İstanbul Pendik'te bulunan Hz. Ömer Camisi, 4 yıl önce müezzin–kayyım olarak atanan İbrahim Aslan ile birlikte Çocuklu Cami olarak anılmaya başlandı. Aslan'ın düzenlediği oyun etkinlikleriyle camide çocuk sesleri yankılanıyor. Bir yanda cami cemaati ibadet ederken bir yanda da çocuklar etkinlik alanında güzel vakit geçiriyor. Namaz vaktinden sonra çocuklar, caminin içinde İbrahim Aslan ile birlikte halat çekme, saklambaç, hoca yakalamaca gibi oyunlar oynuyor. Çocukların, oyuncak arabaları ve bisikletlerini de camiye getirmelerine müsaade ediliyor. Oyunların sonunda Müezzin Aslan, yardımseverlerin desteğiyle alınan meyve suyu, kek ve çikolataları çocuklara ikram ediyor. Çocukları camiye ısındıran bu etkinlikler hem cami cemaatini hem de velileri oldukça mutlu ediyor. Çocuk dostu caminin resmi adı Hz. Ömer Cami olsa da yapılan ankette en çok oyu alan Çocuklu Cami ismi caminin ismi haline geldi.

HEM İBADETHANE HEM OYUN ALANI
Çocuklu Cami'nin ortaya çıkışıyla ilgili bilgi veren Müezzin-Kayyım İbrahim Arslan, "Aslında ilk görev yerimde bunun tohumlarını atmaya başlamıştık. Oradan da buraya taşıdık. Şehir merkezi olunca daha çok yankı uyandırdı ve daha çok çocuk gelmeye başladı. Daha sonra hayırseverler ve velilerimizin yardımıyla caminin uygun yerlerine oyun kartları koyduk. Buraya Ramazan Sokağı adını verdik. Namaz vakitlerinde 7 yaşından küçük çocuklar oyun oynuyor. 7 yaş üstü çocuklar ise gelip saflara katılıyor. Namazdan sonra da onlara etkinlik yapıyoruz. Yazın, yaz Kur'an kursunu öğle namazıyla birleştirip öğle namazını beraber kılıyoruz. Kışın ise okul döneminde, 8 ay boyunca kış Kur'an kursu oluyor. Cuma geceleri aile buluşmamız oluyor, bugün yaptığımız gibi namazdan sonra anne ve babalar için sofralar kuruyoruz. Mahallemizin esnafları tatlı veriyor. Hayırseverler çay malzemelerini alıyorlar, anne ve babalara çay ikramı yapıyoruz. Çocuklara da etkinlikler yapıyoruz. Oyunlar oynatıyoruz." dedi.

ÇOCUKLAR OYUN OYNADIĞI ALANI SEVER
Çocukların oyun oynadığı alanı sevdiğine dikkati çeken İbrahim Aslan, "Burada oyunları, namaz sırasında değil; vakit arasında cemaat gittikten sonra oynuyoruz. Çocuk, oyun oynadığı mekânı sever, oyun oynadığı kişiyi sever, oyun oynadığı arkadaşlarını sever. Sosyalleşmeyi sever, hocayı sever yani camiyi sever. Çocukken yaptığını büyürken de yaşamak ister, o yaşadığı yer ileride geldiği cami olunca namaza, dine alışması daha çok kolay oluyor. Çünkü çocukluğunda yaptığı için oradan o huzur rüzgârları ona geliyor. Biz çocukların namazın huzurunu keşfetmelerini istiyoruz. Tekbirlerin coşkusuna kapılmalarını istiyoruz. Gençlerimizi de unutmuyoruz, onlarla da haftada 2 gün sohbetimiz var, caminin üst katında masa tenisi ve langırt alanlarımız var." diye konuştu.

10 YIL ÖNCE HAYATA GEÇİRMİŞ
Çocuklu Cami'nin ilk örneğinin 10 yıl görev yaptığı Pendik Göçbeyli Köyü'nde hayata geçirdiklerini anlatan Aslan, "Pendik'e bağlı Göçbeyli köyünde 10 sene görev yaptım. 240 haneli bir köydü. Orada da hafta sonu Kur'an kursumuz vardı. Caminin çay ocağı vardı, orayı gençlerimize tahsis etmiştik. Gençler senede 2 defa ormandan odun kesip getiriyorlardı. Onu sobada yakıyorduk, üstünde patates ve kestane pişiriyorduk, çayımız demleniyordu. Gençler hemen hemen tüm gün ordalardı, ben zaman zaman günün farklı vakitlerimde uğruyordum. Hem onları gözetmek için hem mimarlık yapmak için kurslarımız oluyordu. Burada kitap okuyorlardı, günaha meyletmiyorlardı. Sonra buraya atandım, burası daha kalabalıktı. Burada insanlar, sosyal medyayı daha çok kullanıyordu. Etkinliklerimizi burada da başlattık. Sosyal medyada hızla yayıldı. Türkiye'nin her yerinden talepler gelmeye başlayınca anladık ki herkes buna muhtaç kalmış. Çok büyük bir ihtiyaç olduğunu gördük. Çocuklu Cami bir umuttur." açıklamasında bulundu.
"ÇOCUKLU CAMİ BİR GEREKLİLİK"
Cami merkezli yaşama dikkat çeken Aslan, "Çocuklu Cami, Peygamberimizin zamanındaki gibi, Osmanlı'nın zamandaki gibi bir gerekliliktir. Camilere sadece ihtiyar amcalar sahip çıkıyor. Gençler camilerde yok, çocuklar yok. Bir çocuk küçüklüğünde kuvvetli bir iman dersi almazsa, camiye alışmazsa ergenlik çağına geldiğinde İslamiyet'i ruhuna alması namaz gibi oruç gibi ibadetleri yapması zor olur. Adeta başka bir dinden İslamiyet'e geçecek kadar zorlanır. Maalesef görüyoruz ki gençler namazda yok, oruçta yok, camilerde yok. Bütün değerlerimizi camide öğreniyoruz. Cami adeta Nuh Tufanı'ndaki gemi gibi bizim güvenli gemimizdir. Cennete ulaştıracak, belki de tek mabetler, Allah'ın evleri." dedi.

"CAMİDEN SOĞUYORLAR"
Yapılan hatalarla çocukların camilerden soğutulduğunu ifade eden İbrahim Aslan "Özellikle Ramazan ayında camideki çocuk seslerinde şikâyet ediliyor. Bir formül de bulunamadığı için çocuklar istenmemeye başlıyor. Çocuklar küstürülüyor ve camiye gelmemeye başlıyorlar. Ramazan'dan sonra sessiz ve çocuksuz camiler kalıyor elimize maalesef. Çocuklu Cami'nin ismini takipçilere koydu. Ankette en çok oyu alan isim Çocuklu Cami oldu. Resmi ismi Hz. Ömer Cami'dir. Çocuklu Cami'nin sosyal medyası var, şarkısı var, logosu var ve bildiğimiz kadarıyla da dünyada ilk defa bir caminin çocuk şarkısı var. Çocuklu Camii'nin kitabı da var." dedi.
"BU ANILARI ÖMÜR BOYU UNUTMAYACAKLAR"
Oğlu Ahmet Burak Öge ve eşi Hüseyin Öge ile birlikte camiye gelen Atanur Öge, "Çocuklar için çok güzel bir ortam var. Biz namazımızı kılarken çocuklarımız da burada oyun oynuyor. Aklımız onlarda kalmadan namazımızı kılıyoruz. Cami, 2 yıldır çocuklu şekilde faaliyette ve her geçen gün de çocuk sayısı artıyor. Bu şekilde camiye gelme imkânımız daha çok oluyor." dedi. Çocuklarıyla birlikte Çocuklu Cami'ye gelen Baki Gençali, "Çocuklu Cami'nin etkinliklerinin farkındayız, takip ediyoruz, olabildiğince çocuklarımı getiriyorum. Bu çocuklar buradaki anılarını, bir ömür unutmayacaklar. Ben de isterdim ki çocukluğumda böyle camiler olsun. Bu camilerin sayılarının artırılması lazım." diye konuştu.