Bennu Gerede'nin kadına yönelik şiddete dikkat çekmek amacıyla çektiği fotoğraflardan oluşan 'Aşk Töre(n)leri' sergisi, İstanbul'dan sonra 8-18 Eylül tarihleri arasında İzmir'de gerçekleşti. Gerede, tamamı Türkiye'de yaşanan olaylardan yola çıkılarak kurgulanan fotoğrafların hazırlık aşamasını Şamdan Dergisi'nden Gülru İncu'ya anlattı. Bennu Gerede'ye göre genç kızların ve kadınların aileleri tarafından intihara zorlanmaları veya öldürülmeleri, bütün bu cinayetlerin sözde namus ya da aşk üstüne odaklanması, kadınların erkek egemen toplumda yaşamanın bedelinin hayatıyla ödediğinin en acı kanıtı.
KİMSE SAHİP ÇIKMADI
* Daha önce de ses getiren sosyal sorumluluk projelerinde yer aldınız. Bu proje nasıl gerçekleşti?
'Aşk Töre(n)leri' önce Sanat Limanı'nda sergilendi. Ardından İzmir Enternasyonel Fuarı'nda çok ilgi çekti. Sergiyi gezen İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu bir plaket sunarak duyarlılığımdan dolayı teşekkür etti. İstanbul'da galeri galeri dolaştım ama bir tek Sanat Limanı'nda sergilendi. Hiçbir kâr amacım yok, kendi paramla yaptım bu sergiyi. Kimse sahip çıkmadı. Basında okuduğumuz, gördüğümüz kadına şiddet olayları, inanın yaşananların belki binde 1'i. Kadınlar için, benim için, herkes için bu çalışma. Hala böyle şeyler oluyor, bunlar gerçek, gözünüzü kapasanız da gerçek. Bizim yaşadığımız aslında sanal bir dünya. Bazı kadınlar çok şanssız bu hayatta.
*
Sergideki fotoğraflar gerçek olaylara mı dayanıyor, yani her birinin öyküsü var mı, yoksa tamamen kurgusal mı?
Hepsi gerçek olaylar. Gazetelerde okuduğum, kupürlerini kestiğim gerçek olaylar. Güldünya olayı var mesela, hatırlarsınız. Tecavüze uğrayıp bir çocuk dünyaya getirdikten sonra kardeşleri tarafından öldürülen kız. Ben de bunlardan esinlenerek kurguladım fotoğrafları. Modeller de eş, dost, çevremden insanlar kullandım.
*
Sergiye hazırlanırken Türkiye'de karşılaştığımız töre cinayetleri üzerine araştırma yaptınız mı?
Evet, çok ciddi bir araştırma yaptım. Mesela beni çok etkileyen bir kare vardı. 13-14 yaşında bir kız namaz kılarken babası gelip öldürüyor. Böyle bir şey olabilir mi. Yeter artık, korkunç şeyler bunlar. Bunları kolayca konuşabiliyoruz ama içinde olmak bambaşka bir şey.
KORKUYLA YAŞANIYOR
* Gazetelerde okuduğunuz bu olaylardan hangileri sizi etkiledi?
Namaz kılarken öldürülen kız ile Güldünya, beni çok etkiledi. Güldünya güya korunurken hastanede öldürülüyor. Korkunç, kaçış yok, nereye kaçacaksın? Öyle bir korkuyla yaşadığınızı düşünsenize.
*
İnsanları daha duyarlı kılabilmek adına sanatınızı bir araç olarak mı görüyorsunuz?
Bir yazar düşüncelerini nasıl kalemiyle ifade ediyorsa ben de düşüncelerimi, hayat görüşümü fotoğraf makinem aracılığıyla dış dünyaya ifade ediyorum.
ERKEKLERE KARŞI DA ŞİDDET VAR
*
Hep erkekler kadınlara şiddet uyguluyor denir ama kadınların erkeklere karşı uyguladığı bir şiddet de var aslında bu kadar yoğun olamasa da...
Tabii, ben ne hikayeler biliyorum ama bunlar hiç konuşulmuyor. Psikolojik şiddet var, sözsel şiddet var ki karşındaki senin egonu parçalıyor, kendini bir hiçmiş gibi hissettiriyor, intihar etmek istiyorsun belki. Şiddetin her türlüsüne karşıyım.
SAYGI KALMADI
* Tutku ve aşk da kendi içinde şiddeti barındıran unsurlar değil mi aslında?
Şimdi ben demiyorum ki "kalk, kendini tutkundan dolayı pencereden at" ama aşk tutkusuz olmaz. Tutku insanlara yaşam enerjisi veren ve tehlikeli olabilecek bir şey ve sınırlarını iyi çizmek gerekiyor. Belki ben şimdi böyle diyorum ama 10 sene sonra daha da yaşlanınca diyeceğim ki "anneannem ve büyükbabam hiç kavga etmediler, birbirlerine saygılılardı". Bir kere saygı diye bir şey kalmadı insanlarda, bu çok korkunç.
CİNAYETLER İŞLENİRKEN ÇOCUKLAR KULLANILIYOR
*
Bir kadın fotoğrafçı olarak cinayete kurban giden kadınlarla ilgili bir projenin en zor yanı neydi sizin için?
Bu uzun süreçte içim parçalandı, inanamadım yapılan olaylara. Bu cinayetler işlenirken küçük çocuklar bile kullanılıyor hapis cezası daha az olsun diye. Bütün bunlara aklım ermiyor. Böyle bir dünya olmamalı.
YENİ PROJE GÜREŞLER
* Bu proje için kadın örgütlerinden destek gördünüz mü peki?
Mor Çatı'ya gittim, çok heyecanlandılar, kaç kişiye söyledim bundan bir kâr amacı gütmediğimi, paralarını istemediğimi ama yok, olmadı. İstanbul Modern bile istemedi. Estetik ve görsel açıdan bakabileceğin fotoğraflar bunlar, kan revan içinde değiller ki. Yakın çevrem bu konuda bana çok destek verdi tabii ama başkalarından göremedim. Beral Madra ve Nilüfer Sülüner sağolsun, çok destek oldular.
*
Yeni projeleriniz var mı sırada? Anlatır mısınız?
Şimdiki projem yağlı güreşler. Farklı bir açıdan ata sporumuzu göstermek istedim, çünkü kültürümüz ölüyor ve bunu yeniden canlandırmamız lazım.
TÜYLER ÜRPERTİCİ BİR ÇEKİM SÜRECİ YAŞADIM
Bennu Gerede sergiye hazırlık aşamasını şöyle anlatıyor: "Gazetede haberleri okuduktan sonra kafamda belirli imajlar oluşmaya başladı. Mekan belirlemek için dolaşmaya başladım. Sonrasında ise; bu kareyi kiminle çekeceğimi, ışığı nasıl kuracağımı düşündüm. En zorlu süreç bu çünkü; bütün o öldürülen kadınları düşünüyorsunuz. Çekime başlamadan önceki süreç, tüyler ürpertici bir süreçti. Hiç kolay olmadı. Şiddetin sona ermesi zaten mümkün değil. Bebekler doğar doğmaz bile şiddete maruz kalabiliyor, kız-erkek hiç fark etmiyor. Bu insanın doğasında olan bir şey ama bilinçli bir toplum insana, şiddetini kontrol etmesini öğretiyor.