Cumhurbaşkanının, Başbakanının, meclis başkanının, Amerika'dan Türkiye'ye geri dönmesi için yapmış olduğu çağrıları reddetmesi, buna rağmen papazların Vatikan'ın ve ABD gizli teşkilatlarının iş birlikteliği, hiçbir şekliyle masum gösterilecek bir hadise değildir.
Fakat sadece ve sadece kendi eliyle meydana gelmeyen, her şeye düşman olma hastalığı Gülen'i çılgına çevirdi. Daha önce de anlattığı gibi, siz ona ne sorarsanız sorun, siz onu neyle itham ederseniz edin, bize beraber olduğumuz zamanda anlattığı bir hikayesi vardı.
Yakalanan bir mahkûma sorgu esnasında değişik sorular sorulmasına rağmen, ısrarla (o mahkûm, annemin adı Mery, babamın adı George) diyordu. Tekrar tekrar sorulan değişik her soruya, mahkûm yine aynı cevabı veriyordu (Annemin adı Mery babamın adı George) bunu belki bin defa tekrar ederek, bütün sorgulamalara ve acılara karşı aynı şeyi tekrar ettiğini, aynı şeyleri söylediğini bize anlatmıştı.
Şimdi aynı hikayeyi topluma ve medyaya karşı kendisi uygulamakta ve bu tip sorgulamalarda, aynı hikayeyi yapmalarını örgüt mensuplarına telkin etmektedir. Siz darbe olayını sorsanız da, Adil Öksüz'ü sorsanız da, Graham Fuller'i sorsanız da, Abramowitz'i sorsanız da, kendisine kefil olan 27 tane kefilin papaz olduğunu, CIA ve FBI olduğunu sorsanız da, o "annemin adı Mery, babamın adı George" diyecektir.
Son konuşmasında da, yavaş yavaş yaptıklarından pişman olan ve Gülen'e karşı örgüt üyelerinin fikirlerinin değişmeye başladığını ve itirafçıların çoğaldığını gören, Fetö yine örgüt elemanlarına durmayın, devam edin derken, diğer taraftan da hiç beklenmedik şekilde, Kutbettin Gülen'i adeta feda ederek, Türkiye'ye geri gönderiyor. Bakın bu yolda kardeşimi de feda ediyorum ama, kurtuluşunuz yakındır demeye mi getiriyor!!
Örgütün en önemli elemanı olan Vatikan kahramanı ve organizatörü olan Alaaddin Kaya'nın, sessiz sedasız Balıkesir'de yazlıkta yakalanması gibi, diğer yandan, Kutbettin Gülen'in de havaalanında değil de, evinde yakalanması gözlerden kaçan ve araştırılıp düşünülmesi gereken önemli bir husustur.
Daha önce hangi ülkeye kaçmıştır ve hangi ülkeden niçin, darbeden sonra, hangi maksatla Türkiye'ye dönmüştür.
Bu arada dağılmayı ve pişmanlık yasasından yararlanacak itirafçıları umutlandırarak ve beklenti içinde tutarak 10 Kasım'da tekrar kurtuluş kapılarının açılabileceğini, Atatürk'ün öldüğü gün ve saatte kendisinin doğduğunu daha önce pek çok defa söyleyerek, işaretler verdiği bilinmektedir. ABD ve Rusya'nın savaşacağını ve cezaevindekilerin kurtulacağı hikayesini kulaklarına üflemektedir.
AMA YİNE DE 10 KASIM İÇİN, BU MECZUPLARA KARŞI HAZIR OLALIM, TEDBİRİMİZİ ALALIM.
Nurettin Veren/Yeni Akit