Osmanlının manevi kurucusu Şeyh Edebali'nin yıllarca yaşadığı ve kızı Bala (Mal) Hatun'u gelin ettiği iddia edilen Eskişehir Uludere Mahallesi'ndeki (köyü) evini kimse bilmiyor. Yıllarca atıl vaziyette kalan ve 1. Dünya Savaşı'nda Yunan işgaline karşı zarar gelmemesi için çamaşırhane olarak gösterilen ev, yıkılmamak için yıllara meydana okuyor. Osmanlı Devleti'nin ilk hutbesinin yazıldığı, Şeyh Edebali'nin Osmanlının büyük bir imparatorluk olacağını rüyasında gördüğü, kızını Osman Bey'le evlendirirken hemen yanı başındaki pınarda ayaklarını yıkayarak gelin ettiği ve Osmanlı İmparatorluğu'nun temellerinin ilk burada atıldığı o tarihi ev, turizme kazandırılmayı bekliyor.

ŞEYH EDEBALİ'NİN İÇİNDEN SU AKAN HARAP EVİ
Şeyh Edebali'nin Bilecik'teki türbesi her yıl binlerce turisti ağırlarken Eskişehir Uludere Mahallesi'nde (köyü) yıllarca yaşadığı ve Osmanlının temellerinin ilk burada atıldığı iddia edilen evi, kaderine razı olmuş sonunun ne olacağını bekliyor. Eskişehir'in kuzeyindeki Bozdağlar'ın başlangıcı olması nedeniyle eski adı 'İtburnu' olan ve Cumhuriyet Dönemi'nde adı Uludere olarak değiştirilen mahallede Şeyh Edebali'nin hocası Şeyh Süleyman'ın da türbesi bulunuyor. Ahi şeyhi Şeyh Süleyman Türbesi'nde ayrıca ikisi kadın savaşçı olmak üzere 7 komutanın da mezarları bu türbede yer alıyor. Başbakanlık tarih araştırmacısı merhum yazar Ömer Osman Yeler'in tanıtımı için büyük emek verdiği ve Şeyh Edebali'nin evinin ona ait olduğunu belgeleriyle kanıtlayarak noterden tasdik ettirdiği evin içinden su kanalı geçiyor. Rivayete göre 1.Dünya Savaşı sırasında köylülerin Yunan işgalinde yıkılmaması için çamaşırhane olarak gösterdiği ve halen içinden suyun aktığı yıkılmaya yüz tutmuş evde 6 ocak başı bulunuyor. Tek katlı ve yığma taşla yapıldığı görülen evin hemen yanı başında ise yöre halkının 'Güllüpınar' adını verdiği ve yan yana konulmuş 4 çeşmeden de su akıyor. Eskişehir Osmangazi Üniversitesi öğretim üyesi ve Türk Dünyası Araştırmaları Merkezi Kurucu Müdürü Prof. Dr. Hilmi Özden de 'Uludere Köyü ve Ahi Şeyhi Süleyman Hazretleri' adlı çalışmasında Uludere'nin Selçuklu Dönemi'nde uç görevi yüklendiğini ve Ahi Şeyhleri Şeyh Süleyman ile öğrencisi Şeyh Edebali'ye ev sahipliği yaptığını açıklıyor.

ŞEYH EDEBALİ'NİN KIZI BU KÖYDEN GELİN ÇIKTI
Araştırmaya göre Osmanlının istiklalinin ilan edildiği hutbenin ve Cuma namazının kılınması için Dursun Fakih'e ilk Uludere'deki dergahta izin verildi. Köylülerin nesilden nesile aktarılan hikâyelerine göre Şeyh Edebali'nin kızı Mal Hatun (Bala Hatun), Osman Gazi'ye buradan gelin çıktı. Şeyh Edebali, gelin edilirken kızının ayaklarını evinin hemen yanındaki çeşmede yıkadı ve Osmanlı Devleti'nin büyük bir imparatorluk olacağına ilişkin rüyasını bu mahallede gördü. Tapduk Emre, Yunus Emre ve Hacı Bektaşi Veli, Seyitgazi ziyaretinden sonra burada misafir kaldı. Şeyh Edebali Osmanlı kroniklerinde Osman Bey'in candaşıydı. Şeyh Edebali, Şeyh Süleyman'ın yanında yıllarca kaldı ve bugün harap haldeki evi, hocası Şeyh Süleyman'ın 80 metre uzaklığında bulunuyor. Şeyh Edebali'nin son zaviyesi ise bugün türbesinin bulunduğu Bilecik'te yer aldığı Prof. Hilmi Özden'in araştırma-makalesinde yer aldı. Uludere sakinlerinden Mehmet Ali Şenova, "Halen o çeşmeden ve evin içinden su akıyor. Biraz bakım olsa iyi olur" diye konuştu. Yaşar Aldemir de, "Şeyh Edebali'nin burada evi olduğunu pek bilen yok. Şeyh Edebali kızını buradan gelin etti" dedi.