
Müjde Ar, Eskişehir Milli Eğitim Müdürü İbrahim Ceylan'a neden 'sübyancı' dedi? Ceylan, öğrencilerin okul çantalarında Barbie ya da Hollywood kahramanları yerine Nasrettin Hoca, Keloğlan gibi yerel kahramanların kullanılmasını ve bu sayede çocukları yabancı kültür istilasından korumak istediklerini açıklamıştı. Ceylan'ın, Ar'ı asıl kızdıran Barbie'lere dair açıklaması da şuydu: "Neredeyse müstehcenliğe yakın resimler, çocukları hayal dünyasında gezdiriyor, gerçeklerden koparıyor..."
BARBIE TARTIŞMASI
Aslına bakarsanız bu Barbie bebek krizinde bile Türk toplumundaki büyük kutuplaşmayı net bir şekilde görmek mümkün. Şimdi bu ülkede Ceylan'ın Barbie bebekleri müstehcen bulmasını haklı bulacak milyonlarca muhafazakâr var. Aynı şekilde Ceylan'ı gerici bulacak milyonlarca laik, modern, solcu vs artık hangi tanımı kullanırsınız insan da var. Buradaki asıl sorun; Barbie bebeği istemeyen Ceylan hakkında kafalarda oluşturulan imajıdır. Ceylan'ın Barbie bebekleri müstehcen bulmasını savunacak değilim ama ondan 'müstehcen' ifadesini kullanırken tam olarak neden bahsettiğini bir kez daha sorulması gerektiğine inanıyorum. Çünkü Barbie bebekler tüm dünyada tartışılıyor. Daha önce Turkuvaz ekinde çıkan 'Bebek yüzlü düşman Barbie' başlıklı araştırma yazısından alıntılar yaparak size bazı bilgiler vermek istiyorum: Dünyada her saniyede iki tane Barbie bebek satılıyor. Hepsi de 90-60-90 vücut ölçülerine sahip. Genelde uzun bacaklılar, sarışınlar ve mavi gözlüler... Sussex Üniversitesi'nden Helga Dittmar, Developmental Psychology dergisinde yayımladığı araştırmasında; Barbie'lerin aşırı zayıf vücutlarıyla kız çocukların kendi vücutlarından hoşnutsuzluk duymalarına neden olduğunu belirtiyor. Bu hoşnutsuzluk, çocuğun çok erken bir yaşta vücuduyla didişmesine ve anoreksia, bulimia gibi yeme bozukluklarına neden oluyor. Dittmar, dünyada her 100 bin kadından ancak bir tanesinin Barbie'lerle empoze edilen vücut formuna bürünebileceğini de ekliyor. Yani, Barbie'yi mutlak güzellik olarak kavrayan her 100 bin kız çocuğunun 99 bin 999'u hayatlarını vücutlarından memnun olmadan sürdürmek zorunda kalıyor.
BİR BİLDİĞİ VARDIR
Barbie salt vücut hatlarını değil, bütün bir yaşam biçimini dünya çocuklarına dayatıyor. Barbie değil bir çocuk, bir yetişkin tarafından bile yeniden yorumlanamayacak kadar ayrıntılı bir hayat sürüyor. Ev kadınlığından, astronotluğa, parti kızından, başkan adaylığına, hemşirelikten, peri kızlığına kadar türlü mesleği (piyasaya sürülen aparatlarıyla birlikte) deniyor. Ayrıca Barbie'ler kusursuzluklarıyla çocukların sevgi ve merhamet gibi duygusal yetenekler geliştirmelerini de önlüyor. Barbieler hakkında daha da vahim görüşlere sahip olan uzmanlar var. Bazıları bu bebekleri, lezbiyenliğe eğilimin başlangıcı bile görüyor. Buyurun buradan yakın! Konu nereye geldi değil mi? Belki de Ceylan'ın Barbie'leri müstehcen görmesini haklı bulacak uzmanlar bile var. Ar, "Hangi tarlada yetişiyor bu milli eğitim müdürleri" dediğinde; gazetelerde, dergilerde, TV ve radyo programlarında Ceylan epeyce ti'ye alınmıştı... Eminim birçokları da Ceylan için gerici, yobaz demişti. Niye Ceylan için "Ya bu adam eğitimci, bir bildiği vardır" denmedi! İşte kutuplaşmış beyinlerin yarattığı önyargı buna denir. Ceylan, okul çantalarındaki resimlerde Örümcek Adam yerine Yunus Emre, Dalmaçyalı köpek yerine Sivrihisar'ın akbaş köpeğinin kullanılacağından bahsettiğinde de ti'ye alınmıştı. Neden yine kafalarda Ceylan'a dair 'muhafazakâr' olduğu yönünde bir imaj oluştuğu için mi? Ceylan'ın Türkiye'de yaşanan kültür emperyalizmine dair eleştirilerine bugün kendini laik, solcu olarak ifade eden birçok insan da katılıyor. Sadece şunu sormak istiyorum: Bu kesimden insanlar, bu tür açıklamalarda bulunsaydı, Barbie bebeklerin çocukların cinsel gelişimini etkilediğinden bahsetseydi, acaba Ar yine aynı tepkiyi verir miydi? Not: İbrahim Ceylan'ı tanımam, etmem. Hangi görüşe sahip onu da bilmiyorum. Bu yazı sadece medyada çıkan haberlerden yola çıkarak kaleme alınmıştır.