Türkiye'nin en iyi haber sitesi
SALİH TUNA

Gül gibi yap Ahmet Hoca

Biliyorsunuz, İstanbul Sözleşmesi'nden çekilmemizi ABD Başkanı Biden "cesaret kırıcı" bularak hayal kırıklığına uğramış.
Hayal kırıklığına uğrayanlardan biri de Ahmet Davutoğlu.
Duygu ve düşüncelerini Twitter hesabı üzerinden şöyle ifade etmiş: "...amacı genelde aile bireylerine, özelde kadınlara karşı şiddeti engellemek olan ve bizzat Sayın Erdoğan'ın kendi imzasıyla yürürlüğe giren İstanbul Sözleşmesi'nden anayasaya aykırı olarak TBMM'nin onayı olmadan çekilmek (...) Bunların hepsi Türkiye'nin sadece ve sadece kendini düşünen bir zihniyetle yönetildiğini ortaya koyuyor. Sayın Erdoğan için amaç artık millete hizmet değil, herkesi ve her şeyi gerektiğinde istismar ve feda etmek pahasına iktidarda kalmaktır..."
Hayır, "Cumhurbaşkanımıza son nefesime kadar vefa ilişkisini sürdüreceğim. Hiç kimse benim ağzımdan, benim dilimden, benim zihnimden Cumhurbaşkanımız aleyhine tek bir söz duymadı, duymayacak..." gibi sözlerini hatırlatmayacağım.
Makam ve mevkilerini kaybettiğinde âlâsını yapacak öyle "muhteremlere" muttali oldum ki artık dilimi ısırıyorum. Neyse.
Şurası önemli:
Sayın Davutoğlu'nun mezkûr tweet'inden anlaşılan o ki İstanbul Sözleşmesi'ni okumuş! Bu kesin, tartışamayız
Zira geçen ağustos ayında Akit Gazetesi yazarlarından Abdurrahman Dilipak şu açıklamayı yapmıştı: "Ben Ahmet Davutoğlu'na sordum, İstanbul Sözleşmesi'ne nasıl imza attın diye. 'Okumadım' dedi..."
O günlerde İstanbul Sözleşmesi hakkında "muhafazakâr cenahta" yoğun eleştiriler yükselmeye başlayınca Davutoğlu "Okumadım!" diyerek işin içinden sıyrılmaya çalışmakla kalmamış, "muhafazakârların" eleştirilerine katıldığını ihsas ederek söz konusu tepkinin "hasılatını" toplamaya çalışmıştı.
Fakat daha önceki TV programlarından mezkûr sözleşmeyi okuduğu ortaya çıkmıştı.
Zaten dönemin Dışişleri Bakanı ve aynı zamanda bakanlar komisyonu başkanı olması hasebiyle, T.C. Devleti ve Hükümeti adına İstanbul Sözleşmesi'ni imzaladığını, şahsi olarak sahiplendiğini, kendi imzasıyla Bakanlar Kurulu'na sevk edildiğini, şahsen takip edecek kadar da önem verdiğini Mehveş Evin'e söylemiş, o da 16 Ekim 2011 tarihli Milliyet'te yazmıştı.
Hülasa edecek olursak, 2011'de "Şahsi meselem" diyerek sahiplendiği İstanbul Sözleşmesi'ni 2020'de okumadığını söylemişti.
Fakir de o vakit, "Okumadan imza atmak en fazla 'liyakat' sorunudur; okuduğu halde 'okumadım' demek, ahlak sorunu" demiştim.
2020'de "Okumadım" dediği İstanbul Sözleşmesi'ni 2021'de okuduğunu söz konusu tweet'i üzerinden itiraf etmesi "ahlak sorunundan" öte bir şeydir.
Bence çok trajiktir.
"Geçmiş günlerin" hatırına kendisine naçizane tavsiyem şudur:
Sayın Gül gibi yapsın. Geçen gün Twitter marifetiyle paylaştığı coşkulu kalabalıkları gösteren bir videoyu şöyle sunmuştu: "2009 yılında Bitlis, Güroymak (Norşin) ilçemizde halkımız Türk bayraklarıyla beni böyle kucaklamıştı."
Sayın Davutoğlu da başbakan olduğu dönemden, mesela, "Erdoğan'dan selam getirdim" diyerek yaptığı coşkulu mitinglerden bir video paylaşıp "Yüzde 49 beni böyle kucaklamıştı" diyebilir.
Hiçbir şeye yaramasa da en azından üzülmeyiz, güleriz.

Bu köşe yazısını aşağıdaki linke tıklayarak sesli bir şekilde dinleyebilirsiniz

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA