Daha röportaj çıktığı gün yazacaktım aslında.
Deniz Gezmiş hakkında söylenenlere gelecek tepkileri ve Bülent Ersoy'un yapacağı zorunlu açıklamayı bekledim.
Ersoy'un savunması şöyle: "Birini tanımak için yaşdaş mı olmak lazım?"
Çıldırmamak elde değil!
Hâlâ çamur atmaya devam ediyor!
Gezmiş'in 13 yaşında bir çocuğa üç gazoz ısmarlaması, ona şarkılar falan söyletmesi ne anlama geliyor?
25 yaşında idam edilen, insanların arkasından ağıtlar yaktığı, uğradığı haksızlık kuşaktan kuşağa dilden dile anlatılan ve şu an hayatta olmayan bir insandan daha ne istiyorsunuz?
GÖRMEZDEN Mİ GELİNDİ?
Gündemden düşen ve tekrar popüler olmak için uzun zamandan beri etrafına çamur sıçratan Ersoy'a ne söylesek boş.
Daha önce de defalarca yaptı bunu!
Ben asıl Ersoy'un her söylediğini aynen yazan İzzet Çapa'ya ve o röportajı yayınlayan Habertürk'e kızıyorum.
O röportaj yayınlanırken unutulan gazetecilik kurallarını hatırlatmayanlara daha da çok kızıyorum!
Herkes bir şey söyler, atıp tutar. Gazetecilik söyleneni aynen yayınlamak değil, elde edilen bilgiyi kontrol edip yazmaktır.
Hadi mekancı İzzet Çapa gazeteciliğin bu en temel kuralını bilmiyor; ya siz editörler, yazı işleri müdürleri?
Siz nasıl atlarsınız bunu?
Bal gibi biliyorsunuz ne yapılması gerektiğini.
Eğer bilmenize rağmen "Boşver yayınlayalım, ortalık karışsın" mantığıyla hareket ettiyseniz yazık, çok yazık!
TANIK GÖSTERMELİ
Ersoy, madem bu çamuru attı, ispatlamalı.
Delil, fotoğraf ya da kendisini haklı çıkaracak tanıklar göstermeli!
Eğer delili yoksa da özür dilemeli, lafı kıvırıp şu anda yaşamayan insana çamur atmamalı!
Habertürk de bu kepazeliğe daha fazla destek çıkmamalı ve acilen özür dilemeli!
