Bebeğiniz yeni doğduğunda en çok duyduğunuz sorudur bu, öyle değil mi?
Ancak Kanadalı bir çift; bu sorunun cevabını özellikle saklıyor.
Storm adındaki bebeklerinin, dört aylık olmasına rağmen cinsiyetini gizliyorlar.
Sebep?
Çift; çocuğu, ileride kendi cinsiyetini seçmesi için özgür bırakmak istemiş. Storm, kendi kimliğini kendisi seçerse, toplumun kısıtlamalarından kurtulup 'özgürce' yaşayabilecekmiş.
DAHA NELER ARTIK!
Ben "Portakal suyunu mavi bardakta mı yoksa kırmızı bardakta mı içmek istersin?" gibi her konuda ve her fırsatta çocuğuna seçme şansı veren annelerin bile abartığını düşünürüm. Bu haberi duyunca "Daha neler artık!" dedim.
Hayat insana her zaman seçim şansı vermiyor. O çocuk hayatın bu gerçeğine nasıl alışacak?
Çocuğunu kendisi olmaya teşvik etmek çok güzel ama bu yapılan; onun kafasını karıştırmaktan öteye gitmez gibi geliyor bana.
Storm, kim olmak istediğine karar verene kadar cinsiyetini saklamak zorunda mı kalacak yani?
Sonra; cinsiyet farkı sadece mavi veya pembe bebek renklerinden, oyuncak seçiminden veya cinsiyet organlarının farkından kaynaklanmıyor ki!
Erkek ve kadın beyni diye bir şey var. Hem de birbirine taban tabana zıt yapıda olan iki beyin...
O çocuk zaten doğduğu cinsiyetten farklı hislere sahipse, bunu ortaya koyacaktır.
Belki çoğumuz; toplum baskılarına fazla göz yumuyoruz, fazla geleneksel yaşıyoruz, her şeyi kutulara yerleştirerek düşünüyoruz. Ama çocuğunu özgür bir ortamda büyütmek adına cinsiyetini de görmezden gelemezsiniz ki!
Tabii ebeveynlerin bu kadar uç noktalara gitmesinin altında, "Çocuk için doğru seçimi yaparsak, doğru şekilde yetiştirirsek, o çocuk mutlu bir yetişkin olacak ve dolayısı ile biz de mutlu olacağız" umudu var. Hepimiz doğru olanı yapmak istiyoruz.
Ama o doğru ne?
Amazon.com'a girin, iyi çocuk yetiştirmek üzerine, başınızı döndürecek sayıda kitap var. Sanki ne yaparsak yapalım yine yetersizmişiz gibi bir his sizde de oluşuyor mu?
Ne bileyim; yaratıcılığı gelişsin diye çocuğa klasik müzik dinletip resim yaptırmaya kalkıyoruz. Ya da kaliteli spor diye "Tenis oynamayı öğrenmeli" diyoruz.
Daha üç yaşında, üç lisan öğretme derdindeyiz. Çocuğumuzun başarılı olması için öyle bir takıntı oluşmaya başladı ki, ebeveynlik; ürün geliştirme politikasına dönüştü...
Proje daha doğmadan başlıyor; ana rahminde 'Mozart' dinleyen çocuk daha zeki olurmuş vs...
Belki de gereğinden fazla üstüne düşüyoruz çocuklarımızın...
Ailesi tarafından hayatı kolaylaştırılan ve korumaya alınan hiçbir çocuğun memnuniyetini görmedim şimdiye kadar. Tam tersine tatminsizleşiyorlar.
YETERİ KADAR İYİYİM
Benim 16 yaşında bir kızım var. Şunu biliyorum ki; bir çocuk, yemek tarifi okur gibi, kitaptan bakarak yetiştirilmiyor.
Çevrenin ve yetersizlik hissinin, çocuğumu yetiştirme tarzımı yönlendirmesinden korkardım.
Ama artık emin olduğum bir şey var; hayatın getirdiklerine adapte olabilen bir çocuk yetiştirebilmek için mükemmel anne olmak gerekmiyor.
Ben yeteri kadar iyi anne olmayı seçtiğimden beri, çocuğumla diyaloğum gelişti.
Onun zayıf yönlerini düzeltmek için kendimi heba etmiyorum artık, çünkü bir işe yaramıyor.
Onun yerine, neyi iyi yaptığına dikkatini çekiyorum.
Kuvvetli yönlerini hayatta nasıl kullanabileceğini keşfettikçe de, kendi ayakları üzerinde çok daha güvenli durmaya başladığını görüyorum. Tavsiye ederim!