Başbakan Davutoğlu Meclis'te 62'nci Hükümet Programı'nı okuyor.
Temel vurgu net: "Güçlü ekonomi..."
Merkez'i bağımsız, kuru dalgalı, istikrarı daim, üretimi destekli, cari açığı azalan, ihracatı tırmanan, tüketicisi korunan, sosyal politikaları sürgit, mega projeleri takipte bir ekonomi...
Ekonomideki yeni dönemi Ak Parti Kongresi'nde "ikinci sıçrama" diye nitelendiren Davutoğlu'nun detaylandırdığı programda benim en fazla dikkatimi çeken "güçlü" ibaresi oldu. Ekonominin güç kazanması, zıplamak için gereken enerji için de şart zaten.
Ben ekonomin gücünün nicelikten değil, nitelikten geleceğine inanıyorum. Hükümet programındaki bütün detaylar gerekli olmakla birlikte, yeter şart; "güçlü" vasfından gelecektir.
Bu gücü sağlayacak olan da zamanı, kaynağı sınırlı dünyada "daha akıllı üretim" olacaktır.
Akıllı üretim, katma değeri tanımlar.
Değer odaklı işlere prim verir. Yapageldiğimiz işleri, daha verimli kılmayı tanımlar. Çok çalışmaktan ziyade verimli çalışmayı ifade eder.
Kullanılmayacak binayı inşa etmek yerine ihtiyaçla örtüşen projeleri anlatır.
İşbirliği ve işbölümü kavramlarının yalnızca kamuda değil, özel sektör ve hatta sivil toplum örgütlerinde "olmazsa olmaz" yaklaşım haline gelmesini zorunlu kılar. Verimsiz yapıları bertaraf ederken, değer üretmeyen süreçleri fark etmemizi sağlar.
Geleceğe, geçmişin devamı gibi bakamazsınız.
Sizi bulunduğunuz yere getiren şeyler nadiren sizi orada tutan şeylerdir. Son 12 yılda yapılanlar, Türkiye'yi sıçrama rampasına yerleştiren mucize adımlardı. Şimdi bu fırsatı harcamamak gerekiyor.
Ekonominin gücü verim, işbirliği, işbölümü, kurumsallaşma ve değer üretmekten geçiyorsa, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın zıplama rampasına yerleştirdiği ekonomi kapsülünü, bu enerjilerle beslemek, tetiklemek, ateşlemek şarttır.