Türkiye'nin en iyi haber sitesi
FERHAT ÜNLÜ

‘Bir Avuç Dolar’ için metin yazarlığı

Metne başlarken iki ülkenin istihbarat teşkilatlarıyla bir anlığına 'empati' yapalım. İspanya'nın gizli servisi CNI (Milli İstihbarat Merkezi) ve İtalya'nın istihbarat teşkilatı AISE (Dış İstihbarat ve Güvenlik Ajansı. Eski adı SISMI'dir) ile…

Bir Türk müstafi asker, istihbarat ve güvenlik uzmanı, elindeki bilgi ve analizleri İspanya ve İtalya'nın diplomatik misyon yetkilileri ile paylaşırsa ne olur? Bu bilgiler, iki ülkenin Dışişleri'ne, oradan da gizli servislerine 'servis' edilmez mi, edilir.

Peki, 'müstafi asker', istihbarat uzmanı ve Deva Partisi'nin kurucu üyesi Metin Gürcan, Dolar ve Euro karşılığı bu iki ülkenin diplomatik misyon elemanlarına 'istihbarat metinleri' yazarken bu önemli nüansın farkında mıydı? Elbette farkındaydı.

Ama işte dün tutuklanmadan önce Emniyet'e verdiği ifadede bu bilgileri açık kaynaklardan derlediğini iddia etti. İyi de, bu iki ülkenin diplomatik misyonları açık kaynaklardan derlenen bilgiler için neden Dolarla maaş versin ki. Gerçi meblağlar çok yüksek değil. 500 Dolarlık ve Euroluk ödemeler var. Yine de açık kaynaklardan toplanan bilgiler için yüksek paralar bunlar. Zira malum, Dolar ve Euro fırladı. Üstelik Gürcan açısından bakılırsa damlaya damlaya göl olur! Bununla birlikte Gürcan'ın, üzerine atılı suçu 'Bir Avuç Dolar' için işlediği anlaşılıyor. O meşhur Spagetti Western filmindeki gibi…

O filmde sarışın ödül avcısı (Clint Eastwood) dolar için, Albay ise intikam için başına ödül konulan bir kriminal şahsın peşine düşüyordu. Gürcan, bu bilgileri yalnızca Dolar için değil, siyasi intikam için mi verdi bilinmez. Ancak siyasi intikam güdüsünün kolaylıkla ihanete kapı aralayacağını bir 'istihbarat ve güvenlik uzmanı' olarak biliyor olmalıydı.

MİT YASASINI HAZIRLAYAN KİŞİ, GÜRCAN'I SAVUNUYOR

Bir başka önemli ayrıntı: Deva Partisi'nde istihbarat konularını Metin Gürcan kadar iyi bilen önemli bir yönetici var. Partinin Sözcüsü İdris Şahin. Şahin, bugün düzenlediği basın toplantısında Gürcan dosyasının Deva Partisi'ni hedef alan bir saldırı projesine dönüştüğünü öne sürdü ve dahası "Gürcan'ın askeri ve siyasi casusluk yaptığına dair en ufak bir delil yok" dedi.

İdris Şahin, 2014'te, hazırlanmakta olan o meşhur MİT Yasası ile ilgili olarak Meclis'te bir defa görüştüğüm bir siyasetçi. Hukukçudur. Şahin'in, o yıl AK Parti Milletvekili iken MİT Yasası'nın hazırlanmasında öncü rolü olduğunu bilen biliyor. Bilmeyen için 12 Nisan 2014 tarihli Anadolu Ajansı haberinin spotunu şuraya bırakalım:

"Devlet İstihbarat Hizmetleri ve Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) Kanunu'nda değişiklik yapan yasa teklifinin sahiplerinden AK Parti Çankırı Milletvekili İdris Şahin, 'Ülkemizin göz bebeği olan MİT'in, günün çağdaş normlarına, özellikle gelinen teknolojik imkânlara göre yönetilebilmesi için birtakım düzenlemeler gerekiyor."

Âlâ… Bu sözlere kimsenin itirazı olmaz. Hatta daha ileri gidip MİT, bugün yurtdışında espiyonaj ve yurtiçinde kontr-espiyonaj faaliyetlerini eskisine oranla çok daha iyi seviyede yapabiliyorsa bu, biraz da Şahin'in taslağını hazırladığı yasa sayesinde denilebilir. Ancak Şahin, istihbari literatüre vakıf bir hukukçu olarak Metin Gürcan'ın yaptığının casusluk anlamına geldiğinin en çok farkında olacak kişi. Ancak bunun aksini iddia ediyor.

Ayrıca… Bu tür faaliyetlerin muhtemel hukuki sonuçlarını bilmenin yanı sıra kendisi aynı zamanda bir siyasetçi olduğu için bir muhalefet partisinin kurucu üyesinin bu işlere soyunmasının politik ahlaka aykırı olduğunu da en iyi bilecek isimlerden biri Şahin. Ancak o sulara hiç girmemiş bugünkü basın toplantısında.

