Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'nun, 15 Temmuz askeri darbe girişimi ardından, FETÖ soruşturması kapsamında kurum içerisindeki yapılanma ve sonuçlarına ilişkin aldığı, 66 hakim ve savcının meslekten çıkarılmasıyla sonuçlanan karar Resmi Gazete'de yayımlandı. Kararda, FETÖ yapılanması, devleti ele geçirme stratejisi ve planları, mali ve sosyal yapılanmanın tüm ayrıntılarına yer verildi. FETÖ yapılanmasının nasıl ortaya çıktığı ilk sinyallerinin ne zaman verildiği belirtilirken, söz konusu yapının 1966'da başladığına dikkat çekildi.
HSYK Genel Kurulu'nun FETÖ soruşturması kapsamında hazırladığı ve terörist örgüt hakkında geçmiş kararları özetleyip değerlendirdiği karar yayımlandı. Kararın gerekçesinde FETÖ ile ilgili soruşturma sürecinde elde edilen bilgi ve belgelere de yer verildi. FETÖ'nün HSYK'yı ele nasıl geçirdiği adeta kronolojik olarak anlatıldı.
Fethullah Gülen Örgütü'nün 15 Temmuz askeri darbe girişimi, "Yaklaşık yarım asırdır Türkiye'nin sosyo-politik gündeminde sözde dini referanslar üzerinden kendisine toplumsal ve kamusal bir varlık ve meşruiyet zemini inşa eden, sosyolojik bünyesi itibariyle mütesanit bir dokuya sahip olan FETÖ/PDY Silahlı Terör Örgütü, müntesiplerini ilgili yapıya tümden sadakat ilkesi çerçevesinde doktrine etmiş, yapı mensuplarının ahlâk ve hukukdışı her türlü eylemlerini mübah görmüştür" cümleleri ile özetlendi.
15 Temmuz öncesi çeşitli zamanlarda yapılan sınavlarda soruların nasıl çalındığı, Ergenekon Balyoz gibi süreçlere atıfta bulunulan gerekçede, masum insanların hürriyetlerinin nasıl kısıtlandığı şöyle dile getirildi:
MİSTİK BİR OTORİTEYE İNANMA...
"Mistik bir otoriteye (mehdilik) inanmışlıkla, yandaşları için merkezi sınavlarda soru çalma, masumiyet karinesini çiğneyerek, haklarındaki suçlamayı dahi bildirmeden insanları yıllarca ceza infaz kurumunda tutarak hürriyetlerini kısıtlaına şeklindeki eylemlerinde olduğu gibi kişi haklarını pervasız biçimde ihlal etme, kayırma, yalan söyleme, delil uydurma iftirada bulunma gibi ahlâk ve hukuk dışılıkları gerçekleştirmekte ve hedefleri uğruna suç işlemekte herhangi bir beis görmemişlerdir."
Fethullah Gülen'in, talimatlar yoluyla kollektif bir şekilde mobilize olan, kamu erkinin kritik bürokratik alanları başta olmak üzere, kamusal alanı ele geçime refleksi ile hareket eden, mülkiye, adliye, emniyet, eğitim ve ordu içerisinde kendi özel hiyerarşisi ile illegal şekilde kadrolaşan, devletin tüm kurumlarına yerleştirdiği örgüt üyeleri ile devlet teşkilatını kendisine hizmet eder hale getiren devlet içinde ayrı bir devlet yapısı oluşturan örgüte verdiği talimatlar anlatıldı.
HSYK'nın FETÖ soruşturması kapsamında alınan kararın gerekçesinde Fethullah Gülen'in devletin kurumlarına nasıl talimatları verdiği şöyle yer aldı:
"Esnek olun, sivrilmeden can damarları içinde dolanın; bütün güç merkezlerine ulaşıncaya kadar hiç kimse varlığınızı fark etmeden sistemin ana damarlarında ilerleyin! Türkiye'deki güç ve kuvveti eephenize çekeceğiniz ana kadar her adım, erken sayılır. Adliye, mülkiye veya başka hayati bir müessesede bizim arkadaşlarımızın mevcudiyeti öyle ferdi mevcudiyetler şeklinde ele alınıp değerlendirilmemelidir. Yani bunlar gelecek adına bizim ünitelerde garantimizdir. Bir ölçüde onlar bizim varlığımızın teminatıdır. Arkadaşlarımız o sahada kabiliyetlerini geliştirmeli, müktesebatlarını gcliştirrneli esas ve zannediyomm iki yanlı olmaları itibariyle de sergileyecekleri performansta da daima takdir toplayacaklardır. Yani bu bizim cepheyi öğrenmeleri lazım arkadaşların. Yani bizim hukuk sistemimizi didik didik etmelidirler, biz bir taraftan çalışıp onların istifade edecekleri şekle getirmeliyiz, onu öyle formüle etmeliyiz, öyle tertip ve temkide tabi tutmalıyız. Yani siz hâkim değilsiniz başka kuvvetler var."
HSYK Genel Kurulu'nun FETÖ gerekçesinde; Fethullah Gülen devlet kurumları içerisinde örgüt mensuplarına talimat ve direktif verirken, devlet kurumlarını ele geçirme yöntemini çeşitli spor oyunlarına benzeterek verdiği görüldü. Mücadeleyi "oyunlara" benzeten Gülen'in talİmatları şöyle yer aldı:
"Bu ülkede değişik kuvvetleri hesap edecek dengeli, dikkatli, tedbirli, temkinli yürümekte yarar var ki geriye adım atmayalım... yani her şey bir oyundur. Kungfu gibi oyun, tekvando gibi bir oyun, judo gibi bir oyun her zaman insan hasmını yenmesi öyle yumruk vurup ycre sermesi gibi bir şey değildir, Bazen hasımdan kaçmak, bile çok önemli bir manevra... çok iyi bilecek, çok iyi planlayacak ona göre yüıüyeceksiniz. Kuvvet dengesi, olmadığı bir yerde kuvvete başvuracaksınız, teknik, taktik, yerine sizin kalbiniz önemlidir. Bütün dünyayı omuzlayıp taşıyabileceğimiz zamana dek, tamam olacağınız ve koşulların uygun olacağı zamana dek beklemelisiniz! Bilhassa, haber alma hususunda her zaınan hasım cephenin çok önünde olunmalıdır."
Gerekçede Gülen'in sözleri arasında Türkiye'deki devlet kurumlarında ve yurtdışındaki okullarda kendisine mensup yüzlerce kişinin olduğuna değinildi "Amerika'da otuz küsur değişik üniversitelerde kariyer yapıyorlar. Kariyerin yapılmasının yanında kariyer yapmamın yanında ada aynı zamanıda bu arkadaşlanmız orada hizmette yapıyorlar" alıntısı yapıldı.
Gülen'in " 'Dünyada satın alınmayacak adam yoktur. Sadece fiyatları farklıdır. Birini az fiyata birini çok fiyata alırsın' Şeklindeki talimatlar, bir yandan kadrolaşmanın örgüt için arz ettiği önemi, diğer yandan ise, kadrolaşmanın Anayasal düzeni ele geçirmek için izlenen bir stratejik yöntem olduğu ifade edildi.
Kararın gerekçesinde Fethullah Gülen'in asıl yüzünün dersane tartışmaları ile ortaya çıktığı şöyle belirtildi:
"Bu eli kanlı terör örgütünün gerçek amaçlarını perdeleyen maske, dershane tartışmalarıyla (2013) yavaş yavaş inmeye başlamış ve nihayetinde hükümeti ve siyaseti dizayn etmeye yönelik gerçekleştirilen 17-25 Aralık bürokratik darbe girişimiyle de bu maske tamamen düşmüştür. Sonuçları itibariyle gerek Devlet gerek de Millet katında 17-25 Aralık bürokratik darbe girişiminin, bahse konu yapının (örgütün) bir yardım kuruluşu/hizmet hareketi olmayıp terör örgütü olduğu hususunda ortak vicdani bir kanaat (devlet ve kamuoyu nezdinde) oluşması bakıınından bir terör faaliyeti ve terör örgütü olarak nazarı itibara alınmasının miladi tarihi olduğunu söylemek yanlış olmayacaktır."
Gerekçede 15 Temmuz askeri darbe girişiminin nasıl gerçekleştiği de detaylarıyla, FETÖ Anayasa'nın ilgili maddelerine atıfta bulunularak şu şekilde tanımlandı:
"Anayasada belirtilen Cumhuriyetin niteliklerini, siyasî, hukukî, sosyal, laik, ekonomik düzeni değiştirmek, Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü bozmak, Türk Devletinin ve Cumhuriyetin varlığını tehlikeye düşürmek, Devlet otoritesini zaafa uğratmak veya yıkmak veya elegeçirmek, temel hak ve hürriyetleri yok etmek, Devletin iç ve dış güvenliğini, kamu düzenini veya genel sağlığı bozmak amacıyla her türlü suç teşkil eden eylemleri işleyecek kişi veya kişilerin mensup olduğu örgüt olarak tanımlanabilir."
Söz konusu örgütün, 1978 yılında yayınlanmaya başlayan Sızıntı Dergisi ile basın yayın ve propaganda alanında yeni bir güç kazandığına dikkat çekilen gerekçede, bir din adamının tersine, içinde bulunduğu güç dengesine ve şartlara göre tutum ve davranışlarını değiştiren Gülen'in, hakkında arama kaydı konulmasına rağmen, 12 Eylül Askeri Darbesinin hemen öncesinde, yapılan askeri darbelere desteğini vurguladığı hatırladıldı.Sızıntı Dergisi'nde Gülen'in, 12 Eylül Askeri Darbe'nin ardından "Asker", "Son karakol" başlıklı yazılarından da alıntılara yer verildi.
Gerekçede; 1990'lı yılların başından FETÖ'nün, yurt dışına açılmaya başladığına hızlı bir büyüme ile kısa bir zaman dilimi içerisinde, dünya genelinde 160 ülkede faaliyet gösterir hale geldiğine işaret edildi.
HER DİNDEN İNSAN VAR!
Gerekçede; Fethullahçı Terör Örgütü'nün amacı HSYK'nın gerekçesinde şu ifadelerle anlatıldı:
"1970'li yıllardan günümüze kadar uygulamış olduğu örgütlenme yöntemleri, taktik ve stratejiler bütüncül bir bakış açısıyla incelendiğinde, FETÖ/PDY silahlı terör örgütünün, kuruluş yıllarından itibaren toplumun dini duygularını istismar ederek 'Himmet' adı altında topladığı maddi kaşmaklar ile yurt içi ve yurt dışında faaliyete geçirdiği eğitim müesseselerinde kendi amaç ve ilkeleri doğrultusunda yetiştirdiği öğrencileri, özetle insan kaynağını, ekonomik ve siyasi gücünü, örgüt ideolojisi doğrultusunda kullanarak Türkiye Cınnhuriyeti Devleti'nin Anayasal kurumlarında (yasama, yürütme, yargı erklerini) kadrolaşmayı ve aynı zamanda uluslararası platformlarda da etkin bir güç haline gelmeyi hedeflediği, bu kapsamda örgütün; tabanında bulunan insanların dini duygularını kullanarak kaynak ve meşruiyet devşirmeye çalıştığı, öğrenci seçme ekipleri ile köy ve semtlerden topladığı gençleri, bünyesindeki vakıf, ışık evleri, okul ve dershaneleri marifetiyle ideolojisi doğrultusunda yetiştirerek insan gücü elde ettiği, Devlet modeline paralel bir örgütlenme ile gizlice başta siyaset, mülkiye, adliye, askeriye ve emniyet olmak üzere devletin tüm kılcal damarlarına sızdığı, yurt, okul,dershane ve ışık evlerinde, beyin yıkama metotları ile sorgulamayan, düşünmeyen, mutlak itaati esas alan yapıya bağlı insan tipi yetiştirdiği, dinler arası diyalog adı altında, diğer dinlerin temsilcileri ile görüşerek, kendisini İslam adına muhatap göstermeye çalıştığı, şirket birlikleri ve konfederasyonlar kurarak kendisine bağlı bir zenginler kulübü oluşturmaya ve böylelikle ulusal ve uluslararası ticarette söz sahibi olmaya çalıştığı, ÖSS, YDS, DGS, ALES, YÖS, ÜDS, KPDS, TUS, KPSS, askeri okullara giriş sınavı, polislik sınavı, hâkim adaylığı sınavı başta olmak üzere birçok sınav sorularını hukuka aykın yollarla ele geçirerek, kendi mensuplarının eğitim kurumlarına veya kamu kurumlarına ycrleştirilnıcsini sağladığı, ürettiği sahte belge ve delillerle, örgüt mensubu olmayan kişiler hakkında adli ve idari soruşturınalar açılmasını sağlayarak bu kişilerin haksız şekilde Devlet kadrolarından tasfiye edilerek yerlerine kendi örgüt elemanlarının yerleştirilmesini sağladığı, bu gibi yöntem ve araçlarla örgütün nihai amacına ulaşmaya çalıştığı anlaşılmıştır."
Gerekçede; söz konusu örgüte üyelik için kesin bir kriter olmadığı belirtilirken, yapılanmanın içerisinde her türlü dinden ve inançtan insanlar olduğuna dikkat çekildi. Dindar olmak veya inançlı olmak şartının aranmadığı, gibi müslüman olma şartının da aranmadığı ifade edildi.
Gerekçede; örgütün özellikle siyaset, mülkiye, adliye, askeriye, emniyet ve bürokrasideki örgütlenmesi ile yasadışı faaliyetleri, muhtelif tarihlerde resmi kurumlar ve istihbarat birimlerince hazırlanan çeşitli raporlarla devlet arşivlerine girdiği edildi. Örgüt lideri Fetullah Gülen'in, ilk etapta devlete karşı savaş vererek hedeflere ulaşmanın yıpratıcı olacağını teşhis ettiği, bu nedenle mevcut sistemi yıkmak yerine Devlet kurumlarını ele geçirmeyi hedeflediğine işaret edildi.
ÖRGÜTE DESTEK VEREN VE MENSUP OLANLARIN ADI: 5 5'LİK
Örgütün yöntem ve modellemesi gerekçeye şu ifadelerle girdi:
"FETÖ/PDY silahlı terör örgütü, tıpkı diğer yasadışı terör örgütlerinde olduğu gibi gizli ve hiyerarşik bir yapılanmaya sahip olup pelür kâğıtlar ile haberleşme, özgeçmiş raporu verme, mensuplar için kod adı kullanma gibi örgütsel taktiklerle yönetilmektedir. Bir yandan da örgüt mensuplarının tamamı belirli görev ve sorumluluklar yüklenerek mensupların örgüte bağlılıkları perçinlenmektedir. Örgütün, insanları beş farklı dereceye tabi tutarak sınıflandırdığı, bunlardan beş birlik olarak adlandırılan birinci sınıfı örgüte düşmanca davranan ve aleyhine mücadele eden kişilerin; beş ikilik olarak adlandırılan ikinci sınıfı düşman görülmemekle birlikte örgüte ilgi duymayan kişilerin; beş üçlük olarak adlandırılan üçüncü sınıfı hiçbir yardım ve katkıda bulunmaksızın örgütü seven kişilerin; beş dörtlük olarak adlandırılan dördüncü sınıfı doğrudan örgütün bir ferdi olmamakla birlikte örgüte her türlü yardımı yapan ve destekleyen kişilerin; beş beşlik olarak adlandırılan beşinci sınıfı örgüte mensup olup her şeyi ile kendisini örgüte adamış ve örgütü sorgulamayan kişilerin oluşturduğu, örgüt mensuplarının iş ve özel hayatlarındaki bütün kararlarını, örgütün tasarrufuna bırakmış olmalarının altında yatan sebeplerden en önemlisi, bağlı oldukları imamların ve örgütün sözde lideri Fetullah Gülen'in hata yapmayacağına olan inançlarıdır."
Örgütü güçlü kılan faktörlerin başında etkin bir istihbarat ağına sahip olduğu vurgulandı. Örgüt içerisinde güçlü bir haberleşme sistemi olduğu da anlatıldı. Gerekçede örgüt üylerinin nasıl haberleştiği şöyle anlatıldı:
"Örgüt mensupları tarafından haberleşmede kullanılan yöntemler: Ru be ru (yüz yüze), kurye kullanmak, cep telefonu, özel not, internet ağı, sosyal medya, basın yayın organları aracılığıyla genel açıklamadır. Birinci derecede iletişim şekli ru be ru (yüz yüze) şeklindedir. Buna göre, acil durumlarda görüşülmesi gereken bir kişi veya konu varsa mutlaka yüz yüze erçekleştirilmekte, mecbur kalınmadıkça telefonla görüşme yapılmamaktadır. Örgütün en önemli haberleşme aracı mobil telefonlardır. Bu telefonlarda kullanılan hatlar genelde bir başkası adına ya da örgüt kontrolündeki kurum veya kuruluşlar adına kayıtlı olan, abone bilgilerinden gerçek kullanıcısına ulaşılamayan hatlardır. Örgütün kullanmış olduğu bazı yasa dışı yöntemler ise hedef şahsı hem madden hem de manen yok etmeye yönelik eylemlerdir.
