Türkiye'nin en iyi haber sitesi
FERHAT ÜNLÜ

Netflix’in psiko-analizi

Psikanalizin babası Sigmund Freud'un yeğeninin oğlu olan Stephen B. Randolph, 12 Mart 2000 tarihinde New York eyaletinin küçük bir kasabası olan Mount Kisco'daki evinde 74 yaşında hayata gözlerini yumdu.

Bir Avusturya Yahudisi olan bu zat, 1930'ların başında Amerika Birleşik Devletleri'ne göç etmişti. İkinci Dünya Savaşı ve Kore Savaşı'nda Amerikan Deniz Kuvvetleri'nde görev aldıktan sonra nükleer fizik alanında ihtisas yaptı. Bu Randolph, Netflix'in iki kurucu ortağından biri olan Marc Bernays Randolph'un babasıydı. Bu durumda Freud, Netflix'in iki kurucusundan birinin 'büyük büyük emmisi' oluyor. (Bu önemli bilgilerin hatırı sayılır bir kısmını, Mart 2000'de The New York Times'da yayınlanan bir makaleden aldım.)

En az bunun kadar önemli bilgi ise şu: Netflix'in 'yaratıcılarından' Marc Bernays Randolph, Public Relations (PR), yani halkla ilişkilerin babası olarak bilinen Edward Louis Bernays'ın da küçük yeğeni. Bu Bernays, Freud'un iki taraftan da yeğeni (double nephew) oluyor. Şöyle: Hem 'Freud'un öz bacısı' Anna Freud Bernays'ın oğlu. Hem de öte yandan Freud'un karısı olan Martha Bernays Freud da bu zatın 'babasının bacısı'…

Edward Louis Bernays, ikna psikolojisine farklı perspektiften bakan bir propaganda üstadıydı. Bu perspektifle Amerikan Merkezi Haber Alma Teşkilatı'na (CIA) ilham vermekle kalmadı, onlarla iş de yaptı. 1954'te CIA tarafından planlanan Guatemala darbesinin PR altyapısını hazırlamak gibi 'büyük' işler de bunlara dâhil…

Ayrıca Procter & Gamble ve General Electric gibi büyük Amerikan şirketlerinin, devlet kurumlarının, politikacıların ve şovmenlerin reklam işlerini de gördü. Bernays'ın bir diğer önemli özelliği, sigaranın bir dönem moda olmasında üstlendiği kritik rol. 1929'da 'Torches of Freedom' (Özgürlük Meşaleleri) akımıyla kadınları sigara içmeye teşvik etti. Böylelikle hem feminizmin -üçüncü ve hatta dördüncü dalga ile- günümüzdeki çarpık versiyonuna evrilmesinde rol oynadı, hem de daha kötüsü, sigara içmeyi özendirerek tütün tüketiminin kitleselleşmesine neden oldu.

PANDEMİDE YÜKSELEN YILDIZ(!)

Bu hafta Üç Boyutlu Portre'de zamanımızın en etkili dijital platformu Netflix'in anatomisini çıkarmaya çalışacağım. Zira Netflix, hele de pandemiden sonra hem popülaritesi artan, hem de pek çok içeriğiyle sosyal ve siyasal tartışmaların odağına yerleşen bir marka haline geldi. (Son olarak 'Cuties' adlı -Minnoşlar olarak çevrildi- pedofili filmi skandalıyla ahlak tartışmalarının da odağına yerleşti.)

Önce Netflix'in sitesindeki genel bilgilerden başlayalım: Netflix, kendisini şöyle tanımlıyor sitesinde: "Üyelerimizin internete bağlı bir cihazda reklamsız olarak dizi ve film izlemelerini sağlayan abonelik tabanlı bir yayın hizmeti."

Sitesinde Netflix'in kullanım koşullarıyla ilgili ayrıntılar da var. Bunlardan biri dikkat çekici. Zira hackerlik yoluyla içerik manipülasyonu yapma girişimleri söz konusu olduğunda ne tür tedbirlerin alınacağını anlatıyor:

"Netflix hizmetine erişmek için herhangi bir robot, örümcek, kazıyıcı veya başka otomatik yollar kullanmamayı; Netflix hizmeti üzerinden erişilebilen herhangi bir yazılımı ya da diğer ürünleri veya süreçleri kaynak koda dönüştürmemeyi, bunlar üzerinde tersine mühendislik yapmamayı veya parçalara ayırmamayı; Netflix hizmetinin içeriğine herhangi bir kod veya ürün yerleştirmemeyi veya herhangi bir şekilde manipüle etmemeyi; herhangi bir veri madenciliği, veri toplama ya da çıkarma yöntemi kullanmamayı kabul etmiş sayılırsınız. Buna ilaveten, her türlü yazılım virüsü ya da herhangi başka bir bilgisayar kodu, dosyaları veya programları dâhil olmak üzere, Netflix hizmeti ile ilişkili herhangi bir bilgisayar yazılımı ya da donanımı veya telekomünikasyon ekipmanının işlevselliğini kesintiye uğratmak, zedelemek veya sınırlandırmak için tasarlanmış herhangi bir materyali yüklememeyi, göndermemeyi, e-posta ile veya başka şekilde göndermemeyi veya iletmemeyi kabul etmiş sayılırsınız. Bu Kullanım Koşullarını ihlal etmeniz veya hizmeti yasadışı bir şekilde ya da dolandırıcılık amaçlı kullanmanız halinde, hizmetimizi kullanmanızı sonlandırabilir veya kısıtlayabiliriz."

Böylesi bir durumda Netflix'in hizmet sonlandırması ve kısıtlaması dışında adli cezalarla karşılaşılacağı izahtan vareste.

NETFLİX FİKRİ NASIL OLUŞTU?

Netflix, 29 Ağustos 1997'de Kaliforniya Scotts Valley'de kurulmuş bir şirket. Şirketin kurucuları Marc Randolph ve Reed Hastings; Pure Atria Corporation'da çalışırken tanıştılar. O sıralar Randolph, kurucusu olduğu elektronik postayla sipariş şirketi olan MicroWarehouse'da da çalışıyordu. Bilişimci ve matematikçi olan Hastings, sahibi olduğu Pure Atria'yı, Rational Software Corporation adlı şirkete 1997'de 700 milyon dolar karşılığında sattı. Bu satış, o dönem için Silikon Vadisi tarihinin en yüksek satışıydı. (Randolph şirketin ilk CEO'su idi. Hastings, işin mühendislik kısmındaydı, Randolph ise girişim…)

Bu aşamadan sonra Netflix fikri ortaya çıktı. Netflix'in ilk iş modeli DVD satışı ve kiralama üzerineydi. Ancak şirketin kuruluşundan yaklaşık bir yıl sonra Hastings DVD satışlarını durdurdu, posta yoluyla kiralama işine yöneldi. Daha sonra kiralama işinin internet üzerinden yapılması fikri gündeme geldi.

2007'de Netflix, video akış hizmeti aracılığıyla internet üzerinden film izleme olanağı sunmaya başladı, ancak öte yandan DVD ve Blu-ray kiralama işini de sürdürdü. 2010'da Kanada'ya, ardından Latin Amerika'ya açılarak uluslararası alanda hizmet vermeye başladı. 2012'den sonra, hem film hem de televizyon dizileri için dağıtımcı haline geldi. 2013'te ise House of Cards adlı ilk dizisiyle içerik üretmeye de başladı. Yani dağıtımcının yanı sıra doğrudan yapımcı oldu.

Şirketin, internetin henüz çok yeni olduğu 1997'de kurulmuş olmasının ona sağladığı avantajlar var. Freud'un küçük küçük yeğeni Randolph ve ortağı Hastings bunu bir fırsat olarak gördü. Çünkü şunu fark etmişlerdi: Evde film izlemek isteyen geniş bir kitle vardı ve bunlara en kolay ulaşma yolu da DVD satmak veya kiralamak değil, internet üzerinden yayın yapmaktı.

Netflix, ilk birkaç yıl boyunca önemli kayıplar yaşadıktan sonra 2003 yılında kâra geçti. O yıl 272 milyon dolar gelir ve 6.5 milyon dolar kâr elde etti. 2017'de Netflix, hisselerinin bir kısmını Capital Group Companies, The Vanguard Group ve BlackRock gibi şirketlerle paylaşarak büyüdü.

2020'nin nisan ayı itibarıyla Netflix'in dünya genelinde 193 milyon, ABD'de 73 milyon ücretli abonesi var. Netflix; yerel kısıtlamalar nedeniyle Çin ve ABD'nin yaptırımları nedeniyle de İran, Suriye, Kuzey Kore ve Kırım dışında dünyanın her yerinde yayın yapabiliyor.

Netflix üzerine yapılmış önemli çalışmalardan biri Marcia Amidon Lusted tarafından kaleme alınan Netflix/The Company and Its Founders adlı kitap.

Bu kitaba göre Reed Hastings, kuruluş aşamasında Randolph'un annesi Muriel Lipchik'ten ve ayrıca Integrity QA'nın kurucusu Steve Kahn'dan Netflix için 2,5 milyon dolar başlangıç yatırımı almış. (Randolph'un annesi oğlunun ortağına borç vermiş, oğluna da 'hibe' vermiştir herhalde.)

Bahsettiğim kitapta Netflix'in harcama politikasının İngilizce beş kelimeden oluştuğu belirtiliyor: "Netflix'in en önemli menfaatleri doğrultusunda hareket et."

TORUNU DEDESİNİN İZİNDEN Mİ GİDİYOR?

Yazıya Netflix'in iki ortağından birinin; Freud'un üçüncü kuşaktan ve Bernays'ın da ikinci kuşaktan yarı-torunu olduğunu belirterek özellikle başladım. Bunun sebebi; Freud'un libido kuramında cinselliğin önemli bir yer tutması ile Netflix'in, cinsellik açısından tepki çeken ve sapkınlıkları olağan göstermeye çalışan içeriklere yer veren bir platform olması arasında illiyet bağı kurmak değil. (Bununla birlikte içerikler noktasında Netflix için artık ilaçlarda yazan 'Çocuklardan uzak tutunuz' noktasına eriştiğimiz de izahtan vareste.)

Torun Randolph'ın, yarı dedesi Freud'un izinden gittiğini söylemek yanlış olur. Ancak propaganda işinde epey mahir olduğu için diğer yarı dede Bernays'ın izinden gittiğini gönül rahatlığıyla söyleyebiliriz.

Psikanaliz külliyatına vakıf bir gazeteci olarak Freud'un cinselliği takıntı haline getirdiğine katılmıyorum. Hele de Freud'un çarpık cinselliği normalleştirmeye çalıştığı veya özendirdiğini kimse iddia edemez.

Freud ve cinsellik konusunda söylenebilecek en önemli şey, libido tanımı konusunda Carl Gustav Jung ile belirgin biçimde ayrışmasıdır. Freud, 'libido'yu cinsel enerji olarak sınırlandırırken, Jung onu daha genel bir enerji tanımına teşmil ediyordu.

Öte yandan Freud, her ne kadar 'Yahudi dini'ne inanmasa da ırksal olarak bir Yahudi'ydi. Netflix'in kurucusu da okuduğunuz üzere 18. yüzyıl Avrupasının öncü Musevi ailelerinden Bernays'lara mensup. Yahudi sermayesi deyince de haliyle ulus devletlerden ziyade küreselleşme yanlısı bir ekonomik ve politik gücü anlıyoruz.

Netflix'in, pedofili ve eşcinsellik içerikli videoları yayınlama karşılığında Suudi Arabistan'ın 'de facto' kralı Muhammed bin Selman'ın Cemal Kaşıkçı (Bundan tam iki yıl önce Suudi Arabistan'ın İstanbul Başkonsolosluğu'nda öldürülmüştü) cinayeti nedeniyle eleştirildiği programı yayından kaldırmasını da Suud-Birleşik Arap Emirlikleri ittifakının İsrail'le yakınlaşma süreçlerinden bağımsız yorumlamamak lazım.

NETFLİX KÜRESEL SERMAYEYE ÇALIŞIYOR

Bana göre günümüzde küresel sermayenin lehine çalıştığı tek ulus devlet İsrail'dir. Küresel sermayenin, istisnasız bütün diğer ulus devletlerin gücünü kırma stratejisi izlediğini sağır sultan bile biliyor. Netflix ise küresel sermayenin başat kültürel iktidar odaklarından biri.

Ve eşcinsellik, yer yer cinsiyetsizlik, homojen insan tipi, trans-hümanizm, yeni dünya düzeni ve tek dünya devleti gibi kavramlarla özetlenecek fikirleri yeni kuşaklara subliminal bile değil, açık mesajlarla verebiliyor. Ve bu mesajlar tüm dünyaya ulaşıyor. Netflix; yukarıda saydığım ülkeler hariç her dünya ülkesinde faal çünkü.

Netflix çok kârlı bir şirket artık. Pandemide bu kârı katlandı tabii. Öyle ki şirket; 2020'nin ilk çeyreğinde 6,15 milyar dolar gelir ve 1,36 milyar dolar da işletme geliri elde etti. Normal, çünkü Covid-19 sürecinde 16 milyon yeni abone kazandı.

Salt bu kârlılık değil, ama aynı zamanda insanı tek tipleştirme arayışının Netflix'i, Theodor Adorno'nun o meşhur 'yüksek sanat' ve 'kültür endüstrisi' ürünleri ayrımında ikincinin lokomotifi haline getiriyor. Bir kültür endüstrisi dağıtıcısı olarak Netflix'in rolü, 'Netflix Etkisi' denilen süreçle daha da arttı. Netflix Etkisi kavramı, bir TV dizisinin bölümlerini art arda ve kısa zamanda izleme davranışını ifade etmek için kullanılıyor. Netflix'in ilk dizilerinde deneyimlenen bu olay, daha sonra 'Kelebek Etkisi' gibi katlanarak büyüdü ve zaman öldüren bir alışkanlığa dönüştü.

Tek tipleştirme ve 'yeni dünya düzeni' ile ilgili yorumları biraz abartılı bulabilirsiniz. Bence bulmamalısınız. Netflix'in, bu metinde özetlemeye çalıştığım başarı öyküsünün kökeninde bu kavramları kullanan güçlü bir akım var çünkü: Küreselleşme.

Netflix'in başarısını, başlı başına Netflix'e yüklemek doğru olmaz. 2000'lerden itibaren yükselen küreselleşme dalgası Netflix'in başarısında kaldıraç görevi gördü. Bir başka deyişle Netflix küreselleşme sayesinde büyüdü. Dolayısıyla şimdi küreselleşmeye hizmet etmesine şaşmamalı. Bu yönüyle sadece çağımızda değil, tarihin her döneminde geleneği temsil etmiş aile ve devlet kurumlarına muhalif bir çizgide olmasına da pek şaşmamalı.

Bunları görmek için komplocu olmaya, misal Netflix-İlluminati ilişkisi gibi uçuk teoriler ortaya atmaya gerek yok. Netflix, küreselci olduğu için otomatik olarak 'yeni dünya düzeni'ne hizmet ediyor zaten.

Yine de abartıyorsun derseniz size Adorno'nun, Freud ve psikanalistler için yazdığı cümleyi hatırlatırım:

"Sadece abartılarda haklıydılar."

O yüzden Netflix'le ilgili -küreselleşmeye hizmet eden bir fenomen olduğundan ötürü- biraz abartılı yorum yapsak da pek sakil durmaz.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA