Dîneverî, Ebû Hanîfe kimdir ?

Hayatı hakkında yeterli bilgi yoktur. İbnü'n-Nedîm'in kaydettiğine göre Dîneverli olup III. (IX.) yüzyılın başlarında bu tarihî şehirde doğduğu tahmin edilmektedir. Aslen İranlı olan Dîneverî'nin büyük babası Venend muhtemelen İslâmiyet'i kabul etmemişti. Dîneverî'nin tahsilini nerede yaptığı hakkında ayrıntılı bilgi yoksa da başta Arap dili ve edebiyatı olmak üzere çeşitli ilimleri Basra ve Kûfe'deki eğitim merkezlerinde okuduğu, özellikle Kûfeli İbnü's-Sikkît ile (ö. 244/858) onun babasından büyük ölçüde istifade ettiği anlaşılmaktadır. Temel eğitimini aldıktan sonra botanik alanındaki bilgisini geliştirmek için Arap yarımadasında yaşayan bedevîler arasında ve İran, Irak, Filistin, Suriye, Afganistan, Belûcistan, Horasan gibi bölgelerde dolaşarak zengin malzeme topladı ve bunları, kendisini dünya çapında şöhrete kavuşturan Kitâbü'n-Nebât'ta değerlendirdi. Bu eserin dört beş yerinde geçen Mekke ve Medine ile ilgili ifadelerde görgü tanıklığını gösteren herhangi bir işaret bulunmadığından hac farîzasını ifa ettiğine dair kesin bir şey söylemek mümkün değildir.

Gençliğinde oldukça uzun süre devam eden seyahatlerden sonra memleketine dönen Dîneverî, hayatının büyük kısmını burada geçirerek evinin çatısına kurduğu bir düzenekle astronomik gözlemler yaptı ve araştırmalarının sonucunu Kitâbü'l-Envâʾ adlı eserinde açıkladı. Büyük astronom Abdurrahman es-Sûfî'nin 335 (946) yılında Dînever'i ziyareti sırasında bu evin ayakta olduğu ve kendisinin de bir süre orada kaldığı bilinmektedir. Her ne kadar Abdurrahman es-Sûfî onun ortaya koyduğu astronomi cedvellerine karşı bazı itirazlarda bulunmuşsa da Bîrûnî, Dîneverî'ye çok güvendiğini söyleyerek el-Âs̱ârü'l-bâḳıye'de bu cedvellere yer vermiştir. Dîneverî'nin 335 (946) yılında Büveyhî Emîri Rüknüddevle Hasan ed-Deylemî adına İsfahan'da astronomik gözlemler yaptığı ve çeşitli cedveller hazırladığı yolunda Hamdullah Müstevfî tarafından verilen bilgi (Târîḫ-i Güzîde, s. 687) tarihî kronolojiye ters düştüğü için doğru değildir. Kâtib Çelebi de Hamdullah Müstevfî'den naklen bu yanlış bilgiyi kaydetmiştir (Keşfü'ẓ-ẓunûn, II, 965; bir başka yerde [I, 907] söz konusu tarih 235 olarak verilmiştir).

Klasik ve modern kaynaklarda yer alan bilgilere göre Dîneverî'nin ölüm tarihi tartışmalıdır. Bu konuda 281 (894), 282 (895) yılları veya 290'dan (903) önce bazı tarihler zikredilmekte ve bunlardan 26 Cemâziyelevvel 282'de (23 Temmuz 895) öldüğü yolundaki görüş ağırlık kazanmaktadır. Ölüm yeri de muhtemelen yine Dînever'dir.

Bütün biyografi yazarlarının çok dindar bir kişi olduğunu söz birliği halinde naklettikleri, yaşadığı dönemin hemen hemen bütün ilimlerine ilgi duyan ve nahiv, lugat, edebiyat, matematik, geometri, astronomi, botanik, tıp, tarih, tefsir, fıkıh gibi alanlarda eser veren Dîneverî, IX. yüzyılda yetişen en orijinal bilginlerden biri olarak tanınır. Yâkūt, Ebû Hayyân et-Tevhîdî'nin Taḳrîżü'l-Câḥiẓ adlı eserinden yaptığı bir alıntıda müellifin, "Dünya durdukça insanlık Câhiz, Dîneverî ve Ebû Zeyd el-Belhî'nin ahlâk ve faziletlerini, ilim ve eserlerini anlatıp övseler yine de bu konuda gerekeni yapmış sayılmazlar" dediğini nakletmektedir (Muʿcemü'l-üdebâʾ, III, 28). Klasik ve modern yazarlar onu, derin düşünceye sahip ansiklopedik bir şahsiyet olması bakımından çağdaşı Câhiz'le mukayese ederler ve gerek uyguladığı yöntem gerekse ele aldığı konular hakkında sadece nakillerle yetinmeyip kendi görüşlerini tutarlı bir şekilde ortaya koyması açısından da hem çağdaşlarının hem sonraki bilginlerden birçoğunun ilerisinde olduğunu belirtirler.

Eserleri. Dîneverî yirmi kadar eser kaleme almışsa da bunlardan ancak üç tanesi, biri kısmen, ikisi tam olarak bugüne ulaşmış ve ilim adamları tarafından yayımlanmıştır.

Kaynak: Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi


BİZE ULAŞIN
SON DAKİKA