Örgütün en önemli haberleşme aracı mobil telefonlardır. Bu telefonlarda kullanılan hatlar genelde bir başkası adına ya da örgüt kontrolündeki kurum veya kuruluşlar adına kayıtlı olan, abone bilgilerinden gerçek kullanıcısına ulaşılamayan hatlardır. Örgüt mensuplarının kendi adlarına kayıtlı olmayan mobil telefon hatları temin edip bunları belirli aralıklarla cihazlanyla birlikte değiştirmeleri dahi, legal olduğunu iddia ettikleri faaliyetlerinin illegal olduğunu ve bunları gizlemeye çalıştıklarını ortaya koymak açısından önemli bir veridir.
Örgütün üst düzey 'abi' ve 'abla'ları ise, abone bilgilerinden, sadece hangi ülkeye ait olduğunun görülebildiği başka ülkelerde kayıtlı mobil telefon hatları kullanmakta, yurt dışındaki okullarla irtibat için ise kiralık hatlar vasıtasıyla şifreli IP telefon kullanılmaktadır. Mobil veri ile iletişime imkân tanıyan Skype, Tango, Bylock, Line, Kakaotalk, Whatsapp vb. programlar da düşük maliyetli olması ve mesajlaşmaların şifrelemek suretiyle korunması sebebiyle sık tercih edilen haberleşme yöntem ve araçlarıdır.
Canlı kurye kullanılması, en sağlıklı haberleşme yöntemlerinden biri olarak kabul edilmekte, özellikle örgütün sözde lideri Gülen ile haberleşmede çoğunlukla bu yöntem kullanılınakta, taliınat almak yahut faaliyetler hakkında bilgi vermek amacıyla ABD'nin Pensilvanya Eyaletine gidilerek sözde liderle yüz yüze görüşülmekte ve talimatlar bizzat kendisinden alınmaktadır."
Örgütün siyasetle ilişkisi de gerekçede şu ifadelerle yer aldı:
"Faydacı ve hatta fırsatçı temelde olup; öncelikle siyaset ve kurumları üzerinde etkili olarak kadrolaşmanm önünü açmayı, elemanlarını etkili konumlara taşımayı, onların korunup kollanmasını sağlamayı hedeflemektedir. Siyasi ve sosyal konularda kendi düşünce ekseni etrafında bir kamuoyu oluşturmak, tüm toplumu kendi anlayışına göre terbiye etmek veya politikacıları etkilemek amacıyla özel olarak yetiştirilen ve kamuoyunda ön plana çıkarılan FETÖ/PDY terör örgütü mensubu çok sayıda akademisyen ve gazeteci, ulusal ve uluslararası politikalara yön verebilmek maksadıyla başta algı operasyonları olmak üzere her türlü yolu denemektedir."
Gerekçede; örgütün mali yapısı, kaynaklarını nasıl kullandığı da uzun uzun anlatıldı.
Kararın gerekçesinde; 2014 yılı Ekim ayında yapılan Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu üye seçimleri öncesinde, 2010 ve sonrasında yüksek mahkemelere üye olarak seçilen örgüt mensupları sayesinde seçimlerin seyrinin nasıl değiştiği belirtildi. YARSAV'a sızıp, seçimlerde seçimlerinde örgüt üyelerinin ByLock haberleşme sisteminin uygulandığı da vurgulandı.
Gerekçede şöyle denildi:
"... çoğunluğu kendi mensuplarından olan adayların seçimde oy kullanmasını sağlamak amacıyla Bylock üzerinden kendi mensuplarına talimat verdiği, bu hususun 15 teınmuz darbe girişimi sonrası başlatılan soruşturma kapsamında ifadelerine başvurulan hâkim ve savcıların beyanıyla sabit olduğu, örneğin bir hâkimin şüpheli sıfatıyla verdiği ifadede konuyla ilgili olarak;
'HSYK seçimlerinde oy kullanmak amacıyla Yüksek Seçim Kurulu'na dilekçe vermiştik, Bu dilekçe verilmesine ilişkin mesajin tarafından 'a Bylock uygulaması üzerinden gönderildiğini biliyorum.
Çünkü bize böyle söyledi. Hatta YSK'ya gitmeden önce henüz mesleğe kabullerimiz resmi gazetede yayınlanmamış olduğu için, HSYK 'ya giderek mesleğe kabulümüzün yapıldığına ilişkin belgeleri aldık."
Seçimlerin kaybedilmesi sonrasında da örgüt mensuplarının fikir ve eylem birliği içerisinde hareket ederek yeni oluşan Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'nun örgüt mensubu hâkim ve Cumhuriyet savcıları hakkındaki kararlarının itibarsızlaştırılması konusunda bazı basın yayın organlarının da desteği ile sistemli bir faaliyet başlattıklarına da yer verildi.