Pazartesi 3'üncü çeyrek büyüme rakamları açıklanıyor. Beklenti çift haneye varabilecek rekor büyüme... Üstelik bu rakam, 2009'daki küresel krizi saymasak, "sürdürülebilir" büyümenin ispatı...
2011'deki %8.8'lik rekor yenilenebilir de...
Nicelik (yüksek) ve sürdürülebilirlik boyutuyla büyümeyi başarabildiğimizi, 7 düvele gösterdik.
Geldiğimiz nokta, bu performansımızı da dikkate alarak, büyümede "nitelik sıçraması" olmalıdır.
Rekor rakam açılandığında büyümeyi "hamaset" boyutuyla ele alanlarımız olacaktır.
Hak edilmiş bu övgü, gereklidir de... Ama yeterli olan, hamasetin dışına taşıp, büyümenin "niteliğini" masaya yatırmak olacaktır.
Tekstilden makineye, savunmadan gıdaya dek içinde bulunmadığımız sektör yok. Üretimi yeniden taçlandıracak hem niyetimiz hem de yönetim dirayetimiz var. Gün geçmiyor ki hükümet, üretime yeni teşvik, girişimciye ilave kaynak sunmasın.
Fakat bir sorun var; o da büyümenin nitelik boyutunda, yeterince iştahlı ve gayretli değiliz. Nicelikli ve sürdürülebilir büyüme tamam ama nitelikli büyüme için, her sektörde katma değeri yüksek alanlara geçmek zorundayız.
Finansal istikrarı sağlasak bile, ithalata dayalı ihracat ile başat ülke olamayız.
Misal tekstilde 23 milyar $'lık ihracatımızı, kilogramı 7-12 $'lık ürünlerle sağlayabiliyoruz.
Oysa tişört dahi ihraç etmeyen Almanya, 4.4 milyar euro kazanıyor tekstil makineleri ihracatından...
Alman'dan kilosu 230 $'a aldığımız tekstil makinesiyle kilosu 7-12 $'a tişört satarak nitelikli büyüme olmaz.
Misal dünya fındığının üçte ikisini üreten Ordu, Giresun, Trabzon, "var yılında" en çok 2.5 milyar $ kazanabilirken bizden aldığı cüzi fındıkla ürettiği mamulden 13 milyar euro kazanan İtalya... TİM'in son inovasyon etkinliğinde, nitelik sıçraması yönünde gayretlerimizi gördük şükür.
Ancak hafta başı rekor büyüme rakamını alkışlarken birilerimiz de "niteliğini" tartışsa ve katma değer sıçraması için gerekenleri ıskalamasak, alkış sesleri arasında gürültüye gitmese...
Ben, niteliği masaya yatıracaklardan olacağım.
