Türkiye'nin en iyi haber sitesi
İSMAİL NUMAN TELCİ

Körfez’in Alternatif Siyasi ve Askeri Ortağı Fransa Olabilir mi?

Ortadoğu'da devam eden siyasi ve diplomatik normalleşme hamlelerinin yanında bölgesel siyasetin önemli bir boyutu da Körfez ülkelerinin bölgesel ve uluslararası siyasi, askeri ve ekonomik ortak arayışlarıdır. Özellikle ABD'nin siyasi ve askeri olarak Ortadoğu ve çevre bölgelerden çekileceğini ve bu bölgelerdeki angajmanlarını azaltacağını açıklaması, Körfez ülkelerinin siyasi ve askeri alanlarda alternatifler aramalarına yol açtı. Afganistan'da yaşanan geri çekilme krizi de bölgedeki ABD müttefiklerinin güvensizlik iklimi içerisinde savunma ve askeri ortaklık politikaları yürütmelerine neden oldu. Bu minvalde, son dönemlerde ortaya çıkan aktör ise siyasi krizde olan Avrupa Birliği'nin önemli aktörü Fransa. Emmanuel Macron cumhurbaşkanlığı döneminde ABD ile gergin ilişkiler, Avrupa ordusunun oluşturulması tartışmaları ve Ortadoğu ülkelerine yönelik izlenen ve tarihi süreçleri hatırlatan politikalar ile gündeme gelen Fransa'nın Ortadoğu politikasında son hamle de Körfez ülkeleri ile güçlendirilmeye çalışılan siyasi ve askeri bağlardır.

Son dönemlerde Fransa'nın özellikle Arap halk hareketlerini takip eden dönemde ortak politikalar izlediği Suudi Arabistan ve BAE ile siyasi ve askeri ilişkilerini güçlendirmek istediği ortaya koyulabilir. ABD'nin bölgeden çekildiği söyleminin Fransa-Körfez askeri ve savunma iş birliğinin geliştirilmesi konusunda bir meşrulaştırıcı etken olarak görülebileceği açıktır. Nitekim, Körfez'in güvenlik şemsiyesinin ABD'ye doğrudan bağlı olduğu durumda ABD'nin yakın zamanda bölgedeki askeri angajmanlarını azaltacağı açıklamaları ve iddiaları, Körfez'in alternatif ortaklar arayışını hızlandırmıştır. Bu anlamda Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Yardımcısı Halid bin Selman, Rus Savunma Bakanı Sergey Şogu ile görüşme gerçekleştirerek, Suudi Arabistan-Rusya arasında bir askeri ortaklık anlaşmasına imza atmıştı. Bunun yanında geçtiğimiz günlerde ise BAE başkenti Abu Dabi'de yer alan Halife Limanı'nda bir Çinli şirketin sahibi olduğu terminal işletmesinde askeri faaliyetler ve yerleşke inşaatı yürütüldüğü ortaya çıkmıştır. Buradan da anlaşılabileceği gibi, Körfez ülkeleri askeri ve savunma iş birliği noktasında alternatif rotaların gündeme alınabileceğini göstermişlerdir. Her iki gelişmenin de ABD'nin tepkisiyle karşılandığını söylemek mümkündür.

Körfez'in bu askeri ve savunma iş birliği konusundaki alternatif arayışı Fransız Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron'un da Körfez sermayesinin fırsatlarından yararlanma düşüncesi ile örtüşmektedir. Bu anlamda Macron geçtiğimiz günlerde bir Körfez turu gerçekleştirmiş ve BAE, Katar ile Suudi Arabistan'ı ziyaret etmiştir. Halihazırda Macron'un özellikle bölgesel siyasetinin de uzun bir dönem çatışma bölgelerinde örtüştüğü Abu Dabi Veliaht Prensi Muhammed bin Zayid ve Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman ile birlikte kurduğu yakın ikili dostlukta, iki ülke ile kurulabilecek savunma ve askeri iş birliğinin süreçlerini kolaylaştırabilmektedir.

Bu minvalde önemli bir nokta olarak, Fransa'nın BAE ile imzaladığı anlaşma söz konusudur. Macron'un ziyaretinde duyurulan anlaşmaya göre Fransa, BAE'ye neredeyse 16 milyar Avro karşılığında 80 adet Fransız savaş uçağı Rafale sattı. Söz konusu anlaşma gerek miktar ve gerekse boyut açısından Fransa ve BAE açısından son derece önemli bir askeri ilişkiyi de beraberinde getirecektir. BAE'nin Trump yönetiminin son günlerinde onaylanan daha sonra Biden tarafından askıya alınmasına rağmen tekrardan sürece alınan anlaşmasında ise 23 milyar dolar karşılığında BAE, ABD'den diğer üstün askeri teçhizatların yanında 50 adet F-35 savaş uçağı alacak. F-35 savaş uçaklarının teslimi ABD'nin BAE'nin politikalarına yönelik tavrına göre şekillenecek olsa da şu anki duruma göre 2027 yılına kadar teslim edilmesi beklenmemektedir.

Dolayısıyla, Körfez bölgesindeki siyasi ve askeri alternatif arayışının Körfez'deki temel güvenlik garantörü ABD'nin pozisyonunu zedeleyebileceği ve bu anlamda Körfez ülkeleri arasında, Fransa, İngiltere, Rusya ve Çin gibi aktörlere bu anlamda ilişki kurabilmek amacıyla yaklaşma yarışını başlatmış olabilecektir. Bu minvalde, Körfez ülkelerinin silahlanma politikalarındaki eğilimin, bölgesel silahsızlanma hedefleri açısından istikrarsızlık yaratıcı bir gelişme olduğu ve Fransa'nın da Ortadoğu politikaları bağlamında istikrarsızlığı artırıcı bir etkisinin olduğu söylenebilir. Dolayısıyla bu noktada, Fransa'nın Körfez'in alternatif siyasi ve askeri ortağı olma konusunda bir hedefinin olduğu belirtilse de temelde bu eğilimin gerek Körfez ve gerekse de Fransa açısından, ABD ile ilişkiler bağlamında değerlendirilmesi elzem olarak gözükmektedir.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA