Türkiye'nin en iyi haber sitesi
BARIŞ SOYDAN

AB'nin parçalanma günü

(Geçen bölümden devam)



Barış Soydan'ın AB'nin 2 yıl sonrasına dair yazdığı senaryo bu hafta Hofburg Sarayı'nda yaşanan büyük hesaplaşmayla sona eriyor.

23 Mayıs 2013… Ekonomik krizden çıkış yolunu bir türlü bulamayan Avrupa liderleri, Atina'daki darbenin gölgesinde Viyana'daki Hofburg Sarayı'nda toplanıyor.

Almanya Başbakanı Merkel, tarihi konuşmasında İtalya ve İspanya'yı çalışkan ülkelerin sırtından geçinmekle suçlayıp Euro'dan ayrılmalarını talep ediyor.

Birazdan büyük bir kavga patlak verecek! Krizdeki ülkeler Almanya'ya isyan bayrağı açıyor. Evet, AB bugün bölünüyor ama kalan kim, ayrılan kim?

Almanya Başbakanı Merkel'in, İtalya, İspanya, Portekiz ve İrlanda'nın Euro'dan ayrılmasını istemesi Avusturya Macaristan İmparatorlarının bir zamanlar taht odası olarak kullandığı Zeremoniensaal'a bomba gibi düşmüştü.

Sadece Zeremoniensaal'a mı? Bütün dünya borsalarına şu anda bomba düşmüş olmalıydı. AB'nin Dışişleri Yüksek Temsilcisi David Miliband, iPad'indeki acil haber kutucuğunun yanıp söndüğünü fark etti. Uluslararası haber ajansları Merkel'in cümlelerini flaş geçiyordu: "Almanya, İtalya, İspanya, Portekiz ve İrlanda'yı Euro'dan atıyor! Merkel, ekonomik krizdeki ülkeleri, Almanya'nın sırtından geçinmekle suçladı."

BBC ve CNN'i tıkladı, ikisi de aynı başlığı kullanmıştı: "Merkel: Asalak ülkeler Euro'dan ayrılsın!"

Bir an, kendi yaşadıklarını internetten öğrenmenin saçmalığını düşündü. Fransız filozof Baudrillard'ın dünyanın çivisinin çıktığını göstermek için söylediği "Reklamlardaki domatesler, gerçek domatesten daha kırmızı. Gerçeğin kopyaları artık gerçekten daha gerçek" dediği şey tam da bu olmalıydı.

İNGİLTERE BAŞBAKANI'NDAN MESAJ
David'i, AB'nin ölüm kalım dakikalarında felsefeye dalmanın saçmalığından kardeşi, İgiltere Başbakanı Ed'den gelen mesaj kurtardı: "Bu şapşallar, dünyanın geri kalanından üstün olmadıklarını ne zaman anlayacak?"

Başını kaldırınca, tam çaprazında oturan Ed'le göz göze geldi. Seromoni Salonu'nu ışıl ışıl aydınlatan 26 dev kristal avize, Ed'in gözlerinin altındaki mor halkaları da ortaya çıkarmıştı. Londra'da ilan edilen gece sokağa çıkma yasağına rağmen bir gün önce büyük bir alışveriş merkezi yağmalanmıştı. Kardeşi bütün geceyi uykusuz geçirmiş olmalıydı.

David, İngiliz İşçi Partisi'nin liderliği için bir zamanlar kıran kırana yarışıp yenildiği kardeşine acımayla baktı. İyi ki yenilmişti! Şu anda Ed'in yerinde olmak istemezdi.

AVRUPA'DA DEMOKRASİ BUDANIYOR
İsyan dalgasıyla baş edemeyen Avrupa Hükümetleri, çareyi demokrasiyi budamakta, baskıcı önlemler almakta bulmuştu. Başta İngiltere olmak üzere birçok ülkede gözaltı süreleri üç-dört katına çıkarılmış, polise mahkeme kararı olmadan ev basıp, istediğini gözaltına alma yetkisi verilmişti.

İşin en acı yanı, bunu sosyal demokrat bir hükümetin yapmasıydı. Bir zamanların ünlü komünisti Ralph Miliband'ın oğlu Ed Miliband, İşçi Partisi Hükümeti'nin başında, yüzlerce yıllık mücadeleyle kazanılmış demokratik hakları teker teker buduyordu.

Kardeşini Skype'tan yanıtladı: "Avrupa'da çürümüş bir şeyler var!"

Shakspeare'in Hamlet'inin çok ünlü cümlesiydi bu: "Danimarka Prensliği'nde çürümüş bir şeyler var!"

Kardeşinin yanıtı gecikmedi: "Ama ortada bir Hamlet yok!"

Hamlet, Shakespeare'in ünlü eserinde, çöküşün eşiğindeki Danimarka Prensliği'nde vicdanı ve adaleti temsil eden kahramandı. Sahneye çıkarak, Danimarka'nın 'çürümesine' neden olanlardan hesap sormuştu.

Ed haklıydı, Avrupa Birliği, tıpkı Shakespeare'in eserindeki Danimarka Prensliği gibi içeriden çürümüştü ama hiçbir siyasetçinin Hamlet olmaya cesareti yoktu.

BİR HAMLET ARANIYOR
Herkes korkuyordu, en başta kendisi! Kariyerini mahvetmekten, Majestelerinin önünde diz çöküp alacağı Sir unvanını kaybetmekten…

Babası, oğullarını bu halde görse ne derdi acaba? İngiltere Başbakanı Ed Miliband ile AB Dışişleri Yüksek Temsilcisi David Miliband'in babası Ralph Miliband, tüm hayatını adalesizlik ve çürümüşlükle savaşmaya adamıştı. Şimdi onun oturduğu sandalyede oturuyor olsa bir saniye bile tereddüt etmeden yerinden fırlayarak "Yalan!" diye haykırırdı.

Evet Avrupa'ya cesur bir siyasetçi gerekiyordu, "Çürümüş bir şeyler var" diye haykıracak birisi..

İÇİNDE BÜYÜYEN BİR SES
İçinde bir yerlerde bir sesin çınladığını duydu: "Yalan!" Yavaş yavaş büyüyordu o ses: "YALAN!"

Şimdi değilse ne zaman haykıracaktı gerçeği? Avrupa Birliği'nin yok oluşu karşısında üç maymunu oynamaktan ne zaman vazgeçecekti?

Ayağa fırladığını fark etti şaşkınlıkla, dudaklarından "YALAN" haykırışı dökülüverdi…

Seremoni Salonu'nda bütün başlar ona dönmüştü. Merkel faltaşı gibi açılmış gözlerle bakıyordu. Kulaklığını takıp "Bitte" ("Lütfen") diye mırıldandı.

"Evet, bir yalan" dedi David, "Akdeniz ülkelerinin hovardalığı, Almanya'nın çalışkanlığı efsanesi bir yalan! Euro'dan ayrılması gereken bir ülke varsa İtalya değil, Almanya!"

Merkel kıpkırmızı olmuştu. "Du bist verrückt" ("Delisiniz") dedi sert bir tonla.

David duraksamadan cevap verdi: "Aynı şeyi ben de sizin için düşünüyorum sayın Merkel! Avrupa Merkez Bankası'nın krizdeki ülkelere borç vermesine karşı çıkarak, İspanya ve İtalya'nın batmasına göz yumduğunuz için herkes sizin delirdiğinizi düşünüyor!"

"Ama siz komşularınızı kurtarmak yerine dünyayı enflasyon öcüsüyle korkutmayı tercih ediyorsunuz. İtalya'ya borç verilirse enflasyonun patlayacağını söyleyip duruyorsunuz. Ah sizin şu İkinci Dünya Savaşı'ndan kalma enflasyon korkunuz! Hitler'i iktidara yüksek enflasyonun getirdiğini düşünüyorsunuz ama yanılıyorsunuz. Hitler'i enflasyon değil beyinsiz politikacıların basiretsiz politikaları iktidar yaptı! Bugün de olan bu."

"İtalya ve İspanya, Yunanistan gibi hovardalık yaptıkları için değil, faizler dünya krizi nedeniyle bir anda sıçradığı için çöktüler. Öyleyse, neden Avrupa Merkez Bankası'ndan borç almasınlar?"

"Amerika krizden kurtulmak için 2011'de 'Parasal rahatlama' politikasıyla piyasaya para pompalamadı mı? Amerika'nın yaptığını Avrupa neden yapmasın?"

"Euro'dan ayrılması gereken bir ülke varsa İtalya değil, Almanya! Euro'dan elinizi çekin ki, Avrupa'da tüm dengeler düzelsin…"

"Çünkü Avrupa'nın bütün dengelerini siz bozdunuz. 14 yıl önce Mark'tan Euro'ya geçerken aslında gizli devalüasyon yaptınız ve düşük Euro'nun verdiği rekabet avantajıyla Akdeniz ve Doğu Avrupa ülkelerini Alman mallarına boğdunuz."

"Daha önce cari işlemleri dengede olan Avrupa ülkeleri kendi içinde kutuplaştı. Almanya ve çevresindekiler büyük cari fazlalar verirken, güney ve doğudaki küçükler büyük cari açıklar vermeye başladı."

"Euro'yu siz batırdınız, öyleyse siz terk edin!"

HOFBURG SARAYI'NDA ALKIŞ TUFANI
Bir anda David'in sesini bastıran gür bir ses duyuldu. İtalya Başbakanı Bersani, ayağa fırlamış haykırıyordu: "Artık yeter. Almanya, yüz milyonlarca seçmenin demokratik taleplerine kulak vermeli!"

Salonda müthiş bir alkış tufanı koptu. İspanya ve Portekiz Başbakanları da İtalya Başbakanı'nın yanına gelmiş, alkış tutmaya başlamıştı. Avrupa Birliği'nde Almanya'ya karşı isyan başlamıştı.

Merkel, görevlilerin arasında salonu terk ederken David, havası boşalmış bir balon gibi oturdu sandalyesine. Avrupa Birliği'nin tabutuna son çiviler çakılırken elini kapağın altına koymuş, kapağın kapanmasına engel olmuştu.

Peki yarın ne olacaktı? Bilmiyordu bunu. Ama artık umurunda da değildi. Türk Hava Yolları'nın sitesini tıkladı, ertesi günkü Bodrum uçağında bir yer ayırdı.

iPad'inde, Bodrum'da satın aldığı evin fotoğraflarını açtı, zeytin ağaçlarını, bahçede gezinen kedileri, Ege Denizi'ni seyretti.

"Elveda Sir Miliband" diye mırıldandı kendi kendine, "Merhaba Türkiye, merhaba yeni hayat…"

-----------------------------------------SON----------------------------------------

(Bu senaryoyu hazırlarken şu yazılardan yararlandım: Will E.C.B. help nations as much as it helps banks? (New York Times), Edmund Conway-Why Germany must exit the euro (Daily Telegraph), Staring into the Abyss: A special report on the future of Europe (The Economist), Saruhan Özel-Büyük Euro projesinin sonu yaklaştı (Zaman)

Görüşlerinizi yazın:
baris.soydan@sabah.com.tr

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA