ABD, İngiltere ve Avustralya'nın 'AUKUS Paktı'nı kurduğunu açıklamasının ardından sert sözler peş peşe geldi. Avustralya ile denizaltı anlaşması iptal edilen Fransa, 'Sırtımızdan vurulduk' ifadesini kullandı. Çin ise, AUKUS Paktı'nı kınadığını açıkladı ve yakın takip halinde olduklarını belirtti. 'AUKUS Paktı' ile ilgili merak edilenleri ve olası gelişmeleri SETA Dış Politika Araştırmaları Direktörü Prof. Dr. Murat Yeşiltaş'a sorduk.
SETA Dış Politika Araştırmaları Direktörü Prof. Dr. Murat Yeşiltaş
AUKUS PAKTI NEDEN KURULDU?
3 ülke için de farklı sebepler var. ABD, için sebep ortada. Afganistan çekilmesi sonrası dış politikada büyük bir başarısızlık algısı oluştu. Algıdan da öte bu bir gerçeklik elde etti. Biden yönetiminin, iktidara geldiğinden bu yana ABD'nin küresel siyasete geri döndüğüne ilişkin bir söylemi vardı. Ancak bunun politik araçlarının neler olacağı şeklinde bir belirsizlik söz konusuydu. Çin'in, Amerika'nın stratejisinde merkezi bir aktör olacağı biliniyordu. Çin'i dengeleme politikasının hayata geçirileceği biliniyordu. Çin'in dengelenmesi olarak bilinen politika, Obama döneminden beri peyderpey uygulanıyordu.
ABD/İNGİLTERE VE AVUSTRALYA NE AMAÇLADI?
HEDEF NOKTA ÇİN
ABD, bu adımı ile Çin'i Asya/Pasifik bölgesinde hem dengelemeyi hem caydırmayı hem de çevrelemeyi hedefleyen bir adım atmış oldu. Yapılan açıklamalara baktığımızda böylesi bir açıklık yok, Çin'i direkt hedef almıyor. Ama biliniyor ki; Avustralya'nın potansiyelini ve savunma/saldırı kabiliyetini artırmakla ABD, Çin'in bölgedeki etkinliğini daraltmak ve sınırlamak istiyor. Burada hedeflenen kesinlikle Çin. ABD, artık odak noktasını Asya/Pasifik - Hint/Pasifik bölgesine kaydırıyor.
'İNGİLTERE'NİN YENİDEN KÜRESEL SİYASET HAYALİ VAR'
İngiltere açısından tartışmanın daha farklı bir tarafı var. BREXIT sonrası 'İngiltere'nin küresel rolü ne olacak? 'Transatlantik ilişkilerde İngiltere ABD ile daha farklı bir rota mı çizecek?' şeklinde sorular vardı. Bu anlaşma ile İngiltere hem ABD'ye Çin'le mücadelede yanındayım mesajı vermiş oluyor. Hem de geleneksel müttefiki olan Avustralya'yı destekleyerek, onun yanında olarak 'Küresel İngiltere/Britanya' stratejisini devreye sokmaya çalışıyor. İngiltere'nin bir müddettir, Orta Doğu'ya, Körfez'e, Afganistan'dan sonraki bölgeye (daha geniş bir coğrafyaya...) geri dönme hayali var.
ÇİN'İN AÇILIMI AVUSTRALYA'YI ENDİŞELENDİRİYOR
Avustralya için de bu anlaşmanın doğrudan denizaltılar ile ilgisi var. Ama Avustralya da ekonomik öncelikleri ile güvenlik ihtiyaçları arasında bir denge kurmaya çalışıyordu. Çin, ticarette Avustralya'nın birinci partneri. Güvenlik ihtiyaçları açısından Çin aynı zamanda Avustralya'nın 'tehdit' algısını oluşturuyor. Çin'in bölgedeki açılımı Avustralya'yı endişelendiriyor. Avustralya'nın bu anlaşmaya dahil olmasının nedeni bu.
FRANSA NEDEN OYUN DIŞI KALDI?
Fransa ile denizaltı anlaşmasına baktığımızda, bu anlaşmanın Avustralya'nın uzun vadede ekonomik, güvenlik, siyasi ittifak sistemi ile uyumlu olmadığı anlaşıldı. Maliyeti artmaya başladı. Fransızların dizel yakıtlı denizaltıları Avustralya'ya 2030'larda istediği caydırıcılık gücünü sağlayamayacaktı. Projenin de uzaması Fransa'nın oyun dışı kalmasını beraberinde getirdi. Elbette, İngiltere'nin arkadan pişirdiğini, ABD'nin de bu işi hızlandırdığını söyleyebiliriz.
