Şimdi de kafayı buna taktım; bir hafta sadece bir hafta cep telefonsuz kalabilir miyiz acaba? Anamızın karnında cep telefonuyla çıkmış gibi ne bu halimiz böyle? Sanki bir organımızmış gibi, sanki hayatımız onsuz yürümeyecek, tıkanacakmış gibi, bu ne bağlılık, bu ne vazgeçilmezliktir. Kendimi gözlemliyorum... Arkadaşlarıma, hayatıma giren adamlara hatta hatta kendime bile cep telefonuma gösterdiğim özeni, dikkati, bağlılığı göstersem hayatım bambaşka olurdu. Bir Blackberry'dir gidiyor. Hadise sadece gerekli telefonları açmakla, SMS atmakla bitmiyor ki.
MSN, G-TALK, FACEBOOK...
Cep telefonu günümüzde bir kimlik. Telefonumuz kim olduğumuzu söylüyor yani. Blackberry ise tam bir delilik hali. Twitter'a 24 saat bağlanıyorum, facebook'tan gelen mesajlar anında cebime düşüyor, MSN'im her daim cebimde, G-Talk'tan da geri kalınmaz şimdi, gazeteye gelen e-maillerim, özel e-maillerim de anında elimin altında. Blackberry Messenger'da 70 kişiyi geçtim, sürekli birbirimizi dürtüp, iletiler yazıp duruyoruz. Aaaa! İleti deyip geçmeyin. Her güne, her duruma farklı ileti bulmak kolay mı zannediyorsunuz. Aşk olsun! "E bulma sende kadın" demeyin, nedense kendimi mecbur hissediyorum. Sürekli iletmeliymişim, sürekli sanal mimikler üretmeliymişim, sürekli bir yerlere bir şeyler çiziktirmeliymişim gibi bir hissiyatım var artık. Elimizi verdik kolumuzu kaptırdık mı ne? Sonuç? Oynatmaya az kaldı, doktorum nerede? 7/24 elim telefonumda. Uykumdan uyandığımda bile aynaya bakmadan cebime bakıyorum. Kim ne yazmış, twitter dünyasında ne olmuş, SMS gelmiş mi, facebook'ta kimler ekleme talebi göndermiş vesaire vesaire. Kızlarla evde toplandığımızda uzun uzun sohbet edemez olduk. Bir bakıyorum, hepimizin elinde cep telefonları tweet'leşiyoruz, tweet'leşmezsek ille de internetten bir zırıltının peşine takılmış gidiyoruz.
MİDEME AĞRI GİRİYOR
Sinemaya gittiğimizde bile ille de bildiriyoruz sanal aleme. Keyifle konser seyretmek, yemek yemek, gezmek, kitap okumak sanki eskidendi çok eskiden. Kendimizi cep telefonu seline kaptırmış gidiyoruz. Uyuşmuş gibiyiz, cep telefonu çağımızın en tehlikeli uyuşturucusu gibi. İletişim manyaklığı bizi gerçek hayatta iletişimsiz yaptı fark edemiyoruz. Sorarım size kıymetli okur; gerçekten istediğimiz böyle bir hayat mı? Bundan sonra vaziyetimiz böyle mi yani? Hal böyleyken, ben de diyorum ki "Hele bir hafta sık dişini kızım Ayşe, cep telefonunu kapat, sadece acil durumlarda aç, bak bakalım ne yapacaksın." Sonra tek başına bilinmeyen bir yere gidip kaybolmuş gibi hissediyorum kendimi, mideme ağrılar giriyor, korkuyorum... Ve fakat denemek istiyorum, başarabilir miyim dersiniz? Bu saatten sonra geri adım atabilir miyiz dersiniz? Yoksa çok geç mi?