Kriz derinleşti. Ekonomi yönetiminin yaptığı sert fren uçağı tekerlekleri üzerinde olmasa da, gövdesinin üzerine indirdi. Çok zor bir yıla girdik. Merkez Bankası ve mali piyasalar ısrarla "finansal istikrar" diyor. Oysa tabloya "ekonomik istikrar" açısından bakmanın zamanı geçiyor bile... Ekonomik istikrar, makro büyüklüklerin belli eşikte, az oynaklıkta ve sürdürülebilir olmasıdır.
İstihdam, fiyat istikrarı, dış ticaret dengesi ve gelir dağılımının adilliği. Refahı sağlayacak olan altın baklava bu. Elbette makro ekonomik büyüklük önemli ama üretimin gücü, kapasitenin tam kullanımı da çok kritik. Siyasi ve ekonomik istikrar analizi yapan S Bilişim, sanayide "kapasite kullanım oranlarının ekonomik istikrar bakımından pozisyonunu" analiz etmiş...
Sanayide kapasite kullanımında en hassas sektör otomotiv.
***
Çünkü sektörün en düşük ile en yüksek kapasite kullanım oranı arasındaki farkın parasal karşılığı
12 ile
14 milyar dolar... Bu da
GSMH'yı
iki puan etkiliyor. Otomotivde kapasite şu an
1 milyon 650 ile
1 milyon 750 bin adet arasında. Üretim ise
1 milyon adet. S Bilişim doldurulamayan kapasiteyi en kritik konu olarak görüyor. Dünyada 10'u büyük, yaklaşık
50 otomotiv üreticisi,
200'e yakın marka var. Kapasite kullanım oranları ise sektörün belkemiği. Otomotiv çok yüksek başlangıç yatırımı ve düzenli yenileme istiyor. Otomotivin kaderini belirleyen maliyet. Maliyetin belirleyicisi de satın alma. Kim, en isabetli satın almayı yaparsa, görece sınırlı tedarikçi, en düşük fiyatı ona veriyor.
Diyeceğimiz sektörde ölçek ekonomisiyle kapasite kullanımları paralel gidiyor.
***
Hâlâ yerli marka otomobil üretmeyi tartışıyoruz. Halbuki dünyadaki 50 üreticiden
43'ü Türkiye'de. Satış yapmak isteyen şirket ülke genelinde en az
60 servis kurup, 60 milyon euroluk ekipman getirmek,
30 milyon euroluk yedek parça bulundurmak zorunda. Tek bir araba satılmasa bile cari açığa
3.8 milyar euro yani
4.8 milyar dolar ek yük getiriyor!
43 üreticinin ürünü Türkiye yollarında. Kimi rengi, kimi tasarımı, kimi düşük fiyatı, kimi az yakıt tüketimini, kimi de performansını ön plana çıkararak ürün pazarlıyor. Bu kadar üretici, yedek parçadan, servisten, güvenlikten, yakıt verimliliğinden, sigorta poliçesine dek hiçbir şeyin tam olarak oturmamasını getiriyor...
Türkiye'de üretim yapanlar hangi biriyle rekabet etsin! Otomotiv yolgeçen hanı mı?