Türkiye'nin en iyi haber sitesi
ŞEBNEM BURSALI

Kakofoni

Kelime anlamı; ses uyumsuzluğu. Yani; Her kafadan bir ses çıkması ve birbirine uymayan melodinin ortaya çıkması. Dilimize Latince'den girmiş olan kakofoninin Türkçe'deki karşılığı Kakışma. Yani; kimin ne dediğinin anlaşılmaması ve sonunda içinden çıkılmaz bir halin ortaya çıkması. Önceki gün; İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'ya; korona ile mücadelede yaşadığımız bu sürecin Başkanlık sistemi değil de, Parlamenter sistemde yaşanmış olması durumunda ortaya ne çıkardı, diye sordum. Onun verdiği cevap: "Tam bir kakofoni olurdu, içinden çıkılmazdı" oldu.
Küresel bir sorun olan korona ile mücadele, pek çok konuda hem kişisel hem kamu düzeni açısından ve yönetimsel olarak çok yeni tecrübeler de edindirdi bize. Ve, bu salgın sona erdiğinde; hepimizin kendi payına çıkaracağı sonuçlar olacak elbette. Ben de; hem parlamenter sistemde hem de Başkanlık sisteminde devlet yönetiminde bulunmuş, bakanlık yapmış, kriz yönetmiş ve yönetiyor olan bir bakan olarak Süleyman Soylu'ya bu ikisi arasındaki farkı bu yüzden sordum. Bakın nasıl açtı:
"Parlamenter sistem, karar mekanizmalarının tıkanabildiği bir sistem. Eğer biz bu küresel sorunu parlamenter sistemde yaşıyor olsaydık; parlamenter sistemin karışık koridorlarında krizlerle ilgili çözüm önerileri yok olup giderdi. Ve, her dönemde yaşanan hükümet krizine dönüşür, bu durum da güvensizliği ve tedirginliği getirir, bu da değişimi tetiklerdi. Yani; parlamenter sistemdeki eksiklikler sadece hükümeti değil, siyasetin bütün konuları çözme konusundaki iradesini, yetersizliğini de ortaya koyardı. Toplumla siyaset arasında ciddi güven bunalımı yaratan bu sistem; sürekli değişen ve beceremeyen bir yapıyı, sistemi halkın gündemine getirirdi." 2002'de işbaşına gelen ve yıllarca parlamenter sistemde hem de onca badireyi AK Parti'nin nasıl yönetebildiği ve reformları yapabildiği sorusunun cevabı bu kadar karmaşık değil; "AK Parti'nin, sürekli tıkanan parlamenter sistemin çarkına düşmemesinin sebebi; bozulması için her seferinde zorlasalar da bir türlü beceremedikleri; İSTİKRAR ve elbette Erdoğan'ın liderlik gücü idi..."
Peki; Başkanlık sistemindeki kriz yönetiminin tanımı nasıl diye soralım bu sefer Bakan Soylu'ya. İşte cevabı:
"Başkanlık sisteminde Başkan, direk yönettiği ve tüm sürece doğrudan ve en çabuk şekilde müdahale edebildiği, süreci yönlendirebildiği ve herşeyden önemlisi tıkanıklıkları en seri şekilde giderebildiği için krizleri yönetmekte en doğru sistem olduğu bir kez daha görüldü."
Bakan Soylu'nun bu tanımının üzerine bir de Tayyip Erdoğan gibi liderliği tartışılmaz, devlet tecrübesi eşsiz bir Cumhurbaşkanı profilini eklerseniz; ortaya son derece profesyonel ve çözüm odaklı bir yönetim ortaya çıkıyor.
Liderlerin gücünün ve yönetim kabiliyetinin en fazla kriz dönemlerinde anlaşıldığını hatırlatıp; Başkanlık sisteminin liderin var olan yeteneklerine devlet yönetiminde ne tür kolaylık sağladığını anlatan Soylu'nun şu sözleriyle bitirelim:
"Başkanlık sisteminin getirdiği bloklaşma yani ittifak düzeni sadece yürütmede değil, yasamada da güçlü bir zemin oluşturdu. AK Parti ve MHP arasındaki ittifakın çok sağlam bir zemine oturması hem yasama hem de yürütmede bu sağlam birlikteliğin devamı, istikrar açısından da eşsiz bir kolaylık sağladı ve aslında yasama ve yürütme arasında çok güçlü bir denge oluşturdu..."

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA