Bi Başka Youtube kanalında bu hafta Melis Güvenç'in konuğu usta oyuncu Murat Han oldu. Akif filminde, Mehmet Akif Ersoy'un hayatını konu alan ve istiklal marşının yazılma hikayesinin anlatıldığı filmde Murat Han kamera karşısına bu kez Ali Şükrü Bey karakteriyle geçti. Oyunculuk üzerine workshoplar yaparak eğitimler veren ve oyunculuk teknikleri üzerine yazdığı kitabını yayınlamaya hazırlanan Murat Han, gelen dizi ve film tekliflerini de değerlendirmeye devam ediyor. Gelen teklifler için "Benimle ilgili genelde düşünülen bir arızalı, kötü ve saplantılı bir karakter profili var" diyen başarılı oyuncu, içinde kadına şiddet olan proje teklifi geldiğinde, bu teklifleri kabul etmediğini söyledi. Usta oyuncu gelen teklifleri neden kabul etmediğini ise; " Ben oyuncuyum ve bana gelen her rolü oynamak ve değerlendirmek istiyorum ama eğer benim oynayacağım karakter, bulunduğumuz topraklar içerisinde meşru görünmesi sebebiyle bir kadının şiddet görmesine ya da ölmesine sebep olursa ben onun vicdani sorumluluğunu taşıyamam. Biraz da yazılan işin örnek oluşturup oluşturmayacağına bakıyorum. Eğer projede "kadına şiddet kötü ve bu tasvip edilmemeli" mesajı veriliyorsa o karakteri ben kötü duruma düşsem bile oynarım. Ama bunu veremiyorsa ve özendiriyorsa o işte olmam" sözleriyle açıklık getirdi.
Akif filminde sizi Ali Şükrü rolüyle izliyoruz… Bu film ve karakter sizin için nasıl bir heyecan?
İstiklal marşımızın yazarı Mehmet Akif'in hayatını anlatan çok önemli bir film. Ve bu filmde canlandırdığım karakter de çok önemli biri. Dönemin Türkiye Büyük Millet Meclisi birinci dönem milletvekillerinden. Daha öncede Osmanlı'da altıncı dönem milletvekilliği yapmış Trabzon milletvekili. Türkiye'de denizcilik anlamında da çok şeyin gelişmesine faydası olmuş biri Ali Şükrü Bey. Hatta şu anda birçok denizcinin ve armatörlerin odasına girdiğinizde Ali Şükrü Bey'in kitaplarıyla karşılaşabilirsiniz. O derece günümüze kadar etkisi olmuş değerli bir insan. Ve Mehmet Akif Ersoy'un en yakın arkadaşı. Ona yakın olmasıyla hayatındaki kararları vermesinde etkili olmuş biri. Özellikle istiklal marşını yazma konusunda ona motivasyon vermesi buna itelemesi açısından da başka bir önemi var.
Bu rolün sizin için nasıl bir farkı ve kıymeti var?
Biyografi oynamak, başka bir karakteri canlandırmaktan biraz daha farklı. O kişiyi tutturmak çok daha önemli oluyor. Mesela yazılan bir karakter yaratırken özgür olabilirsin. Her oyuncu bunu farklı yorumlayabilir. Ama yaşayan bir karakteri yorumlayamazsınız. O neyse doğru olması bakımından onu gerçeğe en yakın şekilde çıkarmak önemli. Bu yüzden bendeki yeri, bugüne kadar oynadığım rollerden ziyade bir biyografi olmasıyla ayrı bir öneme sahip.
Gerçek mekanlarda çekimler yaptınız. Kostüm ve dekorlarla 1920'lere ışınlandınız… Bu ne hissettirdi size?
Çok duygulandım. Meclise girdiğimde gözümün önüne Mustafa Kemal Atatürk, Mehmet Akif Ersoy ve diğer milletvekilleri geldi. Gerçek alanlarda bunu çekmek beni çok duygulandırdı. Kıyafet olarak da çok şık bir karaktere ve çok hoşuma gitti.
Peki hiç ben bu döneme ait değilim fikrine kapıldınız mı?
Şu an yaşadığım dönemden memnunum. Çok değerli insanlar bu dönemi bize emanet ettikleri için biz onlara göre daha güzel bir dönemde yaşadık. Bu anlamda onlara müteşekkiriz. Bu yüzden yaşadığım dönem güzel. Ama o günü görmek bugünü anlamamıza da yardımcı oluyor.
Bu çağdan ne kadar mutlusunuz?
Şu anda pandemi gibi bir durum var. Ama dünyanın bu kadar kalabalıklaşan bir tüketim toplumuyla geleceği nokta zaten burasıydı. Yeni şeylerin ortaya çıkıp, insanlığı böyle tehdit edeceği çok ortadaydı. Bundan sonraki dönemde de böyle şeylerle çok uğraşacağız gibi geliyor. Bu noktada belki biraz frene basılabilir. Ve biraz da iyimser olmak lazım.

"ZAMAN ZAMAN YENİLGİLER ALDIĞIM ZAMANLAR OLUYOR"
Hep böyle iyimser misiniz?
Hepimiz insanız benim de zaman zaman her alanda yenilgiler aldığım zamanlar oluyor. Umutsuzluğa kapıldığımız dönemler oluyor ama önemli olan o kapıldığın dönemden ayağa kalkıp devam etmen. Çünkü hayatın bir kısmı da bu. Her şey düzlükte ve düzgün gitmiyor. Bazen yokuş yukarı gidiyorsun, bazen engellerle karşılaşıyorsun. Ama buna yaşamın bir getirisi olarak bakmak lazım.
Peki siz şu anki süreçte hangi aşamadasınız?
Pandemi göz önüne alınmazsa ben şu an düzlükteyim. İlk başlarda herkes gibi paniğe kapıldık ama yavaş yavaş alışmaya da başladık. Aşılarımı oldum ve herkesin de olması ve bilime inanması gerektiğine inanıyorum.
Bir görünüp, bir kayboluyorsunuz ama bu kaybolduğunuz aralarda neler yapıyorsunuz? Neden her proje sonrası ara verme gereği duyuyorsunuz?
Aslında ara vermiyorum. Sadece biraz daha hayatını özel yaşayan biriyim. Bir yere de kaybolduğum yok ama çok sosyal mecralarda boy göstermediğim için öyle görünebilir. Ama tabii ki pandemiden dolayı da biraz böyle algılanmış olabilir. Ama yoksa ben kaybolmayı istemiyorum. İşimi çok seviyorum. Her zaman çalışayım, sürekli işler gelsin çok severim. Umarım bundan sonra daha çok göz önünde olurum ve arka arkaya projelerle karşınıza çıkarım. Hem dizi hem de sinema projelerinde seçici güzel işler gelirse ben hep görünmeyi isterim.

"İŞİN İÇİNE KADIN VE ÇOCUK GİRİYORSA DAHA HASSAS OLUYORUM"
Gelen projelere karşı nasıl bir titizliğiniz ve hassasiyetiniz var? Projelerinizi neye göre seçersiniz?
Zorda görünmek istemiyorum ama özellikle sinema filmlerinde belli bir çıtası olması gerekiyor. Çünkü zamanında ilk filmiyle Altın Portakal alan biri olarak, bu çıtayı korumak beni de biraz zorladı. Gelen işleri elemek ve kabul etmek konusunda belki biraz daha titiz davranmış olabilirim. Ekranda benim değil, halkın ilgi gösterdiği işlerde olmaya çalışıyorum. Ama benimle ilgili genelde düşünülen bir arızalı, kötü ve saplantılı bir karakter profili var. Bunlar kapsamında içinde kadına şiddet olan işler geliyor. Onları özellikle tercih etmiyorum. Tabii ki oyuncuyum ve bana gelen her rolü oynamak ve değerlendirmek istiyorum ama eğer benim oynayacağım karakter, bulunduğumuz topraklar içerisinde meşru görünmesi sebebiyle bir kadının şiddet görmesine ya da ölmesine sebep olursa ben onun vicdani sorumluluğunu taşıyamam. Biraz da yazılan işin örnek oluşturup oluşturmayacağına bakıyorum. Eğer projede "kadına şiddet kötü ve bu tasvip edilmemeli" mesajı veriliyorsa o karakteri beni kötü duruma düşsem bile oynarım. Ama bunu veremiyorsa ve özendiriyorsa o işte olmam. Buradan etkilenecek bir kişi bile varsa. O işten vazgeçiyorum. Bütün titizliğim bundan. Yoksa her dizide ve filmde kötü karakteri oynayabilirim bu çok doğal bir şey. İyi karakter kadar kötü karakterlerin de birbirine eşit çatışma içerisinde olması gerekiyor. Sadece iyiyi oynayarak bir şeyi yaratamazsınız. Çünkü çatışma yoksa izlenmez. O çatışmada bana bir rol varsa oynarım ama çocuk ve kadın işin içine girdiği zaman ben biraz daha hassas oluyorum.
Önümüzdeki dönemde sizi neler yaparken göreceğiz, planlarınız neler?
Birkaç görüşmelerimiz oluyor ama henüz netleşen bir şey yok. Belki bir ay sonra bir şeylerin içinde olabilirim…
Oyunculuk eğitimleri veriyorsunuz. Workshoplarınız devam ediyor mu?
Pandemi sırasında workshopları zoomdan yaptık ama oyunculuk eğitimini zoomdan vermek pek etkili olmuyor. Çünkü bir matematik veya fizik öğretmiyoruz. Karşındaki oyuncuyu izlemek ve ona müdahale etmek gerekiyor. Zoomdan bu verimi alamadığımı düşündüğüm için eğitimlere devam etmiyorum. Pandemiden dolayı kapalı bir alanda ders vermeyi de tercih etmiyorum. Ama bundan sonraki dönemlerde oyunculuk teknikleri üzerine bir kitap çıkarmak üzereyim. Yüzde 70'i bitti. Pandemi hafiflediğinde workshoplara tekrar başlayacağım ama uzun dönemlerde olmaz. Çünkü aktörlük işini daha çok sevdiğim için şu an bekliyorum…
"İNSANLARIN ŞANSSIZIM DEMESİ DEĞİL, HAZIRLIKSIZIM DEMESİ LAZIM"
Peki siz oyunculukta şansa inananlardan mı yoksa şansını kendinin yarattığını düşünenlerden misiniz?
Şansı önce iyi tanımlamak lazım. Piyangoda bile şans olması için bilet almanız gerekiyor. Bileti almanız için para hatta zaman ayırmanız gerekiyor. Fırsat artı hazırlık eşittir şans demek. Mesela bir auditona 200 tane oyuncu çağrılıyor ve bu fırsat onlara sunuluyor. Bu role en çok kim çalışmış ve kim hazırsa, kendini kim en iyi gösterebiliyorsa o işi ona veriyorlar. Fırsat sunulan insan hazırsa bunu şansa çevirmiş oluyor. Diğeri de ben şansızım diyor ama aslında hazırlıksızım demesi gerekiyor.
Sizin bütün roller için hazır olduğunuzu söyleyebilir miyiz?
Bilkent Üniversitesi tiyatro bölümünü okudum. Stella Adler Oyunculuk Akademisini bitirdim. Orada hocalık yaptım. Dünyada birçok insanla çalıştım ve workshoplar yaptım. Bunlar benim araç gereçlerim. Ben komedi, drama veya herhangi bir rolü nasıl çalışacağımı ve nasıl çıkaracağımı çok iyi biliyorum. Bu yüzden ben hepsi için hazırım ve üzerimde araç gerecim her zaman tamamdır. Biri bana gelsin senaryo burada desin versin, onu ertesi güne auditon yapacakları bir parçasını hemen ortaya koyabilirim. Bence böyle olması gerekiyor.

"YAPTIKLARI HİÇBİR MESLEK OLMAYAN YOUTUBER'LARI STARLAŞITIYORLARLAR"
Star oyuncu kavramına inanıyor musunuz?
İyi oyuncu olup star olamayan ama iyi oyuncu olmayıp star olan insanlar var. Bu da günümüzde biraz medyanın yönlendirmesi ve algı oluşturmasıyla starlaşan insanlar var. Mesela youtuberlar var. Yaptıkları bir meslek yok, hiçbir şey yok ama onları starlaştırıyorlar. Bazı oyuncular var bu işi çok iyi yapan onlar da gerektiği değeri görmüyor. Bu yüzden buna inanmaktan ziyade desteklemiyorum demek daha doğru olur. Çünkü bence bu işi iyi yapan insanlar doğru bir algıyla gelirse zaten hepsi kendi yerini bulacaktır.
Genç yeteneklere verilen değer konusunda gerekli veya gereksiz şeklinde bir eleştiriniz var mı?
Oyunculuk aslında o kadar güzel yapılan bir meslek ki… Ama bir bakıyorsun bir youtuber bir şeyin başrolünde film çekiyor. Sonra bunlarla yurt dışındaki festivallere girer miyiz diye düşünüyorlar. Nasıl gireceksiniz? Sen gelişmiyorsun aksine olan şeyi de aşağı çekiyorsun. Bunlar bu kadar basit olmamalı. Yurtdışında bu işler böyle youtuberlarla dönmüyor. Ülkemizde senede 70 tane film yapılıyor içinden bir tane ya çıkıyor ya çıkmıyor. Senede bir kere çıkınca da zaten onu da kimse algılayamıyor.
Medyanın algı yaratmadaki başarısından bahsettiniz. Sizin için yanlış bir algı yaratıldığını düşünüyor musunuz?
Dışarıdan bakan birisi görüntümden veya oynadığım karakterlerden ötürü beni sert, soğuk ve kibirli sanıyor. Mesela bu beni üzüyor. Beni yakın tanıyanlar çok samimi ve duygularımda dürüst davrandığımı çok iyi bilirler ama dışarıdan tanımayan insanlar bu oluşturulan algıyla yanlış düşünebiliyor. Buna da fazla yapacak bir şey yok.