ÇİN'İN HAMLESİ NE OLABİLİR?
"BEN KAOSA DAHA ÇOK HAZIRIM"
Çin'in verdiği sert cevap sadece kınamakla kalmadı. Avustralya'yı örtük bir şekilde de tehdit etti. Çin: 'Avustralya hükümeti, ABD'nin Çin ile mücadelesinde ön saflarda yer almak istiyorsa bunun karşılığı olacaktır. Bu bölgede kaos istiyorsanız, ben kaosa daha çok hazırım. Siz hazır mısınız?' dedi. Bu hafife alınmayacak bir tehdit. Bunu doğrudan resmi olarak söylemedi. Daha çok yarı-resmi platformlar üzerinden söyledi.
'Çin şimdi ne yapacak?' Merak konusu olan soru bu. Çin'in alternatifleri var. Çin gerçekten rahatsız oldu. Bu sadece politik değil, askeri bir hamle. Çin-ABD mücadelesinin askeri tarafı çok fazla dillendirilmiyordu. Daha çok, bunun ekonomik siyasi-tarafı dillendiriliyordu. Bunu askeri bir hamle olarak kendisine tehdit olarak algıladı. Şimdi, bölgede silahlanma faaliyetine girişebilir. Askeri kabiliyetini artıracak bir adım atabilir. Bölgede, anti-batıcı olan ülkeler ile ilişkilerini derinleştirebilir. Bu sadece Asya/Pasifik bölgesinde değil, Orta-Doğu-Orta-Asya ve Körfez'de de olabilir. Nitekim, İran'ın Şangay İşbirliği Örgütü'ne dahil edilmesi bununla birlikte okunabilecek bir gelişme.
BÖLGEDE AUKUS PAKTI KARŞITI YENİ BİR OLUŞUM ÇIKAR MI?
Çin, Kuzey Kore ile ilgili yürütmüş olduğu politikalara daha da hız verebilir. Çin, Kuzey Kore'yi batı için rahatsızlık verici bir soruna dönüştürebilir. ABD'nin belki de siyasi olarak sorun yaşadığı, boşalttığı yerlerde daha agresif bir politika izleyebilir. Avrupa'nın bu anlaşmadan memnun kalmadığı bir ortamda, Fransızların çok kızdığı bir ortamda Avrupa içine de ekonomik olarak nüfuz etmek suretiyle burada kendisine anti-atlantikçi bir kanat oluşturup kendisini bu diplomasinin bir şekilde parçası haline getirebilir.
NÜKLEER DENİZALTI VURGUSU NEDEN ÖNEMLİ?
"CAYDIRICILIK SİYASETİ GERİ DÖNDÜ"
Nükleer caydırıcılık siyasetinin geri dönmesi anlamına geliyor. Avustralya'ya verilecek olan denizaltılar, nükleer denizaltılar değil. Sadece nükleer yakıta sahip denizaltılar. Ama bunların önümüzdeki dönemde değişmeyeceği anlamına gelmiyor. Bir takım modifikasyon, yenilikler yapılabilir. Her açıdan, Avustralya'nın, ABD ve İngiltere'nin Asya-Pasifik bölgesindeki askeri varlığını efektik kullanması işine yarayacak. Çin'i açık bir şekilde nükleer bir hatla caydırmaya çalışacak. Neden caydırmaya çalışacak? 'Daha fazla artık genişleme, askeri agresif bir politika izleme, ekonomik-siyasi anlamda kendine çeki düzen ver bölgeyi riske etme' mesajı veriyor. Bu klasik, caydırıcılık ve güç dengesi siyasetinin geri döndüğü anlamına geliyor.
ABD'NİN AVRUPA'YA MESAJI VE AB'NİN SERT TEPKİSİ NE ANLAMA GELİYOR?
AVRUPA KENDİ ORDUSUNU MU KURACAK?
