Türkiye'nin en iyi haber sitesi
SOLİ ÖZEL

Doğru tahliller

Bir ülkenin kendi gerçeklerini kendisinden gizleyerek yaralarına merhem bulabilmesi mümkün değil. Zira sorunlarla başa çıkılabilmesi için öncelikle durum tespitinin doğru yapılması gerekiyor. Verilerin, hoşa gitmeseler bile, açıkça görülmesi ve akıllıca değerlendirilmesi herhangi bir konuda siyaset üretebilmenin önkoşulu.
ABD'nin Irak Savaşı da yanlış bilgi ve saplantılı analize dayandığı için Washington açısından fiyasko olarak sürüyor. Türkiye'nin de kendi sorunlarını görmemek, analizleri verilere gore değil kalpten geçene göre yapmak gibi bir alışkanlığı var.
Üstelik hem toplum hem de devlet aşırı derecede statükocu olduğundan değişiklikleri kabul etmektense önce ret yoluna gidiyor. Sonunda hayatın gerçekleri ağır basıyor. Ancak o zaman da koşullanmaları aşmak güç oluyor. Irak Savaşı sonrasında karşılaşılan durum da biraz bu. Savaşın sonuçlarının kamuoyunda tartışılma şekli bunu gösteriyor.
Irak'ın çok kanlı bir iç savaşa sürüklenmesi ve hatta parçalanması ihtimalinin güçlendiği bir dönemde bu ülkeye yönelik tahlillerin çok dikkatli, kapsamlı ve sağlıklı yapılması gerek. Tartışmanın çerçevesinin de kesinlikle kırmızı çizgilerle çizilmemesi lazım.
Irak'ın parçalanması, bağımsız Kürt devletinin kurulması, bu parçalanmışlığın tüm Ortadoğu'yu feci bir girdaba sürükleyecek olması gibi ihtimaller insanın keyfini kaçırıyor.
Ancak bu nedenle ihtimaller üzerinde düşünmek ve alternatif planlar üretmekten kaçınmak mümkün değil. Dahası Irak bağlamında şekillenecek dış politika alternatiflerinin geçerliliği Türkiye'nin siyasetindeki gelişmelerle de yakından ilgili.

Olası
Kürt devleti alternatifi
Bir grup işinsanının Ankara'da kurduğu Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı, perşembe günü Irak'la ilgili ekonomik verileri analiz eden iki rapor yayınladı. Dış politika ve strateji konularını ele alanın yazarı, tarihçi Profesör Gökhan Çetinsaya. Türkiye'nin Irak politikası bu ülkenin bağımsızlığını kazanmasından beri Irak'a hangi rejim gelirse gelsin mevcut statüko ve Bağdat'ın mutlak hakimiyetinin korunması üzerine kuruluydu. Burada da asli hedef Irak Kürtleri'nin siyasi bir kimlik kazanmamasıydı. Çetinsaya'nın Bağdat ekseni diye tanımladığı politika, Türkiye'nin 1990'lara kadar Türkmenler'i de pek kaale almaması sonucunu vermişti.
Irak'ın yakın gelecekte güçlü bir orduya sahip olamayacağının anlaşılması ve salt Arap kimliğini yitirmesi "Türkiye'yi stratejik bakımdan öne çıkaracaktır. Fakat Türkiye'nin Güneydoğu Anadolu bölgesinde yaşadığı sorunlar bölgede ortaya çıkan bu potansiyeli kullanmasını sınırlandırmaktadır."
Rapor, iç savaşın Irak'ı dağıtması durumunda Türkiye'nin bağımsız Kürt devleti olasılığını göz önünde bulunduran siyaset alternatifi düşünmesini öneriyor. Şimdiki durumda "Türkiye kısa ve uzun vadede Kuzey Irak'ta kurulan Kürt Federal Bölgesi'nin siyasi, sosyal ve kültürel etkilerini hissedecektir. Yeni Irak anayasasında tanınan siyasi, sosyal ve kültürel özgürlükler bağlamında ...siyasi etkileşimin yanısıra sosyal, ekonomik ve kültürel etkileşim beklenmelidir."
Raporun en çarpıcı bölümlerinden biri Türkmenler'le ilgili. 1990'larda Türkiye'nin yardımıyla ortaya çıkan Irak Türkmen Cephesi'nin başarısızlığının yanısıra, Türkiye'nin son döneme kadar Şii Türkmenler'e yönelik politikası olmaması eleştiriliyor. Kerkük konusunda farklı senaryoların dikkate alınmasını öneriyor. SETA raporu gerçekçi bir dışpolitika tartışması için iyi bir başlangıç.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA