Konya Karatay Medresesi Çini Eserleri Müzesi

Karatay Medresesi'nde Konya'nın merkezinde bulunan, Kubâdâbâd Sarayı kazılarından çıkarılan ve çevre illerden derlenen çini eserlerin sergilenmesi amacıyla kurulmuş ve 17 Aralık 1955 tarihinde ziyarete açılmıştır. Müzenin Karatay Medresesi'nde kurulmasının başlıca sebebi, bu Selçuklu binasının özellikle çok zengin çini süslemeleri yönünden başlı başına bir müze niteliğinde olması, böylece sergilenen eserlerle sergilendikleri mekân arasında tam bir uyum sağlanmasıdır. Müzede 5000 dolayında çini, seramik ve stuko (alçı kabartma) bulunmakta, ancak bunların yarıdan fazlası sergilenmektedir. Sergilenen eserler şu şekilde tasnif edilmiştir: 1. Konya ve çevresinden derlenen Selçuklu devri duvar çinileri. Bunlar, başlıcalarını Sâhib Ata Türbesi ile halen yıkılmış bulunan Nalıncı Baba (Nizâmiye) Medresesi'nin oluşturduğu çeşitli yapılardan gelmiştir; çoğu parçalar halindedir ve büyük bir kısmı çini mozaik tekniğinde yapılmıştır. 2. Alâeddin Köşkü çinileri. Konya'nın içindeki Alâeddin tepesinin kuzey eteğinde yer alan ve II. Kılıcarslan dönemine (1156-1192) tarihlenmesine rağmen Alâeddin Köşkü adıyla bilinen Selçuklu sarayının duvar çinileri ayrı bir grup meydana getirmektedir.

Medresenin eyvan bölümündeki vitrinlerde sergilenen bu çinilerin büyük bir kısmı, 1941 yılında Remzi Oğuz Arık'ın kazılarında bulunan sır üstü ve sır altı tekniklerinde yapılmış haçvari, altı kollu yıldız ve baklava dilimi şeklindeki duvar çinileridir. Yıldız çiniler üzerinde kadın ve erkek tasvirleri, atlı avcılar, bitkisel süslemeler, diğerlerinin üzerinde ise sadece bitkisel süslemeler görülür. 3. Kubâdâbâd çinileri. Renk, teknik ve kompozisyon bakımından devrinin en önemli örnekleri olan bu çiniler, medresenin türbe odası ve güneydeki molla odalarının birleştirilmesiyle elde edilen kısmında saraydaki aslî durumlarına uygun biçimde sergilenmektedir. Sekiz kollu yıldız biçimi çiniler 24 cm. çapındadır. Lüster veya sır altı tekniğinde yapılan fîrûze ve patlıcan moru renkteki bu bağlantı çinileri bitkisel süslemelidir. Yıldızvari ve bazan da kare şeklinde olan asıl çini panolarda beyaz zemin üzerine sarı, kahverenginin tonları, koyu mavi, mor, fîrûze, siyah ve koyu yeşil renkler kullanılmıştır. Çini panolarda çok çeşitli tasvirler yer almakta, öncelikle sarayda yaşayan önemli kadın ve erkeklerin konu edildiği görülmektedir. Bağdaş kurmuş figürler w oranında cepheden tasvir edilen oval yüzleri, iri badem gözleri, ince uzun burunları ve küçük ağızlarıyla Orta Asya menşelidir. Elbiselerin başlıca ayrıntıları verilmiştir. Bazı figürler ellerinde sembolik anlamlar taşıyan sürahi, kadeh, balık veya nar tutmaktadır. Böyle bir sakallı erkek figürünün Alâeddin Keykubad'ın portresi olduğu ileri sürülmüştür. Saray erkânını av partisinde gösteren panolar da bulunmaktadır. Bunlardan başka stilize hayat ağaçları etrafına çeşitli mitolojik hayvanlar çizilmiştir. Sfenksler, sirenler, grifonlar, hâkimiyet sembolü olarak veya tılsım amacıyla yapılan çift başlı ejderler, bazılarının göğsünde "es-sultan" yazılı çift başlı kartallar ve tavus kuşları, aslanlar en çok rastlanan tasvirlerdir. Ayrıca Orta Asya hayvan üslûbunun İslâmî devirde de devam ettiğini gösteren av köpeği, panter, tavşan, antilop, dağ keçisi, eşek, ayı, at, sincap, ördek ve avcı kuşlar gibi hayvanlar da bolca resmedilmiştir. 4. Çini kaplar-stukolar. Çoğu Kubâdâbâd'dan gelen çini kaplar genellikle derin kâseler ve yayvan tabaklar şeklinde olup daha çok sır altı tekniğinde yapılmıştır; bunlar kitâbeli veya bezemelidir. Stuko parçalar ise yine Kubâdâbâd Sarayı'ndan ve Alâeddin Köşk'ünden gelmiştir. Bunların üzerinde geometrik, bitkisel ve figürlü süslemelere yer verildiği, Kubâdâbâd'dan gelen bir panoya da av sahnesi işlendiği görülmektedir. 5. Beylikler dönemi ve Osmanlı çini ve seramikleri. Değişik bölümlerde sergilenen duvar çinileriyle seramik kaplardan oluşmaktadır.

Kaynak: Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi

BİZE ULAŞIN
SON DAKİKA