Türkiye'nin en iyi haber sitesi
FERHAT ÜNLÜ

Meslek enflasyonu ve deflasyonu

Enflasyon: Latince şişirme anlamına gelen 'flare' kökeninden geliyor. Paranın değerinin azalması, malın değerinin artması şeklinde tanımlayabiliriz kabaca.
Fiyat şişkinliği, paranın icadından beri görülen bir olgu; ama ilk olarak 16. Yüzyıl'da İspanya'dan başlayarak Avrupa'nın çeşitli ülkelerinde enflasyon kaydedildi. Bununla birlikte adının koyulması 1890'ların İngilteresinde gerçekleşti.
Deflasyon: Günlük ekonomide hemen hiç görmediğimiz bu durumu da 'eksi enflasyon' olarak tanımlayabiliriz. Mal fiyatında düşüş olarak tezahür eder ve bizim gibi ülkelerde nadiren görülür. Yüz yıldır müşahede etmedik. Öte yandan deflasyon da ekonomik açıdan tercih edilir bir durum değil pek. Zira talep yetersizliği veya arz fazlasından ötürü meydana gelir ve bu ikisi de ekonomik dengeyi bozar.

SON YILLARDA AVUKAT ENFLASYONU ARTTI
Bugün, bu iki ekonomik kavramı; yani enflasyon ve deflasyon kavramlarını Türkiye'deki yaygın mesleklere uyarlayacağız ve Türkiye'nin güncel meslek haritasını çıkarmaya çalışacağız. Önce enflasyon, bir başka deyişle sayısında artış gözlemlediğimiz mesleklerle başlayalım:
Avukatlık, Türkiye'de son yılların en gözler görülür mesleki enflasyon emsallerinden biri. 2012'de ülkemizde 78 bin olan avukat sayısı, 2022 sonu itibarıyla 175 bine ulaşmış; hesap edin.
Bunlar Türkiye Barolar Birliği'nin (TBB) verileri. TBB verilerine göre Türkiye'de son bir yılda 13 bin 882 yeni avukat, barolara kayıt yaptırarak mesleğe adım attı. Yani bugün itibarıyla Türkiye'de tam olarak 174 bin 533 avukat var.
Demek ki Türkiye'de avukat sayısı son on yılda yüzde 123 artmış. Burada üç haneli bir enflasyon var. Hatta bu öyle bir enflasyon ki; Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, hukuk fakültesi öğrencilerinin artık mezun olur olmaz avukatlık sınavına giremeyeceğini, önce hukuk mesleklerine giriş sınavlarını kazanmak zorunda olduklarını açıkladı.
Tabii bunun üniversite sayısının artışı ile de doğrudan bağlantısı var. Yüksek Öğretim Kurulu (YÖK) verilerine göre Türkiye'de devlet ve vakıf olmak üzere 81 hukuk fakültesi bulunuyor. Bizim zamanımızda, yani 1990'ların başında hukuk fakültelerinin sayısı 10, bilemediniz maksimum 15 civarındaydı.

SAĞLIK ORDUMUZU GÜÇLENDİRMELİYİZ
Gelelim sağlık sektörüne… Türkiye'nin sağlık ordusu, 2023 itibarıyla 1 milyon 359 bin kişiden oluşuyor. 2023'te Sağlık Bakanlığı, 23 bin 585'i uzman hekim, 3 bin 224'ü hekim olmak üzere 27 bine yakın sözleşmeli personel aldı. Ancak doktor sayısında azalma söz konusu. Türkiye doktor sayısında Almanya, İtalya (243 bin), Fransa (216 bin) ve İspanya'nın (213 bin) ardından beşinci sırada. Ancak nüfusla oranladığımızda doktor sayımız az.
2021'de AB İstatistik Ofisi, yani Eurostat verilerine göre Türkiye'de doktor sayısı 183 bin 569 idi, 2023 de TÜİK verilerine göre ise bu sayı 144 bin 827. İki farklı yerden gelen veriler bunlar, ama belli ki burada da bir deflasyon var. Oysa bundan 12 sene önce, 2011'de (ki o zaman 120 bin doktorumuz vardı) Türkiye'nin 2023'te doktor sayısının 200 bin olması öngörülüyordu.
Pandeminin hemen öncesindeki döneme bakalım: Türkiye'de 1 Ocak 2020 itibarıyla toplam doktor sayısı 164 bin 594 idi.
Gelelim mühendislere ve mimarlara… Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği datalarına göre mühendis ve mimar sayısı toplam 660 bin 358. Bir önceki yıla göre mühendis ve mimar sayısında 41 bin 562 kişi artış söz konusu. Bunlar bu yılın rakamları. Dolayısıyla mühendislik ve mimarlıkta da bir enflasyondan söz edebiliriz. Enflasyon derken arz-talep dengesizliğini değil, artışı kast ediyoruz bu yazının terminolojisi ile…

