Türkiye'nin en iyi haber sitesi
GÖKHAN ERELİ

Afet ve İnsani Diplomasi: Körfez Ülkelerinden Türkiye’ye Deprem Yardımları

6 Şubat'ta Türkiye'de ve Suriye'de meydana gelen depremler dolayısıyla bölge ülkelerinden aynî ve nakdî yardımlar deprem bölgelerine sağlanmaya devam etmektedir. Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ve Katar'ın başını çektiği Körfez ülkeleri de, Türkiye'ye arama kurtarma ekiplerinin gönderilmesi, çeşitli teçhizat ve araçların gönderilmesi, ülkelerinde yerel bağış kampanyalarının başlatılması, çadırlar, konteyner evler ve bunun yanında birçok sağlık, gıda ve diğer ilgili malzemelerin gönderilmesi gibi yardımlarını gerçekleştirmişlerdir. Suudi Arabistan deprem yardımları ile ilgili faaliyetlerini ülkenin lideri Kral Selman bin Abdülaziz'e bağlı KSrelief (Kral Selman Yardım ve İnsanî Çalışmalar Merkezi) aracılığıyla kontrol etmiştir. Bu çerçevede Katar da yardımlarını büyük oranda Qatar Charity (Katar Hayır Kurumu) üzerinden gerçekleştirirken, BAE de büyük oranda Emirates Red Crescent (Emirlikler Kızılayı) üzerinden gerçekleştirmiştir. Bununla birlikte ilgili ülkelerden diğer kurum ve kuruluşlar da yardım faaliyetlerine katılmışlardır.

Suudi Arabistan'da başlatılan bağış kampanyası ile birlikte Suudi halkının 100 milyon dolara (375 milyon Suudi riyali) yakın bir meblağı Türkiye ve Suriye'deki depremler sebebiyle bağışladığı görülmektedir. Aynı zamanda Suudi Arabistan, Türkiye'ye 7 uçak ile 95 kişiyi içeren arama kurtarma ekibi, belirli sayıda sağlık personeli ve tıbbi araç-gereç göndermiştir. Katar'da da devlet eliyle başlatılan bağış kampanyasında yaklaşık 50 milyon dolar (175-180 milyon Katar riyali) toplandığı ifade edilmiştir. Katar tarafından ayrıca sivil toplum kuruluşları, medya kuruluşları ve spor kuruluşları da Türkiye ve Suriye için çeşitli faaliyetlerde bulunmuşlardır. Aynı zamanda depremlerden sonra Türkiye'yi ziyaret eden ilk yabancı devlet başkanı da Katar Emiri Temim bin Hamed Al Sani olmuş ve İstanbul'da Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Emir Temim arasında bir görüşme gerçekleşmiştir. BAE tarafından ise Devlet Başkanı Muhammed bin Zayid Türkiye ve Suriye'ye 100 milyon dolarlık yardım talimatını ivedî bir şekilde vermiştir. BAE de Kızılay kurumu aracılığıyla Türk Kızılayı ile iş birliği gerçekleştirmiş ve Suriye'yi de içerecek şekilde deprem temalı yardım faaliyetlerini "İyilik Köprüleri" kampanyası adı altında birleştirmiştir. Aynı zamanda BAE Dışişleri Bakanı Abdullah bin Zayid, Suriye'de ve Türkiye'de görüşmeler gerçekleştirmiş ve deprem bölgelerini ziyaret etmiştir.

Suudi Arabistan, BAE ve Katar gibi yüksek yoğunluklu dış politika izleyen Körfez ülkelerinin yanında, Kuveyt, Umman ve Bahreyn gibi düşük yoğunluklu dış politika izleyen Körfez ülkeleri de Türkiye ve Suriye'ye deprem dolayısıyla yardımlarını geciktirmediler. Kuveyt'te de bir milli bağış kampanyası gerçekleştirildi ve 70 milyon dolara yakın bir meblağa ulaşıldı. Aynı zamanda Kuveyt Devleti, Türkiye ve Suriye'ye 30 milyon dolar bağışta bulunulacağını ifade etti. Bahreyn'de de gerek kamu kurum ve kuruluşları gerekse de halkın Türkiye ve Suriye'deki depremlere yönelik düzenlenen yardım faaliyetlerine ilgisi yoğun olurken, Umman'da da temelde sivil toplum kuruluşları aracılığıyla diğer Körfez ülkelerine oranla düşük olmasına rağmen belirli bir bağış toplandı. Bütün buradan Körfez ülkelerinin gerek Türkiye gerekse de Suriye ile ilgili olarak devlet eliyle, kamu kurum ve kuruluşları aracılığıyla ve halkın çok büyük kesimi ile bir bütün şeklinde ilgilendiği görülmektedir.

