Osmanlı döneminde padişaha direkt bağlı piyadelere "Kapıkulu" adı verilirdi. Aynı geleneği "Aşk ve Ceza"daki Baldarlar devam ettiriyor. Ailenin yaşadığı köşkte pek çok koruma var. Olması da normal, zira ailenin başı kan davasıyla dertte. Ama bu korumalardan ikisi var ki, tek görevleri bahçe kapısını açıp, kapatmak. İki haftadır dikkatle izliyorum. Bu iki arkadaş kapının önünde bekliyor, dışarıdan tanıdık bir korna sesi geldiğinde hemen kapının iki kanadını açarak, otomobilin içeri girmesini sağlıyorlar. Başka bir iş yaptıklarını görmedim. İyi de, varlıklı aile şu bahçe kapısına bir uzaktan kumanda yaptırsa ya? Sanırım işsizlik oranını azaltıp, "istihdama yardımcı olmak için" böyle bir uygulamayı seçmişler... Bir kocaman alkış da Çiçek'i ameliyat eden doktorlara... Operasyon sırasında kalbe giden pek çok damarın parçalandığını, kurşunun kalbin sadece bir santimlik bir bölümüne zarar verdiğini söylediler. Hatta bir ara kanama öyle arttı ki zavallı kızcağızın kalbi durdu. Elektro şok vererek, son anda hayata döndürdüler. Ama bu kadar ağır bir operasyon geçiren Çiçek bir haftaya varmadan hastaneden çıktı. Evde yatıp, dinlenmek bir yana, hemen arkadaşlarıyla yurtdışı seyahatine bile çıktı. Buradan ilan ediyorum: Başıma kötü bir şey gelirse beni Çiçek'in doktorlarına emanet edin!