ABD, Çin ile mücadelesinde AB'yi yanında görmek istiyordu. NATO toplantısında başarmaya çalıştı. Avrupa kanadında Almanya ve Fransa bu mücadelenin tam bir parçası olma noktasında büyük bir istek göstermediler. Bu ABD'yi rahatsız etti. Fransa gibi Avrupa içerisinde daha fazla ön plana çıkmak isteyen bir aktöre 'Sen dur. Küresel siyaset rolü oynayamazsın. Afrika, Akdeniz'de, Avrupa'da rolünü oyna. Ama Asya/Pasifik benim işim. Benimle birlikte olacaksan benim kurallarımla birlikte Çin ile mücadele etmek lazım' diyerek Fransa'ya bir hatırlatma yaptı. Bu tabi, Fransa'nın Atlantik siyasetindeki konumunu da yeniden gözden geçirmesini ve Avrupa merkezli siyasete diğer Avrupa aktörlerini özellikle Almanya'yı da katarak Avrupa'yı başka bir oyuncuya dönüştürme noktasında Fransa'yı değişikliğe itti. Avrupa, kendi ordusunu mu kuracak... Birlik içerisindeki sorunları aşıp daha güçlü bir siyasi aktör olarak ortaya mı çıkacak... Bunu önümüzdeki dönem gösterecek. ABD, Fransa'yı hemen yatıştırmaya çalıştı. Blinken açıklama yaptı. Bunlar Fransa tarafında çok fazla karşılık görmedi.
AUKUS PAKTI'NA BAŞKA ÜLKELER KATILIR MI?
Kanada, Five Eyes (5 göz) denilen ortak ishibarat ortak paylaşım mekanizmasından ayrıldığını söylemişti. Yeni Zelanda da ayrılmıştı. 3 ülke kalmıştı (ABD, İngiltere, Avustralya). Bu önemli bir gelişmeydi. AUKUS Paktı ile bu siyaseti daha jeopolitik bir eksene taşımak istediler. Bu halkanın kenarında, Japonya, Güney Kore ve Tayvan gibi ülkeler var. Bu gibi ülkeler Çin'i daha fazla agresif yapma noktasında bir siyaset ortaya atılmazsa kenarda kalacaktır. Çin'den sert bir karşılık gelirse, AUKUS Paktı'nın bir parçası haline getirilebilirler. Siyasi olarak aynı cephedeler. Peki aynı ittifak sisteminin içine doğrudan katılabilirler mi? Bu ülkelere yönelik ABD'nin güvenlik garantörlüğü var. Bu bir ittifaka dönüşür mü? Çin'in AUKUS'a vereceği cevapla alakalı bir durum.
RUSYA HANGİ KONUMDA?
Rusya'nın öncelikleri farklı. Rusya'nın asıl meydan okuması kendi mücadele ettiği coğrafyada. Afganistan gibi, ne tür sonuçlar üreteceğini görmediği noktalarda kendini frenleme politikası izliyor. Asya/Pasifik bölgesinde Rusya varlık gösterebilecek bir aktör değil. Çin ile de Orta/Asya konusunda bazı farklı görüşleri söz konusu. Dolayısıyla bu mücadelede Rusya kendisini 3. bir taraf olarak konumlandırıyor. Sistemi Ruslar 3 kutup olarak düşünüyor. ABD, Çin var ben de Orta/Asya-Avrasya'nın ana gücüyüm... Çin'in yanında kendisini doğrudan konumlandırmıyor. Uzaktan izliyor.
ASYA/PASİFİK DÜNYADAKİ YENİ SOĞUK SAVAŞIN NOKTA BÖLGESİ Mİ?
SICAK ÇATIŞMA YAŞANIR MI?
Soğuk savaş benzetmesi doğru bir benzetme olmakla birlikte dünya siyasetinde Asya/Pasifik'in merkezi bir noktaya gittiğini görüyoruz. Yeni bir güç rekabeti var. Soğuk savaşta görülen bütün stratejileri görebiliriz. Biraz riskli de bir bölge. Soğuk savaş döneminden daha farklı bir çatışma dinamiği oluşabilir. Soğuk savaş döneminde gördüğümüz çatışmasızlık halinin ötesine geçilebilecek bir alan yaratılabilir. O nedenle tehlikeli. Soğuk savaş dinamikleri var. Ancak soğuk savaşta büyük aktörler arasında çatışma yoktu. Şimdi büyük güçler yan yana ve karşı karşıya gelmeye başladılar. Dolayısıyla; bir çatışma dinamiği ortaya çıktı.