Deva Partisi, bu konuda ne kadar sorumluluk üstlenir bilmiyorum ama Gürcan'ın bugün tutuklanmasına gerekçe olan faaliyetlerinin partiye üye olmadan önce var olduğu da biliniyor. Yani bu olaylar, Deva Partisi'nin kurulduğu 9 Mart 2020'den önce de söz konusu. Çünkü biliyorum ki, Gürcan, uzun zamandır istihbari takip ve tarassut altındaydı. ELINT veya HUMINT bağlamında… Yani Elektronik veya İnsana Dayalı İstihbarat'la izlendi. . Buradan da şu anlam çıkıyor: Deva Partisi, kurucu üyesiyle ilgili güvenlik soruşturması yapmadan onu partiye almış. Bu da ya bir aymazlık ya da bir kasıt olduğu manasına gelir.

Ki İdris Şahin'in son sözleri, partinin Gürcan'a sahip çıkmaya devam edeceğini gösterir nitelikte. Şahin, açık açık söyledi Gürcan'a hukuki desteğin başından bu yana verildiği ve verilmeye devam edileceğini.

İSPANYA VE İTALYA, LİBYA'DA RAKİBİMİZ OLAN ÜLKELER

Gelelim soruşturmayla ilgili bazı kritik bilgilere… Malum olduğu üzere soruşturma, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı uhdesinde yürütülüyor. Dosyanın iddianamesinde çok çarpıcı ayrıntıların yer alması bekleniyor.

Gürcan, Emniyet'teki sorgusunda, yabancı misyon görevlileriyle zaman zaman bir araya geldiğini doğruladı ve "Bu görüşmelerde, Türkiye ve Orta Doğu üzerine hazırladığım ülkelerdeki haftalık gelişmeleri içeren çizelge ve analizleri paylaştım. 2019 yılından itibaren kişi ve kurumlara tamamen açık şekilde danışmanlık hizmeti veriyorum. Karşılığında bana ödeme yapılıyor. Türkiye, Suriye, Irak, İran, Ukrayna, Afganistan ve Libya gibi ülkelerdeki gelişmeleri herkesin erişimine açık kaynaklardan derledim" dedi.

Gürcan sorgusunda, İspanyol diplomatla görüşmesine ilişkin olarak şunları söyledi:

"Kendisi ile zaman zaman halka açık, umumi kafelerde görüşüp fikir alışverişinde bulunuruz. Bana verdiği zarf içerisinde çizelgelerle ilgili bilgi notu ve elden aylık düzenli olarak yaptığı 400 dolar bulunmaktadır.

Toplamda aylık 500 dolar ücret alırım. Altı aylık 3000 dolar yapar. Çizelgeleri kendisine yaklaşık bir buçuk senedir düzenli olarak göndermekteyim. Ödemeyi nakden alırım."

Gürcan Ankara'daki bir AVM'nin kapalı otoparkında İtalyan Büyükelçiliği'nden görevli bir kişiyle araç içerisinde yaptığı görüşmeler de soruldu. Gürcan, o görüşmeye ilişkin de şu ifadeyi verdi:

"Görüşmede Suriye çizelgesini beğendiğini ifade etti. Aynı zamanda Doğu Akdeniz, Libya, İtalya, Yunanistan ilişkileri, mülteci hareketliliği, gene Misyonlarını yani elçiliğini kapattığı Afganistan'daki gelişmeler hakkında bilgi alışverişinde bulunduk."

Gürcan, İspanya ve İtalya'nın diplomatlarına Libya, Suriye, Doğu Akdeniz, Karabağ gibi Türkiye'nin dış politika konularında raporlar hazırladığını ifadesinde ikrar ediyor. Ve bu bilgiler karşılığında İtalyan diplomattan elden 500 Euro aldığını kaydetti. Peki, ne tür görüşmeler karşılığında bu paraları almış. Ona da kısaca bir bakalım:

Gürcan bir görüşmede X1'e Karabağ'ın işgalden kurtarılmasından sonra Türk askerinin pozisyonun anlatırken, "Operasyonel vazifeleri yok. Türk birliklerini sahada göremeyeceğiz" diyor. X1'in "Yalnızca subaylar?" sorusuna Gürcan "Evet, yalnızca merkezde oturan subaylar" karşılığını veriyor. X1'in tepkisi ise "Güzel" oluyor.

Gürcan ifadesinde açık istihbarat ile kozmik istihbaratın sınırlarının belirsizleştiği alanlarda dolaşarak yaptığını meşrulaştırmaya çalışmış. Madem yaptığınız meşruydu, o halde neden ödemeyi banka yoluyla değil, otoparklarda kapalı zarfta nakden aldınız.

Deva Partisi kurucularından olan (Sonradan partiden ayrıldı) emekli büyükelçi Abdurrahman Bilgiç de Gürcan dosyası için "Espiyonaj zaten suçtur. Ben diplomasi ve güvenlik alanında kritik görevler yapmış insanların, bu kapsam dışında da para karşılığı analizlerini paylaşmalarını şık bulmam ve şahsen içime sindiremem" diye tweet attı.

'AMERİKALI ASKERLER ÇAY PARTİSİ VERDİ'

Müstafi Tümamiral Cihat Yaycı'nın da Metin Gürcan'la ilginç bir polemiği var. Yaycı'nın, "15 Temmuz'da, Yunanistan, Türkiye'nin batısını Megola İdea çerçevesinde FETÖ'cülerle birlikte işgal edecekti" sözlerini eleştiren Gürcan, "Dinledikçe TSK adına kaygılanıyorum! Biz koskoca orduyu kimlere emanet etmişiz? Statü sahibi böyle kişilerden böylesine saçma yorumlar geldikçe, 15 Temmuz'un asıl nedenleri, nasıl olduğu ve sonuçlarına dair rasyonel akıl yürütme zorlaşıyor. Yazık!" diye yazmıştı.

Bunun üzerine Cihat Yaycı'nın başkanlığını yaptığı TÜRKDEGS, sosyal medya hesabından Gürcan'ı kastederek, "Süleymaniye'de Türk karargâhını basan Amerikalı askerlere bir Çay Partisi verdiği için Özel Kuvvetler'den uzaklaştırılıp, Amerikalıların ödül olarak kendisine yüksek lisans bursu verdiği, şimdi bir siyasi partide olan eski asker kimdir?" diye bir paylaşım yapmıştı.

Aydınlık Gazetesi'nin iddiasına göre Metin Gürcan, 2011 yılında Şırnak Akçay'da 6. Motorize Piyade Tugay Komutanlığı'na bağlı Seslice Üs Bölgesi'nde Mehmetçikleri hedef tahtasının yanına koyarak arkasını dönüp bacaklarının arasından silahla atış yapmıştı. Olayla ilgili açıklama yapan Genelkurmay Başkanlığı, TSK'nın atış yönergelerinde böyle bir talim bulunmadığını belirterek, Yüzbaşı Metin Gürcan hakkında soruşturma başlatıldığını açıklamıştı.

CASUSLUĞUN NE OLDUĞUNU BİLECEK ÖZGEÇMİŞE SAHİP

Metin Gürcan, bilgi verdiği ülkeler olan İspanya ve İtalya'nın, başka hiçbir konuda olmasa bile Libya konusunda muhtemel rakiplerimiz olduğunu bilecek müktesebata sahip biri. Özgeçmişinde kısa bir tur atalım:

1976 Bilecik Bozöyük doğumlu. 1998 yılında Kara Harp Okulu'ndan Sistem Mühendisi Piyade Teğmen olarak derece ile mezun oldu. 1998'den 2014'e kadar TSK'da çalıştı ve Ocak 2015'te, yani 15 Temmuz darbe girişiminden bir buçuk yıl önce kendi isteği ile emekliye ayrıldı.

Özel Kuvvetler'de yetişen Gürcan, TSK'dayken Türkiye'nin Güneydoğusu, Irak ve Afganistan gibi kritik bölgelerde operasyon ve eğitim faaliyetlerinde yer aldı.

2010 yılında ABD Deniz Kuvvetleri Enstitüsü'nde Güvenlik Çalışmaları alanında yüksek lisans yaptı. Bilkent Üniversitesi Siyaset Bilimi Bölümü'nde TSK'nın kurumsal dönüşüm kapasite ve isteği konusunda bir doktora tezi yazdı.

ABD Müesses Nizamı'nın önemli think-tanklerinden RAND Corporation'ın raporunda 39 kez Gürcan'ın araştırmalarına atıf bulunuluyor.

Gürcan için NATO'cu deniliyor, ancak 'Atlantikçi' demek daha doğru. NATO'cu olmak elbette bir suç değil. TSK'da NATO'nun rahle-i tedrisinden geçmiş çok sayıda üst düzey general var. Gürcan, Atlantikçi… Ödemeleri de Dolar ve Euro aldığına göre…

'Bir Avuç Dolar' uğruna casusluğu seçen (Müddeinin iddiası bu. Hüküm, yargılama sonucunda ortaya çıkacak) Metin Gürcan, TV'lerde veya Twitter'de hiçbir atışmamız, polemiğimiz olmadığı halde beni engellemişti hesabında. Arkadaşlar söyleyince fark etmiştim. Benimle birlikte pek çok kişiyi de engellemiş.

'Casusluk metni yazarlığı mesleği'nin böyle psişik komplikasyonları oluyor demek ki. Belki de sevmediği kişileri engelleyerek takip altında olmadığını hissediyordu, kim bilir. Ama işte başka türlü takip altındaydı.

Bitirirken şunu da ekleyeyim: Gürcan, en az dört yıldır istihbari olarak radardaydı. Milli İstihbarat Teşkilatı, onun ne yaptığını iyi biliyordu. Kanımca Metin Gürcan da biliyor. Ama işte inkâr ediyor. Öyle ya, 'inkâr casusun namusudur'. (Ayrıntılar bkz: https://www.sabah.com.tr/yazarlar/pazar/ferhat-unlu/2017/09/17/inkr-casusun-namusudur)

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA