Yılmaz Erdoğan'ın 'Film Arası' dergisine Cumhuriyet rejimi, ezan ve sinema üçgeninde söylediklerinin birçoğunun altına imzamı atarım.
Tabii itiraz ettiğim noktalar da var. Bu ülkenin geçmişiyle bağlarının, dili değiştirilerek bıçak gibi kesildiği doğrudur.
Liselerde Divan Edebiyatı ile dalga geçildi ve Batı kültürü hep yüceltildi.
Erdoğan'ın "Materyalizmin bizdeki karşılığı laikliktir. Bu iş din eşittir yobazlık denklemine kadar gitti. Din deyince gözümüzün önüne, Cumhuriyet dönemi filmlerindeki deli, kötü kişiler geldi" sözleri de doğru.
Özetle geçmişiyle bağları koparılmış ama bir türlü Batılı da olamayan, hep arada derede kalmış bir ulus çıktı ortaya.
Tam tersini, en basit tabirle "Geçmişle bağ kopartılmasaydı bugün hâlâ o ümmetçi toplum olurduk, İran gibi yaşardık" diyenler de olacaktır.
FİLMLERİNDE EZAN VAR MI?
Keşke geçmişiyle bağlarını koparmadan, dini ve diliyle barışık ama aynı zamanda modern bir ülke olabilseydik. Lakin bu da ha deyince olmuyor.
Sonuçta biz Rönesans ve Reform'u hızlandırılmış kurs olarak gördük. Demokrasi geleneğimiz olmadığı için İstiklal Mahkemeleri kuruldu ya da Sivas'ta aydınlar yakıldı vs.
Erdoğan'ın "Türkiye'deki bir sette günde beş kez ezan için durursun... Ama filmde duyulmaz o ezan" sözü de önemli.
Ancak insan şunu da sormadan edemiyor: "Sevgili Erdoğan senin filmlerinde ezan sesi duyuluyor muydu?"
Aslında tespitler doğru ama söyleyen kişi Erdoğan olunca tartışma çıkıyor. Çünkü medya ve sanat çevrelerinde Erdoğan için hep "Her devrin adamı" görüşü hakimdir.
Doğrusu ben, bu görüşe katılıp katılmama konusunda kararsızım.
Erdoğan'ın samimiyetine inanmak istiyorum; sonuçta filmlerinde ve oyunlarında bu ülke için hep yararlı mesajlar verdi. Ama 'her devrin adamı' imajını da bir türlü yıkamadı.
Belki de Erdoğan'ın en büyük çelişkisi bu!
Daha önce ağzına hiç ezanı, dini almamış Erdoğan'ın muhafazakarları bile kıskandıracak açıklamalarda bulunması ilginç tabii ki. "İktidara yaranmaya çalışıyor" diyenleriniz de olacaktır ama bir insanın fikirlerinin değişmesinden daha doğal ne olabilir? Belki de hiç değişmedi, hep aynı düşünceye sahipti ama konuşmuyordu.
500 BİN LİRA DESTEK
Öte yandan 28 Şubat'ın mimarlarının bile post modern darbeyi eleştirdiği, Cumhuriyet rejiminin hatalarını sorguladığı bugünlerde; Erdoğan'ın bu tespitlerde bulunması en doğal hakkı. Belki o da çoğumuz gibi bazı gerçekleri yeni gördü.
Çok karışık bir yazı olduğunun farkındayım, bir türlü Erdoğan'a dair kesin bir yargıda bulunamıyorum, belki de en doğrusu bu! Madem yargılamadan, sorgulayıcı bir yazı kaleme aldık... Şu soruyu da sormadan olmaz.
Erdoğan neden şimdi konuştu?
Zamanlama ilginç!
Kültür Bakanlığı, bu yıl sinemada en çok Erdoğan'ın filmine destekte bulundu.
Hem de tam 500 bin lira.
Erdoğan'ın bu paraya ihtiyacı var mı?
Erdoğan, kendi yağında kavrulan bir Zeki Demirkubuz değil, çok güçlü bir yapımcı ve ticari filmler çekiyor.
Dediğim gibi Erdoğan'ın açıklamalarının çoğu doğru ama zamanlaması ilginç!
Günaydın'ı Twitter'da takip edin http://twitter.com/gunaydingazete
