Ficar Nedir?

Ficâr sözlükte "azmak, haktan ayrılmak, günaha dalmak, yemininde ve sözünde yalancı çıkmak" anlamına gelir. İslâm'dan önce Arap kabileleri arasında çeşitli sebeplerle sık sık savaşlar meydana gelirdi. Bunlardan dördü, her türlü düşmanlık ve mücadeleden el çekilmesi gereken, kötülük yapmanın ve kan dökmenin yasak olduğu haram aylarda (zilkade, zilhicce, muharrem, receb) yapıldığı için "ficâr savaşları" (eyyâmü'l-ficâr) diye anılmıştır. Câhiz ise haram aylarda sadece Mekke'de cereyan eden savaşlara ficâr adı verildiğini kaydeder (Kitâbü'l-Ḥayevân, I, 165-166).

Kinâne ve Hevâzin kabileleri arasında meydana gelen Birinci Ficâr Muharebesi, Kinâne kabilesinin bir kolu olan Benî Gıfâr'dan Bedr b. Ma'şer'in Ukâz panayırında ayaklarını uzatıp, "Araplar'ın en şereflisi benim. Kim benden daha şerefli olduğunu iddia ediyorsa gelsin, kılıcı ile şu ayağıma vursun" diye övündüğünü duyan, Hevâzin'in kollarından Benî Duhman'dan (veya Benî Nasr b. Muâviye) Ahmer b. Mâzin'in öfkelenerek onu kılıçla yaralaması ile başlamış, ancak çarpışmalar şiddetlenmeden sona ermiştir. İkinci Ficâr Muharebesi, Kinâne kabilesine mensup bazı gençlerin Ukâz panayırında Benî Âmir b. Sa'saa kabilesinden bir kadına saldırmaları sonucu çıkmıştır. Kinâne ve Hevâzin arasında cereyan eden Üçüncü Ficâr Muharebesi'nin sebebi, Kinâne'den bir kişinin Benî Nasr'a mensup birine olan borcunu inkâr etmesidir. Dördüncü Ficâr Muharebesi bu savaşların en şiddetlisi olup birbirleriyle müttefik Kureyş-Kinâne ve Kays Aylân kabileleri arasında cereyan etmiştir. Benî Kinâne'den Berrâd b. Kays'ın Hevâzin eşrafından Urve b. Utbe'yi öldürmesi bu savaşa sebebiyet vermiştir. Rivayete göre Benî Kinâne arasında kötü bir kişi olarak bilinen Berrâd b. Kays Hîre'ye gitmişti. Burada Hîre Hükümdarı Nu'mân b. Münzir'in büyük bir kervan hazırladığını, Urve'yi de bu kervanı korumakla görevlendirdiğini duyan Berrâd sinirlenerek, "Sen bu kervanı Kinâne'ye karşı da koruyacak mısın?" diye sormuş, Urve de "Evet, bütün kabilelere ve herkese karşı koruyacağım" cevabını vermişti. Bunun üzerine Berrâd Urve'yi takip etmiş, bir fırsatını bulup onu öldürmüş ve durumu Kureyş'in reisi Harb b. Ümeyye'ye bildirmişti. Bunun üzerine Harb bir toplantı yaparak Kureyş'in muhtemel bir intikam savaşına karşı hazır olmasını istedi. Öte yandan Kays Aylân reisi Ebû Berâ Âmir b. Mâlik kabilesiyle Berrâd'ı takibe koyuldu ve Mekke yakınlarında ona yetişti. Bu ilk çarpışmadan sonra her iki taraf savaş için ciddi bir şekilde hazırlandı. Harb b. Ümeyye, Kureyş ve Kinâneliler'in başkumandanlığına getirildi. Kureyş'in kollarından Hâşimoğulları'nın reisi ve Hz. Peygamber'in amcası Ebû Tâlib, haram aylarda bulundukları gerekçesiyle Hâşimoğulları'nın bu savaşa katılmasına razı olmamış, Abdullah b. Cüd'ân ile Harb b. Ümeyye, "Hâşimoğulları bu savaşa katılmazlarsa biz de katılmayız" deyince Hâşimoğulları Zübeyr b. Abdülmuttalib kumandasında savaşa katılmak zorunda kalmıştı. Savaşın ilk başlarında Kays Aylân üstünlük sağladıysa da savaş akşama doğru Kureyş ve müttefiki Kinâne'nin zaferiyle sonuçlandı. Daha sonra Utbe b. Rebîa'nın gayretiyle taraflar arasında anlaşma sağlandı. Bu çarpışmalarda Kays Aylân'ın kaybı daha fazla olmuştu. Ölenlerin diyeti Kureyş ve Kinâne tarafından ödendi. Berrâd ve Urve isimleri bir daha ağza alınmamak kaydıyla muahede imzalandı.

"Eyyâmü'l-ficâri'l-evvel" denilen bu ilk savaşlardan başka "Eyyâmü'l-ficâri's-sânî" adı verilen dört savaş daha olmuştur. Bunlar sırasıyla Şemta, Ablâ', Ukâz ve Hureyre savaşlarıdır. Dört yıl süren bu savaşlar da anlaşmayla sonuçlanmıştır.

Kaynak: Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi


BİZE ULAŞIN
SON DAKİKA