ÇİFTÇİ, ARA ELEMAN VE GAZETECİ İHTİYACI
Gelelim çiftçilere… 2021 verilerine göre 2016-2021 yılları arasında Türkiye'de çiftçi sayısının yüzde 28 azaldığını görüyoruz. Bu alanda da deflasyon var ve riskli. Beş yıllık düşüş yüzde 29, on yıllık düşüş ise yüzde 55 seviyesinde. Tarım alanları son on yılda yüzde 5 gerilemiş. 2008'de 1 milyon 127 bin olan çiftçi sayısı 2011 yılında 1 milyon 122 bine düşmüş. Çiftçi sayısı 2021 yılı sonu itibariyle 512 bine kadar inmiş.
Türkiye İstatistik Kurumu verilerine göre tarımda istihdam edilenlerin sayısı 2002'de 7 milyon 458 bin kişiyken bu sayı Eylül 2011'de 6 milyon 745 bine gerilemiş.
Keza TÜİK verileri de çiftçi sayısında düşüş olduğunu gösteriyor.
Ara eleman ve/veya zanaatkâr sayısı da bir süredir Türkiye'de düşüş eğilimi içinde. Hatta bu eğilim kronikleşmiş vaziyette. İnşattan sağlığa, tekstilden mobilyaya, lokantadan otele tüm alanlarda nitelikli işgücü eksikliğinde artış gözlemleniyor.
Bir de bizim mesleğe, gazeteciliğe bakalım. İtiraf edeyim ki elimizde net bir veri yok. Nasıl olsun arkadaş? X'te iki satır yazan, Inst'de iki foto atan kendini gazeteci olmasa bile 'fenomen', 'influencer' addediyor. İletişim fakültelerinin sayısı arttı, yeni nesil medya mecraları da çeşitlendi, kabul. Ama belki de son dönemde en çok tahribata uğrayan meslek bizimkisi. Zamanın ruhu gereği…
Mamafih (Bu kelimeyi de Orhan Kemal okumaya başladığım 1988'den beri severim) gazetecilik alanındaki faaliyetlerin, geleneksel medyada gerileme gözlemlenmesine rağmen arttığını anlamak için ille de istatistiğe gerek yok. Nicelik arttı; ama nitelik düştü, düşüyor.

ÜNİVERSİTE ÖĞRENCİSİ SAYISI YÜKSEKTİ, AZALIYOR
Tabi bütün bu meslek enflasyonları ve deflasyonlarını üniversite sayısı ile ilişkilendirmezsek yazı amacına ulaşmaz. 2023 yılı itibarıyla Türkiye'deki 208 yükseköğretim kurumunda 6 milyon 950 bin 142 öğrenci bulunuyor. Yedi milyon diye yuvarlayın siz onu.
Yükseköğretim Kurulu'nca açıklanan istatistiklere göre, Türkiye'de 2021-2022 öğretim yılında üniversitelerde 8 milyon 296 bin 959 öğrenci vardı. Yani hiç olmazsa üniversiteli öğrenci sayısındaki astronomik artış önlenmiş, azalma söz konusu. Bu da iyi bir şey. Ama yine de ülkenin zanaatkâr ve ara eleman açığı göz önüne alınırsa bu sayının da düşmesinde fayda var.
Genelde mukayeseli rakamlarla ilerledik bu yazıda. İyi de oldu. İstatistik, bir futbol adamının söylediği gibi 'esası' göstermez, ama genel resim hakkında bize yeterli veri sağlar.
Bu yazıdan çıkarılacak üç temel sonucu şöyle özetleyebiliriz:
- Avukatlık gibi mesleklerdeki enflasyonu önleyip çiftçilik gibi mesleklerdeki deflasyonu 'def' etmemiz gerekiyor ülke olarak.
- Doktor sayısında artışa ihtiyacımız var, mimar mühendis sayısındaki artışta ise amorf, şekilsiz bir durum söz konusu değil.
- Bizim mesleğe gelirsek… Sosyal medyanın da rüzgârıyla her önüne gelene gazeteci muamelesi yapılmamalı. Gazeteciliğin bilgi ve birikimine saygı gösterilmeli. Türkiye'de hem bir gazetecilik enflasyonu, hem de deflasyonu var. Burada da bir paradoks söz konusu. Bugün nasıl nitelikli eleman açığı varsa nitelikli gazeteci açığı da zaman içinde daha belirgin hale gelecektir. Bu da ne devletin, ne de milletin yararınadır.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA