el-Akidetüt-Tahaviyye Nedir?

Asıl adı Beyânü akāʾidi Ehli's-sünne ve'l-cemâa'dır. Risâlede, başta tevhid konusu olmak üzere çeşitli kelâm meseleleri klasik kelâm tasnifi içinde ve selef metoduyla incelenmiştir. Ebû Ca'fer et-Tahâvî bu eserinde, Sünnî akîdeyi savunan diğer bazı selef imamları gibi Ehl-i sünnet dışı fırkaların görüşlerine karşı reddiye tarzında bir metot kullanmak yerine, bizzat kendisinin de eserin başında belirttiği gibi, genellikle Ebû Hanîfe ile önde gelen öğrencilerinden Ebû Yûsuf ve Muhammed'in görüşlerine ağırlık vermiştir. Eserde, Sünnîliğin şiârı kabul edilen ve inanılması zaruri görülen hususlar tartışmasız olarak, kısa fakat anlamca zengin cümlelerle ifade edilir. Risâle Ebû Hanîfe'ye nisbet edilen itikadî görüşleri ilk ve en doğru şekliyle tesbit eden kaynaklardan biri olması bakımından özel bir değer taşır.

Büyük boy on sayfa hacminde olan risâlede önce Allah'ın birliği zât ve sıfatlar açısından ele alınır ve Allah'ın sıfatlarında herhangi bir değişikliğin söz konusu olamayacağı hususu özellikle belirtilerek sıfatla ilgili nasların te'vilsiz kabul edilmesinin önemi üzerinde durulur. Nübüvvet konusunda sadece Hz. Muhammed'in peygamberliği anlatılır ve peygamberliğin sona ermiş olması hususuna ağırlık verilir. Kur'an'a, kelâm sıfatının bir tecellîsi olması açısından bir yorum getirilir ve mahlûk olmadığı naklî delillerle ispat edilmeye çalışılır. Kader meselesinin çözülemeyen bir ilâhî sır olarak kalacağı belirtilir. Risâlede istitâat*ın fiilden önce de var olduğu kabul edilmek suretiyle konuya Ehl-i sünnet açısından orijinal bir izah getirilir. Böylece eserin, meselenin çözümünde sonraki Ehl-i sünnet kelâmcılarına rahatlatıcı bir zemin hazırlamış olduğu söylenebilir. Risâlede önemle işlenen diğer bir konu da içtimaî yapının huzur ve selâmetidir. Ashabı sevmenin mecazi anlamda da olsa din ve imandan sayıldığı, onlara kin beslemenin ise yine aynı anlamda küfür ve isyan olduğu belirtilir. Müslümanların halife ve imamlarına itaatları, günah işlemeyi emretmedikleri müddetçe, Allah'a itaat gibi farz telakki edilir. Risâlede inanç esaslarının hemen bütün konuları, karşı görüş ve tartışmalara yer verilmeden, genellikle âyet ve hadislere dayanan veciz cümlelerle ifade edilir. Eserin sonunda Müşebbihe, Cebriyye, Cehmiyye ve Kaderiyye gibi fırkaların görüşlerinden sakınmak gerektiğine de işaret edilir.

el-ʿAḳīdetü'ṭ-Ṭaḥâviyye'nin Türkiye'de ve Türkiye dışında çeşitli kütüphanelerde çok sayıda yazma nüshası mevcut olup eser Abdullah b. Muhammed b. Humeyd tarafından Resâilü's-selef içinde neşredilmiştir (Mekke 1394/1974). Eseri, İstanbul Üniversitesi kütüphanelerinde bulunan nüshalar ile Bâbertî şerhine ait nüshaları karşılaştırarak Arif Aytekin tahkik ve tercüme etmiştir.

Bütün Ehl-i sünnet âlimleri arasında haklı bir şöhrete sahip bulunan el-ʿAḳīdetü'ṭ-Ṭaḥâviyye'nin tesbit edilebilen on iki şerhi vardır. Çoğu Şeru'l-ʿAḳīdeti'ṭ-Ṭaḥâviyye adını taşıyan bu şerhlerin bir kısmının müellifi Türk asıllıdır. Bunlar arasında Necmeddin Baybars b. Yalınkılıç et-Türkî'nin en-Nûrü'l-lâmiʿ ve'l-burhânü's-sâṭıʿı, Cemâleddin el-Konevî'nin el-Ḳalâʾid fî şerḥi'l-Aḳāʾid'i ve Hasan Kâfî Akhisârî'nin Nûrü'l-yaḳīn fî uṣûli'd-dîn adlı şerhleri sayılabilir. el-ʿAḳīdetü'ṭ-Ṭaḥâviyye'ye yapılmış şerhlerden, Ömer b. İshak el-Gaznevî (Kazan 1893), Ali b. Ebü'l-İz, Abdülganî el-Meydânî , Nâsırüddin el-Elbânî (Beyrut 1978), İbn Ebü'l-İz ed-Dımaşkī (nşr. Abdullah b. Abdülmuhsin et-Türkî – Şuayb el-Arnaût, Beyrut 1408/1988) ve Ekmeleddin el-Bâbertî'ye ait olanlar neşredilmiştir. Bu şerhler metot itibariyle tefsirî mahiyette olup selef akîdesini kendi usullerine göre ispat ve izah etmeye çalışırlar.

Kaynak: Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi

BİZE ULAŞIN
SON DAKİKA