Samuel Beckett'in İkinci Dünya Savaşı'nın hemen ardından yazdığı ünlü eseri 'Godot'yu Beklerken'; defalarca sinema ve tiyatroya uyarlanan ve hiçbir zaman eskimeyip güncelliğini her daim koruyan bir metin. Türkiye'de ilk kez 1954 yılında İstanbul'daki Küçük Sahne Tiyatrosu tarafından sahnelenen oyunun kadrosunda; Şükran Güngör, Cahit Irgat, Agâh Hün ve Kamran Yüce gibi dev isimler vardı. Ardından 1963 yılında da Ankara Sanat Tiyatrosu tarafından sahnelendi. Varoluş ve hiçlik üzerine, yaşamak ve ölüm üzerine, zaman ve zamansızlık, eylemsizlik ve eyleme geçmek üzerine düşündüren, 20'nci yüzyıl klasikleri arasında yer alan oyun; Şahika Tekand rejisiyle İKSV tarafından düzenlenen 20'nci İstanbul Tiyatro Festivali kapsamında iki gün üst üste sahnelendi.
FESTİVAL SEYİRCİSİ FARKLI
Oyunu, Ayazağa'daki Uniq Hall'de izledim. Nerede ne tepki vereceğini bilen, oyun süresince oflayıp puflamayan ve cep telefonuna bakmayan bilinçli seyircilerden oluşan kalabalık bir grupla oyun izlemek; adeta meditasyon gibiydi. Nitekim oyundan sonra görüştüğüm oyunculardan Yiğit Özşener de benimle aynı fikirde. "Festival, seyircinindir zaten. Festival seyircisine oynamak ayrı bir zevk. Ayrı bir ruhu oluyor festivalde oynamanın" diyen Özşener, festivalin bu oyunla açılmış olmasından da ayrı bir heyecan duyduklarını söyledi.
GÖSTERİŞLİ AMA ZAVALLI
Yiğit Özşener; oyunda, "Gösterişli belki ama en az diğerleri kadar zavallı, ağzına bir parmak bal çalınanlardan biri" diye tanımladığı, kölesi 'Lucky' ile birlikte nereden gelip nereye gittiği belli olmayan 'Pozzo' adında bir adamı canlandırıyor. Oyunda; Cem Bender, Sedat Kalkavan ve Onur Berk Aslanoğlu da rol alıyor. 'Vladamir' ve 'Estragon' adında iki geçimsiz kafadar ise; 'Godot'yu bekliyor. Ancak 'Godot' kim, gerçekten böyle biri var mı ya da onu neden bekliyorlar; bilemiyoruz. Oyun boyunca bu belirsizliğin izini sürüp birbiriyle zıt karakterlerin atışmalarına, içler acısı hallerine kah gülüyoruz, kah üzülüyoruz. Yiğit Özşener; 1988'de Şahika ve Esat Tekand tarafından kurulan Studio Oyuncuları'nın yetiştirdiği isimlerden. Ünlü oyucu; topluluk bünyesinde sahnelenen 'Oyuncu', 'Gergedanlaşma' ve 'Evridike'nin Çığlığı' adlı oyunlarda da rol aldı. Özşener, 'Godot'yu Beklerken'de canlandırdığı 'Pozzo' karakteri için 2.5 ay aralıksız çalışmış ve bu süreçte sekiz kilo vermiş. "Tekand'ın kendine has fiziksel yoruma da dayalı bir yorumu var. Bu yorum içinde yer almaktan çok mutluyum. Benim için çok özel bir proje oldu" diyen Özşener, oyunu şöyle anlattı: "Ümitlerin yok olduğu, nihilizmin tavan yaptığı bir dönemde yazılan oyunun, hâlâ güncelliğini koruyan bir içeriği var. Oyunda seyirci zaman zaman gülüyor ama benim için trajik bir oyun bu. En trajik repliği ise 'İpimiz yok'. Çünkü adamlar intihar edecekler ama ipleri bile yok. Sonsuz bir bekleme hali onlarınki."
DÜŞÜNME EYLEMİNE ALKIŞ
Tek perde ve yaklaşık 90 dakika süren oyunda tüm oyuncular başarılı bir performans sergiliyor. Ancak 'Pozzo'nun kölesi 'Lucky'nin (Onur Berk Aslanoğlu) 'düşünme eylemi' tiradı iki kez alkışlarla kesiliyor. Tekand'ın; ses ve söz uyumu, bekleyiş ve belirsizlik, umut ve umutsuzluk halini yansıtmadaki dahiyane yönetimi, bu zor metni seyir açısından izlenir kılıyor. Tekand oyunun ışık ve ses tasarımına da imzasını atmış. Esat Tekand imzalı ve sadece bir ağaçtan oluşan dekor ise oldukça yalın ve sade. 21 Mayıs'ta Belçika' Antwrep'te sahnelenecek olan oyunu izleyemeyenler üzülmesin; oyun önümüzdeki sezon da seyircilerle buluşacak.
FİLMİ İÇİN GÜN SAYIYOR
ATV'nin
efsanevi dizilerinden 'Ezel' ve 'Son'da rol alan Yiğit Özşener, uzun süredir ekranlardan uzak kalmıştı. "Televizyonda yoksan hiçbir şey yapmıyorsun sanılıyor. Halbuki yoğunluğumdan dolayı dizi yapamıyorum" diyen Özşener, geçtiğimiz yılın son aylarında bir de sinema filminde rol aldı. Pelin Esmer'in 'İşe Yarar Bir Şey' adlı filminde Başak Köklükaya ve Öykü Karayel'le birlikte kamera karşısına geçen Özşener, filmin festivallerde gösterileceğini ama ne zaman gösterime gireceğini bilmediğini söyledi.