Türkiye'nin en iyi haber sitesi
MAHMUT ÖVÜR

‘Fırsatını bulsalar bizi boğdururlar’

Sesli dinlemek için tıklayınız.

Altılı Masa nihayet adayını belirledi ama ortaya da karmakarışık bir tablo çıktı. İki büyükşehir belediye başkanının da masaya iliştirilmesiyle ülkeyi 1'i cumhurbaşkanı, 5'i imza yetkili 2'si icracı tam 8 kişilik bir" konsey" yönetecek. Bu tabloya tahrip gücü yüksek HDP'yi de eklerseniz ülkeyi "İstikrarın mı kaosun mu?" beklediği daha iyi anlaşılır.
İşin bu yanı çok tartışılacak ama masada bir başka gariplik daha var: 8 kişinin siyasi kimlikleri... Masanın cumhurbaşkanı adayı CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, sol ve laik kimliğiyle bilinen bir siyasetçi. "Gandi" ve "Che Guevara" olarak başladığı siyasi yolculuğunu bugün "seyit, ülkücü, milliyetçi, HDP sever veya mücahit" kimliğiyle devam ettiriyor olsa da esas olarak değişmiş değil. Buna rağmen sağcı-milliyetçi-muhafazakâr görünümlü 7 kişiyi arkasına dizmeyi başardı.
Kılıçdaroğlu sadece bu açıdan bile nasıl etkili bir siyaset mühendisi olduğunu gösterdi. Hem de kendi partisini büyütmeden ve topluma güven veren bir siyaset üretmeden...

İLK İSYANIN ADRESİ SAADET
Öteki partiler açısından ise tam bir başarısızlık söz konusu. Bu da o partilerin içini karıştırmaya yetti. CHP'ye payanda olan her sağcı-muhafazakâr partinin içinde şimdi ciddi bir kaynama ve tepki var. En sert tepki de Saadet Partisi içinden geldi. Hasan Yaşar imzasıyla Haymana Mutabakatı yayınlayan Saadetliler, Temel Karamollaoğlu'nun CHP'yle ittifakına zehir zemberek bir cevap verdi
Cevabı en çarpıcı biçimde şu cümle özetl-i yordu:
"6 Mart, Milli Görüş tarihine kara bir gün olarak geçmiştir."
Bildirideki şu tespit de yenilir yutulur değildi
"Saadet Partisi'nin mevcut yönetimi davasına ihanet etmiş, milletimizin nezdinde meşruiyetini kaybetmiştir."
Oy tabanını büyük oranda kaybeden Saadet Partisi herhalde sadece Kılıçdaroğlu'na muhafazakâr kesim nezdinde "meşruiyet" kazandırma derdinde. Bunun ne anlama geldiğini de Milli Görüş çizgisinin önemli isimlerinden Ferman Karaçam, çok daha önce kaleme almıştı.

ERDOĞAN'A BU KİN NEDEN?
Şöyle diyordu Karaçam:
"Recep Tayyip Erdoğan'a olan bu öfke, bu kin nasıl bir şeydir ki kanınız, canınız, ruhunuz bu adamlara öylesine kaynadı da bizim aklımız, vicdanımız bir türlü bunu anlayıp izah edemiyor.
Sahi, havsalam almıyor, bunlar değil miydi, şu anda sizi konuşturdukları televizyonlarından bize; 'Hadi hadi İran'a, bu Cumhuriyeti biz kurduk, sizin yeriniz burada değil, layık olduğunuz yere gidin' diyenler ki, siz çıkıp o televizyonlara Erdoğan'a, onların bile cesaret edemeyeceği cümlelerle saldırıyorsunuz?
Bütün Firavun ve müstekbirlerin toplandığı, Birleşmiş Milletler Meclisi'nin ortasında ayağa kalkıp, yüzlerine karşı zalim ve Firavun olduklarını haykıran ve yine bütün bir dünyayı paras ı ile parmağında oynatan o çağdaş Karun'un pis suratına, 'Bir dakika (One Minute), Gazzeli bebekleri plajlarda vuran katil siz değil misiniz?' diyerek hesap soran Müslüman bir devlet adamının sözlerinden nasıl bir rahatsızlık duydunuz ki, yıllardır milletin kendilerine iktidar vermediği millet düşmanlarıyla ona karşı işbirliği yapıyorsunuz?
Şimdi ben; eğer yüz tane kolum olsa, onlardan bir tanesi bile, CHP ile aynı ittifak içinde olan kutudaki herhangi bir partiye oy verirse, o kol kurusun derim, Temel Efendi, kurusun.
Çünkü o zihniyet tövbe etmedi, o zihniyet hâlâ orada, yerli yerinde duruyor.
Ve ben biliyorum ki eğer bir fırsatını bulsalar, bizi sorgusuz sualsiz boğdururlar.
Tıpkı Menderes'i boğdurdukları gibi..."

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA