Sanırım bütün mesele ne söylediğin değil, nasıl söylediğin... Hangi tonda, hangi kelimelerle söylediğin... Kelimelerin öyle bir numarası var işte. Sıralanma numarası yani. Haklıyken haksız, iyiyken kötü, akılcıyken saldırgan, bilgiliyken kompleksli duruma düşürebiliyor insanı. Fazıl Say son derece saygı duyduğum, çok değer verdiğim sıra dışı bir sanatçı... Floransa'da dünyanın en önemli orkestra şeflerinden Zubin Mehta yönetimindeki 'Maggio Musicale Fiorentino' orkestrası ile verdiği konseri nasıl unutabilirim ki. Sırf o akşamı bize yaşattığı için bile her daim özeldir benim için.
AKLINI KAÇIRMIŞ...
Bu yaz medyanın gündemine oturdu Fazıl Say. Başarılarıyla, dünya çapında verdiği konserlerle, defalarca ayakta alkışlanmasıyla değil sözleriyle, açıklamalarıyla, yazılarıyla. Twitter'dan coştu da coştu. Facebook'tan yazdı da yazdı. 'Arabesk yavşaklığı' dedi, 'Sezen Aksu detone' dedi, müzik yazarlarına 'cahil' dedi. Açıklamalarıyla neredeyse her köşecinin köşesini şereflendirdi. Fazıl'ı sevmeyenler, ona "Sus" diyenler, ona "Boş" ya da "Aklını kaçırmış" diyenler çoğunluğu oluşturdu. Nasıl bir görevse kendilerine biçtikleri, "Konuşma" diyebildiler ona, kendileri car car car konuşurken, susmak bilmezken. Artık nasıl bir hadse... Ben kalemi ele almadan önce izlemek istedim. Eh malum, bizim burada hayat 'arkası yarın' tadında. Her gün yeni bir gelişme olur, her gün yeni biri pırtlar, konuya dahil olur. Saflar belirlenir, kılıçlar kah çekilir kah çekilir gibi yapılıp tırsılır. Bizim mahalleli genellikle tırsmaya meyillidir. Kadronun en temel özelliği şudur; kimse uzun süre aynı tarafta durmaz. Çark etmek an meselesidir. Kimin türküsü işlerine gelirse o türküyü tuttururlar yani. Fazıl Say'a zaman zaman katılırım, zaman zaman katılmam. Ve fakat hakkını teslim etmeden geçmek istemem; adam bir şeylere inanıyor, adamın arkasında kapı gibi durduğu doğruları var ve susup oturmak yerine savaşıyor, lafını esirgemiyor, bir şeyleri kendi penceresinden bakıp değiştirmek istiyor.
BİRAZ VERNEL LAZIM
Son dönemde belli ki çok dolmuş Say. İçinde biriktirmiş, biriktirmiş, patlayası tutmuş. Konuşamaz mı? Konuşur. Ayşe, Fatma, Ahmet, Mehmet konuşuyorsa o da konuşur. Üstelik konuşmaya da sapına kadar hakkı vardır. Tartışma çıkartmaya, kafa açmaya, fikirlerini çatır çatır söylemeye hakkı vardır. Onu linç etmeye çalışanlar bu taraftan bakıp, biraz silkelenmelidir. Tabii ufak bir nüansı atlamadan. O da üslup! Evet! Buldum! Bence Fazıl Say'ın tek sorunu içindeki ateşli sinirden kaynaklanan üslubu. Seçtiği kelimeleri, art arda dizdiği cümleleri, sertliği, makinalı tüfekle herkesi taramak ister hali. Onun yazılarının, mesajlarının, tweet'lerinin, demeçlerinin ihtiyacı olan tek şey biraz Vernel. Hani yumuşatıcı gibisine...