikalarını sıkılaştırmayı tercih etmeseler bile, uzun vadeli faizlerin artacağı ortada. Uzun vadeli faizlerin piyasa koşullarından bağımsız hareket etmesini sağlayamazsınız.

BİZDEKİ DURUM
Diğer gelişen ülkelerde bunlar yaşanırken bizde durum farklı. Küresel koşulların bozulduğu ve içeride enflasyonun arttığı bir ortamda son birkaç aydır politika faizini kademeli olarak aşağıya çekiyoruz. Politika faizinde değişikliğe giderek kısa vadeli kredi faizlerini birkaç puan aşağıya indirmek mümkün. Zaten kamu bankaları da hemen kredi faizlerini düşürdü. Kredi faizlerinin düşmesi her koşulda yatırımları tetikler mi? Yatırımların tek belirleyici unsuru faiz değildir. Beklentiler ve öngörülebilirlik gibi faktörlerin yatırımlar üzerinde oldukça etkili olduğu bilinen bir gerçek. Kur ve enflasyon cephelerinde beklentilerin kötüleştiği ve piyasalarda öngörülebilirliğin azaldığı bir ortamda kısa vadede faizler düşse bile reel sektör yatırım yapmaya yanaşmayabilir. Hatta mevcut koşullar reel sektörün stok yönetimi ve fiyatlama davranışlarını olumsuz etkileyebilir.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA