Türkiye'nin en iyi haber sitesi
HINCAL'IN YERİ HINCAL ULUÇ

Dünya Tiyatrolar Günü... Bugün işte...

TRT 2'de Anadolu hazinelerini tanıtan harika bir belgesel dizimiz var. Çarşambaydı galiba..
Açtım, Perge'yi anlatıyordu. Antalya'ya çok yakın.. Devasa tiyatroyu gördüm.. Perge Tiyatrosu.. Tam 13 bin kişi alıyormuş.. Yörenin, yani Antik Pamfilya'nın toplam nüfusunu alabilirmiş nerdeyse.. Ki sınırları içinde Aspendos Tiyatrosu var.. 7 bin 500 kişilik.. Side var, bir o kadar.. Ve dağın tepesinde, 4 çeker ciple, açılmış asfalt yoldan güç gittik, Silyon Antik Kenti Tiyatrosu var.. Binlerce yıldır ayakta, o devasa taşlardan oluşmuş duvarlar.. O taşlar o devirde nasıl çıkarılmışlar oraya..
Bir de.. Her tiyatronun yanında mutlak bir de stadyum var..
Sanat ve sporla doğmuş Anadolum..
Ben de öyle doğdum diyebilirim.. Bugün standup diyorlar.. Monolog ezberlemiştim, çocukken. İnsanhayvan taklitleriyle söylerdim. İyi söylerdim herhalde..

Her anne, gelene gidene çocuklarının marifetlerini göstermeye meraklıdır ya..
Eve birileri gelmesin..
"Hadi Hıncal, gel monolog söyle" diye çağırırdı beni.. Ben de hevesle koşardım.. Alkışı kim sevmez..
Ama sahne hayatım ilkokul sonda, gerçek sahnede bitti.
Okul kapanırken, "müsamere" yapma geleneği vardı, o yıllarda.. Şiirler okunur, şarkılar söylenir, küçük orkestralar çalardı. Finali de bir tiyatro oyunu ile yapardık.
Bizim mezuniyet yılımızda Reşat Nuri Güntekin'in bir çocuk oyunu var. Vergi Hırsızı..
Onu oynayacağız. Hocaların çok sevdiği, sınıf birincisi bir öğrenci olduğum için torpil yaptılar herhalde ve başrolü bana verdiler..
Birinci perdenin sonuna doğru en önde oturan bir anne olmalı küt diye yere düştü. Sıkıntıdan bayılmış kadın.. "THE END!" Sahne hayatım 12 yaşında bitti, anlayacağınız..
Ama tiyatro seyretmeye de Kilis'te ilkokulda başladım gene.. İstanbul'un ünlü operetlerinden (O zaman müzikal oynayan özel tiyatrolar vardı) Halide Pişkin Tiyatrosu turneye Kilis'e gelmişti..
Muhlis Sabahattin'in ünlü Ayşem Opereti oynuyordu..
Öyle güzel şarkılarla dolu bir romantik komedi..
Bayılmıştım..
Sonra Ankara'ya geldik..
Asıl orda işte, Devlet Tiyatrosu ile başladı her şey..
Nuri Dayı'mın (Kışlalı) eşi Semiha Yenge'mdir, bugünün özellikle performans sanatlarına meraklı Hıncal'ını yaratan.
Apartmanda karşı dairemizde otururdu.
Benden az küçük bir de oğlu vardı. Kuzen Necip..
Semiha Yenge durmadan bilet alır, bizi tiyatroya yollardı. Nasıl merak sardık inanmazsınız..
Birkaç sahnesi vardı Devlet Tiyatrosu'nun..
Biletleri haftalık çarşamba sabahları satışa çıkardı.
Gişe dokuzda açılırdı, biz Necip'le sabah beşte kalkıp gider kuyruğa girerdik. Hayal gibi geliyor değil mi, haftalık bilet için güneş doğmadan kalkıp kuyruğa girmeler..
Öyle bir sanat kenti yapmıştı, Muhsin Bey, Ankara'yı.. Her oyun sonunda, her tiyatronun önünde, her semte giden belediye otobüslerini de ayarlamıştı. Bilet ucuz. Otobüs kapıda hazır. Niye gitmesin ki millet!
Disiplini ünlüydü Üstadın... Oyun tam saatinde başlardı. Saniye geç kaldınız mı salona giremez, ilk perdeyi üst balkondan seyrederdiniz. Salona şapka ve paltoyla girmek de yasaktı. Öyle kucakta mucakta olmaz..
İlle vestiyere verecektiniz..
Sanata saygıyı da Muhsin Bey öğretti bize.
Ankara bu ülkenin niye Kültür Başkenti oldu sanırsınız?.
Sonra Cüneyt Bey.. Muhteşem Cüneyt Bey geldi.
Hem de Atina'da hem de Sofokles, hem de Oidipus oynadı Devlet Tiyatrosu.. Tereciye tere satmak böyle olur işte.. Yunan halkı ayakta alkışladı.
Eleştirmenleri göklere çıkardı.
O zaman Yankı'da tiyatro eleştirileri de yazar olmuştum. Gençlik cehaleti ve cesaretiyle Cüneyt Bey'i yerden yere vururdum. Her büyük, her güzel şeyi kendine yontuyor, gençlere şans tanımıyor diye..
Oysa o adını yazdığım gençlerin hepsi Genel Müdür oldular sonra.. Bir ara birkaçı elime geçti o yazılarımın..
Okurken yüzüm kızardı. Utandım.. "Ben mi yazdım bunları" dedim..
Yıllar geçti..
Bir anma gecesine, Zehra Yıldız'dı galiba, davet etmişler Cüneyt Bey'i de.. AKM'de gece.. Sahneye çıktı ve Damdaki Kemancı'nın o efsane şarkısı "Bir Zengin Olsam Ben"i söyledi..
Yıkmıştı o müzikal Türkiye'yi.. Broadway ve Londra'da da izledim.
Hatta daha iyiydi, Topol'den bile, Cüneyt Bey..
Gece biter bitmez kulise koştum.. Cüneyt Bey'in ellerine sarıldım..
"İyi ki geldiniz. İyi ki buluştuk. Size o yazılarımdan dolayı nasıl utandığımı anlatmasam, af dilemesem içimde ukde kalacaktı" dedim..
Güldü, sıcak sıcak bakarak ve öpmek için uzandığım eliyle benim elimi sımsıcak sıkarak..
"Cüneyt Bey" dedim.. "O yazıları yazdığım günlerde çok karşılaştık. Hiç tavır almadınız bana.. En ufak imada dahi bulunmadınız. Çok ama çok ağır yazıyordum oysa.." O sıcak tebessümü ile gözlerimin içine baktı ve dedi ki..
"Çok ağır yazıyordun, ama tiyatro yazıyordun Hıncal!."
Dünya Tiyatrolar Günü'nüz kutlu olsun!.

***


Dünya Tiyatrolar Günü Bildirisi
Müjdat Gezen, Metin Akpınar ve... İNSAN!..
2021 Dünya Tiyatrolar Günü Ulusal Bildirisi'ni iki yarım asırlık dostum, iki büyük usta Metin Akpınar ve Müjdat Gezen "İNSAN" temeli üzerine yazdılar.

*

"27 Mart Dünya Tiyatro Günü sanat emekçilerine, sanatseverlere kutlu olsun. Dionysos şenlikleriyle başlayıp gelişen tiyatro, asırlardır varlığını sürdürüyor. Merkezinde insan olan bu sanat, insan var olduğu sürece yaşayacak.
Edebiyatın en içten bölümlerinden biri olan Tiyatro Edebiyatı'nda, oyun yazarlarına çok gereksinim var. Onlarsız olmaz. Tıpkı seyirci olmadan tiyatro olmayacağı gibi...
Oyuncu - Seyirci - Oyun Yazarı.
Biz bize benzeyen insanlarla üç yüz elli bin yıldır yeryüzündeyiz.
Ancak insanı insan yapan, Bilimdir, Sanattır, Tiyatrodur.
Ana malzemesi insan olan bu meslekte, iyi insandan iyi yazar, iyi yönetmen, iyi oyuncu çıkartmak daha kolaydır.
Biz değerler sıralamasında, genelde sanatı en üst sıraya koyarız. Özelde tiyatroyu, sanata en yakın düzeyde düşünüyoruz. Çağımızda; üreme içgüdüsü, beslenme içgüdüsü tatmin olduğunda mutlu olanlara başka popülasyonlara verilen adı veriyoruz. Ancak üreme, beslenme açlıklarından başka açlıklar duyanlara, onları üretip, onları tükettiğinde mutlu olanlara İNSAN diyoruz.
Bilgi iletişim çağı ne kadar gelişirse gelişsin, algoritmalar, yapay zekâlar nereye ulaşırsa ulaşsın, Tiyatro insanla yapılır, insanca yapılır, insanlar için yapılır...
TİYATRO İNSANLIĞIN VAZGEÇİLMEZİDİR.
İNSANSIZ TİYATRO, TİYATROSUZ İNSAN OLMAZ."
"..Ve güzelim tiyatro kültürü biz insanlar burada olduğumuz sürece yaşamaya devam edecektir."

*

Bu yılki ulusal bildiriyi iki usta ismin yazmasını ITI (Uluslararası Tiyatro Enstitüsü) Üniversiteler Türkiye Temsilcisi Bilkent Üniversitesi Bölüm Başkanı Jason Hale ve ITI Türkiye Temsilciliği Yönetim Kurulu üyeleri Ayşe Emel Mesci, Turan Oflazoğlu, Engin Uludağ ve Savaş Aykılıç kararlaştırdı.

***


GEÇEN BAHAR...

...Ve Zeynep.. Sevgili Zeynep Özyılmazel..
Tam bir yıldır dünyaya evinin penceresinden bakıyor ve o pencerenin önünde yazıyor.. Fotoğrafçılık mesleği.. Hem ilhamı güzel o pencere önünde, hem deklanşörü.. Hem çeken, hem yazan o.. Dahası fotomodel de o!.
İşte bahara girerken anımsadığı "Geçen bahar"ı anlattığı dizeler..

***

Ben geçen bahar âşık olmuştum...
Saatler süren o konuşmalara
Hâl hatır sorulmalara
Beni güzel havalar mahvediyor derken
Onun varlığımla mahvolmasına
Ya da öyle olduğunu söylemesine
Her şeyin çözüm bulmuş gibi olmasına
Veya öyle olduğuna inanmaya

Biraz masum yalanlara
Biraz acı gerçeklere
Biraz hayallere
iraz kırıklıklarına
Yaslanacak bir omuza
Teslim olmanın kolaylığına
Kendimi baştan tanıtabilmeye
Başından anlaşılmış olabilmeye
Olduğum gibi sevilme ihtimaline
İhtimallerin çokluğuna
Geçen bahar âşık olmuştum...
Ben aşık olmuştum...
Geçen bahar...
........
Müzik önerisi: Ben Her Bahar Âşık Olurum - Sezen Aksu

***


NEVRA!.. BÜYÜK NEVRA!..

Gelmiş geçmiş en büyük sanat tiyatrosu, adı üstünde Ankara Sanat o yıllar dünyaca popüler "Stop the World, I Want Get Off" müzikalini, Orhan Duru'nun "Durdurun Dünyayı İnecek Var" adıyla Türkçeleştirmiş ve başrolü gencecik kıza cesaretle vermişti.
Kaç defa gittim o oyuna hatırlamıyorum. İlkinde oyunu, sonralarında genç Nevra Şirvan'ı görmeye..
O Nevra kısa zamanda dev oyuncu oldu. Çok yakın dostum Metin Serezli ile evlendi ve asıl Nevra Serezli diye ünlendi.
En yakın dostlarım arasına girdiler.
Her fırsatta buluşurduk.
Metin'i erken denecek yaşta kaybettik. Nevra kaybolur gibi oldu ama, yıllar sonra Ağaçlar Ayakta Ölür oyunu ile muhteşem bir dönüş yaptı. Ordaydım. Pandemi yüzünden az oynadı ama..
Dokuz Eylül Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi "2021 Muhsin Ertuğrul Tiyatro Emek Ödülü"nü Nevra'ya, Büyük Nevra'ya verdi, 5 gün önce..
Sakıp Sabancı Vakfı Yaşam Boyu Başarı Ödülü'nün bu yılki sahibi de Nevra Serezli oldu, 3 gün önce..
Sevgili Nevra, Seni de, sahneni de, sohbetini de nasıl özledim bilemezsin.. Senin "Metin Özlemi"nin yanında solda sıfır kalsa bile, gene de çok..
Çoookkk!.

***


TEBESSÜM
Doktor "Ben dürüst bir hekimim, size gerçeği söyleyeceğim" dedi, ameliyata girmek üzere olan hastasına.. "Bu ameliyatların sonunda hastanın kurtulma ihtimali yüzde 1'dir ancak. Benden istediğiniz bir şey varsa, hemen şimdi söyleyin.." "Var" dedi hasta, doğrulurken.. "Çarçabuk giyinmeme yardım edin ne olur.."

***


SEVDİĞİM LAFLAR
İyi hükümdar, yanında olanları mutlu kılar. Uzakta olanları kendine çeker. Konfüçyüs

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA