İbn Ebü’l-İz kimdir ?

22 Zilhicce 731 (26 Eylül 1331) tarihinde muhtemelen Dımaşk'ta doğdu. Birçok âlim yetiştiren bir aileye mensup olup ataları Dımaşk'ın 70 mil güneyindeki Ezriât'tan (Dereâ) gelerek o sırada Dımaşk'ın kenar semtlerinden olan Sâlihiyye'ye yerleştiklerinden Ezraî ve Sâlihî nisbesiyle de anılmaktadır. İbn Ebü'l-İz lakabını büyük dedelerinden Ebü'l-İzz'e nisbetle almıştır.

Dedesi kādılkudât, babası kadı olan İbn Ebü'l-İz, bilhassa Takıyyüddin İbn Teymiyye'nin fikirlerinin tartışılmaya devam edildiği Dımaşk gibi bir ilim ve kültür muhitinde yetişti. Hocaları hakkında tabakat kitaplarında ayrıntılı bilgi bulunmamakla birlikte tahsilini muhtemelen babasından ve yakın çevresindeki âlimlerden yaptı. İlim tahsili için herhangi bir yolculuğa çıkmaması, içinde yaşadığı bölgenin bu yönden tatminkâr bir seviyeye sahip olmasıyla ilgilidir. 748 (1347) yılında Kaymâziyye Medresesi'nde ders vermesi, erken sayılabilecek bir yaşta İslâmî ilimlerde yetkin bir seviyeye ulaştığını göstermektedir. Öte yandan İbn Teymiyye'nin öğrencileri İbn Kayyim el-Cevziyye ile Ebü'l-Fidâ İbn Kesîr'den önemli ölçüde faydalanmış olmalıdır. Zira onun Selefî görüşleri benimsemesinde, taklit ve taassuba karşı çıkmasında bu âlimlerin büyük tesiri görülmektedir. Meşhur eseri Şerḥu'l-ʿAḳīdeti'ṭ-Ṭaḥâviyye'de, muhtemelen o dönemdeki tartışma ortamı uygun olmadığı için İbn Teymiyye'nin adını açıkça zikretmemesine karşılık İbn Kayyim'i iki (I, 272; II, 603), İbn Kesîr'i de üç yerde (I, 277; II, 480, 603) "şeyhimiz" diye anmıştır. Tabakat kitaplarında öğrencileriyle ilgili herhangi bir kayda rastlanmamakla beraber Sehâvî, hocalarından İbnü'd-Deyrî'nin İbn Ebü'l-İzz'in talebelerinden olduğunu söylemektedir (eḍ-Ḍavʾü'l-lâmiʿ, III, 249).

Kaymâziyye'deki öğretim görevinin ardından Rükniyye, İzziyyetü'l-Berrâniyye ve Cevheriyye medreselerinde ders veren İbn Ebü'l-İz, 776 (1375) yılının sonlarında amcasının oğlu Necmeddin'in Mısır kadılığına tayin edilmesi üzerine ona vekâleten Dımaşk'ta Hanefî kadısı oldu. Necmeddin'in 100 gün sonra görevinden ayrılıp Dımaşk'a dönmesinin ardından Mısır Hanefî kadılığına tayin edildiyse de bu görevde iki ay kaldı ve sonra istifa ederek Dımaşk'taki müderrislik vazifesine geri döndü.

İbn Ebü'l-İz, Hanefî mezhebine bağlı bir muhitte yetişmesine ve aile içinden birçok Hanefî âlimi yetişmiş olmasına rağmen diğer mezhepler hakkındaki geniş bilgisi, ayrıca taklide ve mezhep taassubuna karşı olması dolayısıyla gerektiğinde mezhebinin yerleşik ictihadlarına aykırı görüşleri de tercih etmiştir. İtikadî, ilmî, siyasî vb. sebepler yüzünden baskılara mâruz kalan birçok ilim adamı gibi İbn Ebü'l-İz de bazı sıkıntılarla karşılaştı. Edip ve şair İbn Eybek ed-Dımaşkī'nin Hz. Peygamber için yazdığı kasidede yer alan bazı hususları tenkit etmesi üzerine İbn Eybek bunları bazı âlimlere göndererek görüşlerini sordu. Onların İbn Ebü'l-İzz'in tenkitlerine katılmamaları ve haberin Dımaşk'ta yayılması, hatta Mısır'da duyulması üzerine sultan bir ferman göndererek İbn Ebü'l-İzz'in yargılanmasını istedi. Hemen bütün klasik akaid ve kelâm kitaplarında bulunan, Resûl-i Ekrem'in Allah katında yarlıganma için vesile kılınması, ismet sıfatı, sâlih insanların meleklerden üstün olup olmadığı, Allah'tan başkası adına yemin edilip edilemeyeceği vb. konulardaki kanaatlerinden dolayı yargılanan (784/1382) İbn Ebü'l-İz dört ay hapis yattı (bu olay için bk. İbn Kādî Şühbe, s. 89-91, 359; İbn Hacer, İnbâʾü'l-ġumr, II, 95-98). Sıkıntı ve ihtiyaç içinde geçen uzun yıllardan sonra Rebîülevvel 791'de (Mart 1389) eski görevlerine tekrar dönen, ayrıca ilk hatipliğini dedesinin yaptığı Sâlihiyye'deki Câmiu'l-Efrem'e hatip tayin edilen İbn Ebü'l-İz bir yıl sonra zilkade ayında (Ekim 1390) vefat etti.

Kaynak: Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi

BİZE ULAŞIN
SON DAKİKA