Her nanenin psikolojisi olur da, gelinin olmaz mı? Öyle bir olur ki, şaşarsınız... Benim dünya güzeli ablam
Zeynep, çok pardon! Neynep cumartesi günü gelin oldu. İki sene önce tanıştırmıştım onu biricik arkadaşımız Kerem'le. Geçen sene de fısıldamıştım Kero'nun kulağına
"Ya sen Zeynep'le evlensene Kero!" O kısma ve düğüne azzz sonra geleceğim. Önce geline gelin! Meğer bir gelin dünyası varmış. Gelini idare etmek denen bir uzmanlık alanı varmış. Ne bileyim ben!
AŞKLARINA ŞAHİTTİ
Düğünden 10 gün önce tası tarağı topladım, soluğu Alaçatı'daki
Alaçat Kırevi'nde aldım. Yıllardır ne günlerimiz geçti orada;
Ayşenur'la, Destina'yla... Kafam kızdı sabah ilk uçakla oraya sığındım, mutlu oldum bütün yaz tatilimi orada geçirdim. Yalnız kaldım yaralarımı orada sardım. Her şeye karşıydım, Ayşenur'la
'her şeye karşıyız' hafta sonu düzenledik. İki kadın sabahtan akşama kadar surat asıp, ona buna sardırdık... Son dört yılımın yuvasıydı Kırevi.
Ayşe'nin kahvaltıları, Destina'nın neşesi, Ayşenur'un dostluğu... Güldük, dans ettik, kurabiyeler pişirdik, şömine başında örgü örüp dedikodu yaptık, sarıldık hüngür hüngür ağladık. Küçük yaramaz kızı oldum Kırevi'nin, çocuk oldum, kendim oldum, mutlu oldum. Bu kez Neynep ve Kero'nun mutluluğuna şahitlik edecekti Kırevi'miz. "
AYŞE! UYANDIN MI?
"Neyse, bu kadar romantizm yeter! İşin gerçeği var, gerçeği. Ah on gün neler yaşadığımı bir ben bilirim sayın seyirciler.
Damat, Çeşme-İstanbul arası mekik dokuyor, çalışıyor, bir yandan da düğün planlaması yapıyor. Gelin? Gelin is gergin. Yıllardır
"Ben düğün istemem" deyip duran bir geline, düğün yaptırıyorsunuz. Ve bu gelin detaycı, bu gelin kırılgan, bu gelin heyecanlı. Gelin dediğinin duyguları sörf yapıyor zaten. Bir an bakıyorsun zil takıp oynayacak, bir an hepimizin kellesini kesip koparacak. Gelin kısmı her şeye takıyor. Size de alttan alıp, sırıtmak düşüyor.
Eh ne yapacaksın, gelini hoş tutmak bir kız kardeşin vatani görevidir. Misal: Zeynep sabah uyanıyor, saat 8'de bana mesaj çekiyor:
"Uyandın mı?" Ne uyanması, tatildeyim yahu, aslında popomda pireler uçuşuyor ama gelin dünyasına girdin mi poponda pireler falan uçuşamaz! Aklını mı kaçırdın sen! Gelin hanım
"Uyandın mı?" diye sordu mu, tabii ki tek cevabın var:
"Ooohooo çoktan uyandım, senden haber bekliyordum." Sebep? Gelin yaptığı her şeyi normal zannetmeli, geline 'hayır' yok! Anlaşıldı mı? Devam... Diyelim gelin araba kullanıyor ve park edecek, siz de arabada müzik dinliyor sağdan soldan kıvırıyorsunuz. Gelin "Ben hem park edip, hem müzik dinleyemem" çekip müziği kapatıyor. Bende cevap:
"Aaa! Tabii ki hayatım, zaten kimse hem park edip hem müzik dinleyemiyor..."
SORU SORULMAYACAK
Bildiğiniz şakşakçıyım yani! Yeter ki Neynep iyi hissetsin! Diyelim kahvaltıdayız... Gelin,
"Ben sabahları yumurta yiyemiyorum, içim almıyor" diyor. Uyandığından beri otlu-peynirli iki göz yumurtanın hayalini kuran ben:
"Aynen! Zaten bu sıcakta yumurta mı yenir?" Düğün organizasyonu konuşuluyor... Bir gün gelin
"50 kişi otursun" kararı veriyor. Ben,
"51 oturursa olmaz, çok haklısın" diyorum. Ertesi gün gelin:
"70 kişi otursun" buyuruyor. Ben, "
Olağanüstü bir fikir, kesinlikle 70 oturmalı, 50 azdı zaten" çekiyorum. Ya da gelin duvak takmak istemiyor, saçına ortanca kondurası var.
"Muhteşem bir fikir, zaten duvak out" çekiyorum. Anneme, kızlara falan kaş göz yapmaktan bir hal oldum sevgili okur.
Geline soru sorulmayacak, gelinin canı sıkılmayacak, gelin karar vermek zorunda kalmayacak, oldu da paşa gönlü karar vermek isterse 'gık' denmeyecek. Bu onun en özel günü! Nokta! Ünlem ve bir daha ünlem. Yorgunum, karaktersizliğimin doruğundayım, emir eriyim a dostlar. Ama hayırlı bir iş için. Dünyanın en güzel gelini için. Alemin gelmiş geçmiş en tatlı eniştesi için. Devamı yarın....