Bu bağlamda bakıldığında Körfez ülkelerinin Türkiye'de meydana gelen depremlere yönelik olarak temelde dört madde çerçevesinde yardım faaliyetlerini gerçekleştirdiği ifade edilebilir.

İlk elde, Körfez ülkelerinin Türkiye'ye yardım gerçekleştirmelerinin sebeplerinden birisi Türkiye ile ayrı ayrı Körfez ülkelerinin ikili ilişkileridir. Halîhazırda normalleşme süreçleri sonrası sıkı siyasi, ekonomik ve askeri ilişkilerin ve ortaklıkların görüldüğü ilişkilerde afet dönemleri ve insani diplomasi önem kazanabilmektedir. Bu çerçevede Suudi Arabistan, BAE ve Katar, Körfez'de Türkiye'ye en büyük yardımları gerçekleştiren ülkeler olarak aynı zamanda Türkiye ile ilişkilerinin boyutunu ve Türkiye'nin Ortadoğu'daki konumunun altını çizmişlerdir.

İkinci olarak yardımların gerçekleştirilmesinin nedenlerinden birisi Körfez ülkelerinin dış politikalarının bir gereği olmasıdır. Körfez ülkeleri Suudi Arabistan, BAE, Katar afet dönemlerinde daha önce birçok ülkeye yönelik programlar gerçekleştirmiş ve yardımları sağlamışlardır. Bunun en büyük örneklerinden birisi geçtiğimiz dönemlerde Pakistan'da meydana gelen sel felaketleridir. Aynı zamanda Körfez ülkeleri, sadece afet dönemlerinde değil, afet sonrası dönemlerde de Filistin, Pakistan, Myanmar gibi ülkelere ve Afrika'daki belirli bölgelere yardımlarını devam ettirmişlerdir. Bunun bir nedeni de KSRelief, Katar Hayır Kurumu ve Emirlik Kızılayı gibi kurumların ilgili ülkelerin dış politikalarındaki aktif tutumlarıdır.

Üçüncü olarak Körfez ülkelerinin deprem bölgesine yoğun yardımlar gerçekleştirmelerinin nedeni bölgesel siyasetteki konumlarını güçlendirme arayışıdır. Özellikle 2020-2021 yıllarının ekonomik durgunluk, kovid ve normalleşmeler ile geçilen dönemlerinin ardından tekrardan birer enerji aktörü olarak ortaya çıkan Körfez ülkeleri, bölgesel siyasetteki konumlarını güçlendirmek amacıyla yardım faaliyetlerini yoğunlaştırmışlardır. Özellikle afet dönemlerindeki ilişkilerin afet sonrası dönemlerde de yankılarının olacağı kanaatiyle, Körfez ülkeleri bu faaliyetlerinde bölgesel siyaseti de hesaba katmaktadırlar.

Dördüncü olarak Körfez ülkelerinin deprem bölgesine gerçekleştirdikleri yardımların nedenlerinden birisi de İslam dünyasına yönelik bir mesajdır. Körfez ülkelerinin, çoğu dönemde İslam dünyasının içerisinde bulunduğu sorunlara yeterince eğilmeme ile eleştirilen bir entegrasyon hareketine mensup olmaları, afet dönemlerini Körfez ülkelerinin bu şekilde enstrümantalize etmelerini de beraberinde getirmektedir. Dolayısıyla her ne kadar tarihsel süreç içerisinde Arap Birliği ve İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) gibi bölgesel örgütlenmelerin bir alternatifi olarak kurulmuş olan Körfez İşbirliği Konseyi (KİK) ve üyeleri, İslam dünyasının içerisinde bulunduğu bu zor afet dönemlerini birlik ve beraberliği sergileyen politikalar ile geçmişlerdir. Bu aynı zamanda Suudi Arabistan'ın yanında, Katar ve BAE'nin de Müslüman ülkeler ve İslam dünyası nezdindeki prestijini ve nüfuzunu artıracak bir gelişme olacaktır. Halîhazırda İİT bünyesindeki nüfuzu gereği Suudi Arabistan'ın buna daha az ihtiyacı var iken, bir nüfuz mücadelesi içerisinde olan Katar ve BAE'nin de bunu akılda tuttuğu ifade edilebilir.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA