Hızır Han kimdir?

Hz. Peygamber'in soyundan gelen bir aileye mensuptur; babası Melik Süleyman Tuğluklular'ın Mültan câgîrdârı idi. Çocukluğu bu şehirde geçmiş, babasının ölümünden sonra Tuğluklu Sultanı III. Muhammed (1390-1393) tarafından onun yerine tayin edilmiştir. Tuğluklu Veziri Mallu (İkbal Han) ve Diopâlpûr hâkimi Sâreng Han ile yaptığı mücadelede Mültan'daki câgîrini kaybetti (1396). Timur'un Hindistan seferi sırasında (1398) Mîvât'a kaçtı; fakat daha sonra onun hizmetine girdi. Tuğluklu sultanları Nusret Şah ile II. Mahmud'un saltanat mücadelelerinden faydalanan Hızır Han yöre halkını kendi tarafına çekti. Timur'un ayrılmasından sonra Tuğluklu Veziri Mallu tekrar ortaya çıkarak Hızır Han'ın arazisini istilâ etmek istediyse de başarılı olamadı. Akabinde Hızır Han karşı hücuma geçti ve kısa zamanda Mültan ve Diopâlpûr dışında Lahor ve Sind'i, arkasından da Delhi yolu üzerindeki kale ve kasabaları hâkimiyeti altına aldı. II. Mahmud ile veziri Mallu, Hızır Han'ın yayılma politikasına karşı koymak istediler; ancak başarılı olamadılar ve Mallu Mültan'ı tekrar istilâ etmeye çalışırken yenilip öldürüldü (1405). Daha sonra Hızır Han Delhi'de kendine taraftar kazanmaya çalıştı. Sultan Mahmud ölünce iktidar boşluğundan faydalanan Devlet Han Lûdî (1413-1414) yönetimi ele geçirdi. Fakat Delhi içerisinde taraftarları iyice artmış olan Mültan Valisi Hızır Han birkaç ay sonra muzaffer bir şekilde şehre girdi ve kendini Timurlular'ın vasalı ilân etti (28 Mayıs 1414). Böylece Delhi Sultanlığı'nda Seyyidler hânedanı dönemi başlamış oldu; tutuklanan Devlet Han Lûdî bir süre sonra öldürüldü.

Hızır Han'ın idareyi ele almasından sonra bazı eyaletlerde olaylar çıktı ve racalar fırsattan istifade ederek haraç ödemediler. Bu gelişmeler üzerine Hızır Han, veziri Tâcülmülk'ü âsileri cezalandırmakla görevlendirdi ve bölgelerde sükûnet tekrar sağlandı (1416).

Sonuna kadar bağlı kaldığı Timurlu ailesine saygısından dolayı Hızır Han "sultan" unvanını almayıp "mesned-i âlî" ve "râyât-ı a'lâ" unvanlarıyla yetindi. Saltanatı boyunca Timurlular adına hutbe okuttu ve para bastırdı; ancak 820'de (1417) Şâhruh'tan sikkelere kendi adını da koyma iznini aldı. Halacîler ve Tuğluklular zamanındaki devlet teşkilâtını koruyan ve âdet olduğu üzere önemli devlet memuriyetlerine yeni tayinler yapan Hızır Han'ın hükümdarlık dönemi genellikle sınırlarını genişletmek ve kendisine baş kaldıran, vergilerini ödemeyen Hindu racalar ile eyalet valilerini tedip etmekle geçti. Bizzat kumanda ettiği seferlerin çoğunda başarılı olarak istikrarı sağlamış, bunun sonunda da topraklarını genişletip Delhi ve Pencab'ı tekrar birleştirmiştir.

Hızır Han, Gevâliyâr ve Mîvât üzerine yaptığı seferden dönerken İtâve denilen yerde hastalandı ve 17 Cemâziyelevvel 824'te (20 Mayıs 1421) Delhi'de vefat etti. Âdil, cömert, sözüne sadık ve dindar bir hükümdar olarak tanınıyordu. Timur tarafından tahrip edilen Delhi ve civarı onun zamanında imar edilmiş, ülkede güvenlik sağlanmış ve ekonomik durumda düzelme olmuştur.

Kaynak: Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi

BİZE ULAŞIN
SON DAKİKA