İbnü'l Ahnef kimdir?

133 (750) yılı civarında Bağdat'ta doğdu. Hicaz'ın Yemâme bölgesinden Hanîfe kabilesine mensup olan ailesinin Horasan'a yerleştiği, babasının Basra'ya dönerek 150 (767) yılında burada vefat ettiği kaydedilmektedir (Hatîb, XII, 133). Kaynaklarda tahsil hayatı hakkında bilgi bulunmayan şairin çok erken yaşlarda şiir yazmaya başladığı anlaşılmaktadır. Ünlü şair Beşşâr b. Bürd (ö. 167/783), İbnü'l-Ahnef'in sanat hayatının ilk yıllarından söz ederken ondan "genç" diye bahseder. Halife Hârûnürreşîd'in gözde şairlerinden olan İbnü'l-Ahnef, Horasan ve Ermenistan seferlerinde halifenin yanında bulundu, ancak vatan özlemine dayanamayınca izin alarak Bağdat'a döndü (Ebü'l-Ferec el-İsfahânî, VIII, 372). Aynı zamanda Bermekî ailesinin ileri gelen devlet adamlarıyla, özellikle Yahyâ b. Hâlid ve oğlu Ca'fer ile de yakın münasebeti olan şairin halifenin ve üst seviyedeki devlet adamlarının takdirlerini kazandığı, kendisine bol bağış ve ihsanlar verildiği, devlet bürokrasisinde yüksek bir itibarı olduğu anlaşılmaktadır. Türk asıllı yeğeni şair İbrâhim b. Abbas es-Sûlî'nin Dîvân-ı İnşâ'ya kâtip olarak tayin edilmesinde onun rolü olduğu söylenebilir. İbnü'l-Ahnef 192 (808) yılında Bağdat'ta vefat etti. Hârûnürreşîd'den (ö. 193/809) sonra ve hac esnasında öldüğü, ayrıca Basra'da defnedildiği de rivayet edilmektedir. Ömer Ferruh ise onun 198 (814) yılında vefat ettiğini söyler (Târîḫu'l-edeb, II, 141). İbnü'l-Ahnef'in, şair Müslim b. Velîd ve bir şiirinden dolayı kendisini kâfir ve günahkâr olmakla itham eden Mu'tezile kelâmcısı Ebü'l-Hüzeyl el-Allâf ile aralarının açık olduğu (Ebü'l-Ferec el-İsfahânî, VIII, 354), bilinen tek hicviyesini de onun hakkında yazdığı kaydedilmektedir (Dîvân [Antuvan Nuayyim'in şerhiyle birlikte], s. 222; ayrıca bk. şerhedenin girişi, s. 18).

İbnü'l-Ahnef'in şiirleri ölümünden sonra kâtip ve şair Zünbûr b. Ferec tarafından derlenmiştir. Daha sonra Ebû Bekir es-Sûlî onun biyografisini yazmış ve şiirlerinden seçmeler yapmıştır. Ebü'l-Ferec el-İsfahânî el-Eġānî'sinde İbnü'l-Ahnef'e ayırdığı bölümde bu biyografiden faydalanmıştır. Emîr ve şair Ubeydullah b. Tâhir (ö. 300/913) Horasan'da onun divanının bazı nüshalarını gördüğünü, hepsinin de üzerinde "Şi'rü'l-Emîr Ebi'l-Fazl el-Abbâs" yazılı bulunduğunu belirtmektedir (el-Eġānî, VIII, 353). Yâkūt, İbnü'l-Ahnef'in kendi zamanında bilinen divanının nüshalarının birbirinden farklı olduğuna işaret etmektedir (Muʿcemü'l-üdebâʾ, XII, 40-44).

Sûlî'nin İbnü'l-Ahnef'in şiirlerinden yaptığı seçmenin iki nüshası kaybolmuş, üçüncü nüsha 1298'de (1881) İbn Matrûh'un divanı ile birlikte İstanbul'da basılmıştır. Kahire-Bağdat neşri (1367/1948) İstanbul baskısının tekrarıdır. Bu neşirde yer alan şiirler genellikle kısa parçalardan oluşur. Âtike el-Hazrecî, İbnü'l-Ahnef'in divanı üzerine yaptığı tezi (Dīvān d'al-ʿAbbās b. al-Aḥnaf, Paris 1953) Kahire'de yayımlamıştır (1373). Divan, Dâru Sâdır yayınevi tarafından da birkaç defa basılmış (Beyrut 1965, 1398/1978), Abdülmecîd el-Molla, Mecîd Tarrâd ve Antuvan Nuayyim tarafından şerhedilmiştir (bk. bibl.). Mecîd Tarrâd ile Antuvan Nuayyim şerhlerinin sonunda İbnü'l-Ahnef'in el-Eġānî'deki biyografisiyle İshak el-Mevsılî ve İbrâhim el-Mevsılî gibi bestekârlar tarafından bestelenip okunmuş bazı şiirleri de yer almaktadır (Dîvân [Mecîd Tarrâd'ın şerhiyle birlikte], s. 287-303; a.e. [Antuvan Nuayyim'in şerhiyle birlikte], s. 379-399).

Bir iki mersiye ve hiciv parçası dışında İbnü'l-Ahnef'in şiirlerinin tamamı gazel türündedir. Ömer b. Ebû Rebîa, Cemîl, Ahvas ve Arcî gibi Hicaz şairlerinin takipçisi olan İbnü'l-Ahnef, idealize edilmiş bir kadın tasviriyle platonik aşkı terennüm etmiştir. Şiirlerinde Nercis, Nesrin, Hind, Suâd gibi platonik aşk şiirlerine konu olmuş birçok sevgili adı geçmektedir. Şiirlerinin dörtte üçü Fevz adını verdiği sevgiliye dairdir. Bununla beraber onun maddî aşkın söz konusu edildiği şiirleri de vardır. Ancak bu tür şiirleri, Ebû Nüvâs'ın sevgilinin maddî aşkı ile dopdolu olan şiirinin yanında son derece basit kalır. Süslü belâgattan uzak, zarif, sade ve akıcı dili Ebû Nuvâs'ınkine benzer. İbnü'l-Ahnef'in şiirine gösterilen rağbeti sırf dış (Helenistik) tesirle veya eski Arap geleneğinde geçen Benî Uzre'ye has mânevî aşkın büyüsü ile açıklamak yeterli değildir. Şairin içinde yaşadığı toplumun eğilimini de dikkate almak gerekir. Onun, Hârûnürreşîd'in güzel sanatlara düşkünlüğüne ve saray kadınlarının zevklerine hitap eden şiirleri İbrâhim el-Mevsılî gibi bestekâr ve şarkıcılara malzeme olmuştur. Dilci Riyâşî, tarihçi Zübeyr b. Bekkâr ve İbrâhim es-Sûlî gibi önemli şahsiyetlerle Câhiz, İbn Kuteybe ve Mes'ûdî gibi edip ve tarihçilerin, Halife Vâsiḳ gibi bir mûsikî severin, Ebû Bekir es-Sûlî gibi bir edibin ve Seleme b. Âsım gibi titiz bir âlimin onun şiirlerine ilgi duyması, bunların geniş bir halk kitlesi tarafından beğenildiğini göstermektedir.

İbnü'l-Ahnef'in aşk şiirleri Endülüs şiirinde gazel türünün gelişmesinde büyük rol oynamıştır. Bu hususu İbn Hazm'ın Ṭavḳu'l-ḥamâme'sinden de anlamak mümkündür (Güvercin Gerdanlığı, s. 215-216). Josef Hell ve Charles C. Torrey gibi ilim adamları onun Arap edebiyatındaki etkisini ortaya koydukları gibi Ahmed Ferîd Rifâî ve Necîb Muhammed el-Behbîtî gibi tenkitçiler de şiirlerinin ilgi görmesinin sebeplerini tesbit etmeye çalışmışlardır (bk. bibl.). İbnü'l-Ahnef hakkında Muhammed Ali Sabbâh el-ʿAbbâs b. el-Aḥnef şâʿirü'l-ḥub ve'l-ġazel adıyla bir eser kaleme almıştır (Beyrut 1990).

Kaynak: Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi

BİZE ULAŞIN
SON DAKİKA