Kabul edelim ki "Piyasalara telefonla müdahale günleri" geride kaldı. Hani bir Bakanın banka patronlarına, Merkez Bankası Başkanı'nın da genel müdürlere telefon açıp, ne yapmaları gerektiğini söyledikleri günler... Yani telefon talimatı ile kuru düşürme veya faizi etkileme manevraları. Bankaların, gönülsüz de olsa Ankara ile irrasyonel işbirliğine zorlanma dönemleri...
Lakin, dünün yanlışlarına takılmadan bugünün sorunları ve yarınlar adına söylenecekler de var...
Geçenlerde Çankaya Köşkü'ndeki bir törende Merkez Bankası eski Başkanı ve Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Durmuş Yılmaz'la karşılaştık. Yılmaz, arkadaşları görev başındayken hariçten yorum yapmak istemedi. Ama iyi yolda olduklarını belirtti. "Ben gümüş isem onlar altın" dedi. Kendisine, Merkez Bankası yönetiminin kritik karar günlerinden geçtiğini dikkate alan sorular da soruldu. Örneğin, "Sizden sonraki döneme enkaz mı devrettiniz?" diyen bile oldu. Durmuş Yılmaz, 2004'ün şartları ile yani kendi başkanlık döneminin ilk ayları ile günümüz şartları arasındaki farklara işaret etti. Daha çok ABD kaynaklı devam eden finansal sorunlara değindi. Türev enstrümanlar üzerinden yaratılan varlıkların küresel borç-alacak ilişkisini bozduğunu anlattı. "Türkiye'de mevduat toplayan bankalar ve kredi müşterileri vardı. Krediyi kullanan, aracılık eden ve batıran belliydi. Taraflar bilindiği için, finansal sorunlar bedeline katlanarak çözüldü" demeye getirdi. Buna karşın, ABD'de üretilen bir kağıdın zincirleme olarak biçim ve sahip değiştirdiğini, sonunun kime kadar uzandığını kimsenin bilmediğini, yani gerçek borçlunun neredeyse izini kaybettirdiğini söyledi.
Zaten, Eylül 2008'de Lehman Brother's batarken ortaya çıkan karmaşık global mali ilişki için daha o tarihte "Spagetti" benzetmesi yapılmıştı.
Yılmaz, ABD ve AB'de zayıf hükümetlerin ekonomik problemlerin çözümünü ertelediğini, problemli bankaları iflas ettirmeleri gerekirken bundan kaçındıklarını da savundu. Eski Başkan'ın anlattıkları kuşkusuz önemliydi. Ama düne ait öykülerdi. Oysa, 2012 ve sonrasında Türkiye'nin tutturacağı yol daha önemli olacak. Ve bir hafta sonra bütçe TBMM'ye sunulacak. Dışsal baskı altında, ekonominin gerçek performansı test edilecek. Yeni hedef ve veriler bolca tartışılacak. Yüzde 2.5-3 büyümenin değeri tartılacak.