Bugün resmen eylül ayına giriş yaptık. Yavaş yavaş havaların serinleyeceği sonbahar bizleri soğuk kış mevsimine hazırlıyor aslında. Ve tabii ki bu durumda artan iş yoğunluğu, şehirde bizi bekleyen stresli günler ve yaz aylarının arkamızda kalmasına dayanabilmek için en iyi yöntem haftasonları kısa tatiller yapmak bence. Ve hâlâ yazın sıcaklığını hissetmek istiyorsanız belki de bize en yakın ve en keyifli rota da Kıbrıs yani KKTC...
KAHVE VE HELLİM
Hiç gitmemiş olanlar için bir kez daha yazıyorum Kıbrıs'a hem nüfus cüzdanınızla hem de pasaportunuzla giriş yapabilirsiniz. Havaalanının dış hatlar terminalinden bineceğiniz uçakla Kıbrıs'a yaklaşık 1.5 saatlik bir uçuşun ardından ulaşabilirsiniz. KKTC'ye gittiğinizde Lefkoşa ve Girne ilk uğramanız gereken rotalar. Lefkoşa'da bulunan Ercan Havalimanı'ndan ülkeye giriş yaptıktan sonra Girne'ye yaklaşık yarım saatlik bir araba yolculuğuyla ulaşabiliyorsunuz. Yani iki şehir birbirine oldukça yakın. Hemen araba kiralayabilirsiniz. Tek unutmamanız gereken ise trafiğin aynı İngiltere'de olduğu gibi sağdan akıyor oluşu. Ve en başından söyleyelim Kıbrıs demek kahve ve hellim demek. Gezi dönüşü sevdikleriniz için küçük hediyeler alabilirsiniz. Vergilendirmedeki farklılık nedeniyle birçok ürün de Türkiye'ye göre daha ucuz.
SAYISIZ OTEL ALTERNATİFİ BULUNUYOR
Konaklanacak noktalara gelince... O kadar çok otel var ki... Bu biraz tatilden ne beklediğinize, ne kadar bütçe ayırabildiğinize göre kendinizin karar vermesi gereken bir konu... Ben son Kıbrıs yolculuklarımda Girne'de kaldım. Merit Park Hotel ve Acapulco Resort'ta konaklamayı tercih ettim. Merit Park Hotel içinde bulunan Letafet Lounge ve Soner Olgun gibi deneyimli müzisyenlerin mekande sahne alması bu tercihimde etkili oldu. Acapulco Resort ise ağaçlar ve deniz arasında spa'sı ve rahat atmosferiyle tercihimde etkili oldu.
GENÇ VE EĞLENCELİ
Konaklamak için Girne'yi tercih ettiğim için de size öncelikli olarak bu güzel şehirden bahsetmek istiyorum. Aklında hâlâ yaz aylarının tadı olanlar için muhteşem bir rota diyerek söze başlayalım o zaman. Güneyi Beşparmak Dağları, kuzeyi ise Akdeniz olan bu şehir KKTC'nin en popüler tatil rotası. Marinayı çevreleyen yarım ay biçiminde dizilmiş restoranları, eski Venedik evleri, yürüme mesafesindeki alışveriş mezkezi ile çok keyifli bir şehir. Oraya gitmişken Girne Kalesi'ni, kalenin içindeki Batık Gemi Müzesi'ni, St. Hilarion Manastırı'nı, Halk Sanatları Müzesi'ni de gezebilirseniz. Bir de Boğaz Şehitliği ile Ağa Cafer Paşa Camii'ne gittiniz mi şehirde tarih adına görülmesi gereken her noktayı görmüşsünüz demektir. Girne bazı kaynaklara göre M.Ö. 10'uncu yüzyılda Akalar tarafından kurulmuş bir şehir. M.Ö. 4'üncü yüzyılda Pers hakimiyetine geçiyor. Lüzinyanyar ve Cenevizlilerin saldırıları ve hakimiyeti şehirdeki tarihi dokunun şekillenmesinde etkili. Şehir merkezi her Akdeniz şehri gibi keyifli, hareketli ve neşeli... Üniversite şehri olmasının da etkisiyle atmosfer de eğlenceli ve genç. Tüm günü kaldığınız otelin plajında geçirebilirsiniz ya da şehirde keyifli bir tura ve tarihi keşfe çıkabilirsiniz. Emin olun çok mutlu, dinlenmiş ve keyif içinde dönersiniz hafta başında şehre...