Yıllar ne kadar da çabuk geçiyor. Kemal Sunal'ın ölümünden birkaç ay sonra evlerine konuk olmuş, Gül Sunal'la konuşmuştum.
Her şey dün gibi aklımda.
Sonra röportaj arşivimi buldum. 12 yıl önce, Kemal Sunal'ın ölümünden üç ay sonra konuşmuşuz.
Bunları niye hatırladım?
Çünkü Sunal Ailesi'nin, Kemal Sunal filmlerinin tekrar gösterimleri konusunda, uzun süredir verdikleri telif mücadelesi nihayet sonuca ulaştı. Bundan sonra Kemal Sunal'ın vârisçileri, televizyonda yayınlanan her film için telif isteyebilecek.
PARA KAZANMADI
Ben o gün, o röportajı yaparken Gül Sunal şöyle demişti: "Kemal'in filmleri sürekli televizyonda oynuyor ama o bunlardan para kazanmadı ki. Hatta filmleri çekerken de çok büyük paralar kazanmadı." Şaşırmıştım...
Televizyon yayınlarından para almamasına değil de, filmlerden para kazanamamasına...
Ama bugünün gerçekleri üzerinden dönüp bakınca; o günlerde neyin ne olduğunu daha iyi görüyor insan.
Bugün televizyon dizi oyuncuları bölüm başına 30, 40, 50 bin liralar kazanıyorlar.
Herkesin keyfi, havası yerinde...
Tamam, çalışma süreleri çok uzun ama eskiyle kıyaslanınca her şey gayet iyi. Müthiş ekipler, oyuncular için her şeyi kolaylaştırıyor dizi setlerinde. Harici çekimlerde karavanları oluyor, kostümler geliyor, makyözler, kuaförler hazır.
Yediğin önünde, yemediğin arkanda...
Türk sinemasından Kemal Sunal, Türkan Şoray, Hülya Koçyiğit gibi mucizelerin çıkmasının nedeni; hem onların mesleklerini çok sevmeleri ve bu uğurda yaptıkları fedakarlıklar, hem de halkın onları çok sevmeleridir.
Halk Sunal'ı çok sevdi, onunla bir ömür güldü, hâlâ gülüyor.
ACILARI RANT OLDU
Ölümüyle birlikte televizyon kanallarında Kemal Sunal filmleri bombardımanı yaşandı. (Bu biraz da duygu sömürüsü değil midir?) O filmi satan para kazandı, televizyon kanalı izlendi; dolayısıyla o da para kazandı ama Sunal ailesi hiçbir şey alamadı.
Onların acıları birileri için rant oldu.
Hak mı bu?
İşte bundan sonra Kemal Sunal'ın vârisçileri yani Gül Hanım, yani Ali Sunal ve Ezo Sunal televizyonlarda yayınlanan her film için telif isteyebilecek. Bu da diğer filmler için emsal teşkil edebilecek.
Kemal Sunal, bir film çekimi için çıktığı yolda, daha uçağı havalanmadan kalp krizi geçirip ölmüştü. Yani mesleği için canını verdi.
Bu gecikmiş adalet eminim onun ruhunu da huzurlu kılmıştır.